15 Temmuz Darbe Girişimi'nde Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilmesine ilişkin 62 sanıklı davada savunma yapan tutuklu sanık Mümtaz Akyıldız, "Bizim başımızdaki adamlar vatan hainiyse biz ne yapabiliriz hakim bey?" ifadesini kullanırken sanık İbrahim Donat ise, "Hiçbir kuvvet 55 tonluk bir tankı durduramaz. Biz tankın imkan ve kabiliyetlerinden yararlanmayıp, darbe karşıtı olduğumuzu gösterdik" dedi.
Darbe Girişiminde Sabiha Gökçen Havalimanı'nın işgal edilmesine ilişkin 62 sanık hakkında açılan davaya sanıkların savunmasıyla devam ediliyor.
İstanbul 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu Duruşma Salonu'nda dün görülmeye başlanan duruşmanın bugünkü oturumuna rütbeli 28 tutuklu sanık cezaevinden getirilirken, 7 tutuksuz sanık ile avukatlar da salonda hazır bulundu.
Duruşmaya, tank şoförü olarak görev yapan uzman erbaş tutuklu sanık Ozan Gökbulak'ın savunmasıyla başlandı. Sanık Gökbulak, 15 Temmuz'da denetleme olacağı söylendiğinden verilen emir doğrultusunda hazırlandıklarını belirtti. Sanık Gökbulak, "Olay günü 11 taburluk mürettebat oluşturulduğunu öğrendik. Alarm verilince tanklara koştuk. Sabiha Gökçen'e yaklaştığımızda vatandaşlar askeri darbe yapıldığını söylediler. Bunun üzerine Uğur Can Berkan üsteğmen "Bizim darbeyle işimiz yok, geri çekiliyoruz" dedi. Polise teslim olduk. Bana kendi silahımın dışında rastgele tüfek de verilmişti. Tüfeği aracın bir bölümüne bıraktım. Silahı ne elime aldım, ne şarjör taktım" dedi. Gökbulak ayrıca duruşma savcısının sorusu üzerine babasının 25 yıllık korucu olduğunu söyledi.
"BİZİM BAŞIMIZDAKİ ADAMLAR VATAN HAİNİYSE BİZ NE YAPABİLİRİZ HAKİM BEY?"
Tutuklu sanık Mümtaz Akyıldız, 2'inci Zırhlı Tugay Komutanlığı'na 15 Temmuz'dan 4 gün önce tayini çıktığını ve 1 yıllık asker olduğunu söyleyerek, "Bu süre zarfında piyade üsteğmenimiz Suriye'de olaylar var, gidebiliriz diyordu. 15 Temmuz'dan bir gün önce bölük komutanı bana bir liste verdi ve whatsapp grubundan arkadaşlarıma göndermemi istedi. Sabah hazır olsun dediler. Sabah bölük komutanı uzman erbaşları odasına çağırdı. "Arkadaşlar Maraş'a gitme durumu var, denetleme olacak" dedi. Akşam, bölük komutanının beni de listeye yazdığını öğrendim. Hava kararınca cephaneliğe gittik. Mühimmat aldıktan sonra tank taburuna indik. Sabiha Gökçen Havalimanı'na varmadan önce gördüğümüz polisler bize yol veriyordu. Yolda giderken telefonumdan haberlere baktım. Kandırıldığımızı anlayana kadar Sabiha Gökçen'e geldik. Mazgaldan halkı gördüm. Vatandaş tepki gösteriyordu. Her şeyi anlayınca geri geri çıkmaya başladık. Ben de askerler de hiçbir eyleme karışmadık. Erbaş statüsünde olduğumuz için emir verme yetkimiz yoktu. Gözaltında yemediğimiz hakaret kalmadı. Bizim başımızdaki adamlar vatan hainiyse biz ne yapabiliriz hakim bey?" şeklinde konuştu.
"FERHAT DAŞ TANKIN İÇİNDE İNTİHAR ETTİ"
Darbe girişiminde tankın içinde intihar eden asker Fatih Daş ile aynı tankta bulunan sanık İbrahim Donat da birlikte kendilerine Sabiha Gökçen'de terör eylemi olacağının söylendiğini ifade etti. Bu nedenle birlikte çıktıklarını kaydeden sanık Donat, "O gün orada olup bugün burada yargılanmayan çok insan var. Benim burada yargılanmamı sağlayan bölük komutanım Seçkin Sönmez şu an görevde. Havalimanına giderken polisler bize yol verdi bu yüzden aklımıza hiçbir şey gelmedi. Kimseye cebir ve şiddet kullanmadım. Sabiha Gökçen yakınlarında trafiğin durduğunu gördük. Vatandaşlar bize darbe olduğunu söylediler. Bize terör saldırısı olduğunun söylendiğini belirttik. Tanklarımızı kışlaya geri dönmek için geri geri gidiyorduk. Tankların arkasında halk olduğu için durduk. Halk tankın üstüne çıktı. Beni ve tank komutanı Ferhat Daş'ı darp etmeye başladı, ağza alınmayacak şeyler söylediler. Ferhat Daş tankın içine girerek, "Ben vatan haini değilim" dedi ve kafasına sıktı. Tankın üstündeki vatandaşlar da "Biz ne yaptık adamlara yargısız infaz yaptık" dediler" ifadelerini kullandı.
"HİÇBİR KUVVET 55 TONLUK BİR TANKI DURDURAMAZ, BİZ TANKIN İMKAN VE KABİLİYETİNDEN YARARLANMADIK"
Sanık Donat, Sabiha Gökçen'in çevresinde hiçbir polis aracı olmadığını söyleyerek, "Bir polis aracıyla birlikte Orhanlı gişelerine doğru gidiyorduk. Ben önde oturuyordum. Yaklaşık 1 kilometre gittikten sonra gişelere yaklaşınca bir silah sesi duymaya başladık. Gece karanlığında yaylım ateşine tutulduk. Polis memuru Ozan Özen şehit oldu. Ben hala açıktaydım. Sürekli ateş geliyordu. Kaza yaptık, yaralanmışım. Vatandaşlar tarafından hastaneye kaldırıldım. Bugün cuntacıların mahkemesinde hesap vermediğimiz için çok şanslıyız. Orada olsaydık bize emre itaat etmediğimizi söyleyeceklerdi. Darbe karşıtı olduğumuz için, engellediğimiz için buradayız. Darbeci olmayan askerler, birliğinden kandırılmış olarak çıkan askerler, olayı öğrendikten sonra hiçbir eyleme katılmamıştır. Hiçbir kuvvet 55 tonluk bir tankı durduramaz. Biz tankın imkan ve kabiliyetlerinden yararlanmayıp, darbe karşıtı olduğumuzu gösterdik. Darbeyi elimizden geldiğince önleyen kişileriz. Olayın kanunsuz bir emir olduğunu anladıktan sonra polise teslim olduk. Çok ciddi sağlık problemleri yaşamaktayım. Sinir ve stresten yüzümün solundan felç geçirmekteyim. FETÖ ile hiçbir alakam yoktur. Bir asker olarak emirleri sorgulamak durumum yoktu. Darbe yapılıyor denseydi de Kara, Deniz, Hava ve Tüm Kuvvetler emre uyup katılırdı" dedi.
(Başak Akbulut - Mehmet Başa / İHA)