Katıldığı yerel ve ulusal medyada açıklamalarıyla gündem olan Şahin Balcıoğlu, iş dünyasının sigorta problemin halen devam ettiğini söyledi.
“Kahramanmaraş’ta işletmelerin yüzde ellisi yıkıldı, makineler zarar gördü”
Depremin ardından 4.5 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen sigorta şirketleri, sektöre para ödememek veya cüzi miktarlarda ödeme yapmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini söyleyen Şahin Balcıoğlu, asıl depremi şimdi yaşadıklarını, sigorta şirketlerinin kendilerine ödeme yapabilmek için, makinelerden değiştirdikleri parçaların fotoğraflarını talep ettiklerini, ödeme yapsalar bile, ödenecek tutarlarla sektörün ayağa kalkamayacağını ifade etti.
“NERDEYDİNİZ 4.5 AYDAN BERİ. SİGORTA YAPARKEN PARAYI PEŞİN ALAN ÖDEME YAPMAK İÇİN BEKLEYİP DÖVİZİN ARTTIĞI FAİZİN ARTTIĞI GÜNE GETİRİP ESKİ FİATIN YÜZDE 30’NU ÖDEMEK BU İNSANLARA ÖL DEMEK DEĞİLMİDİR”
Kahramanmaraş sanayisinin ve tekstil sektörünün Türkiye’nin lokomotifi olduğunu söyleyen Balcıoğlu, “Kahramanmaraş tekstilde Türkiye’nin üçte bir tekstilini üretiyor. Yüzde 35 ipliğini, yüzde 20 örgü kumaşını, yüzde 20 dokuma kumaşını üreten bir kent. Ne oluyor bu ürettikleri? Birçok ile hammadde olarak gidiyor. Bu hammadde Denizli’nin hammaddesi, İzmir’in hammaddesi, Bursa’nın hammaddesi, İstanbul’un, Çorlu Çerkez Köyün, Adapazarı, Sakarya’nın, İzmit’in hammaddesini üretiyoruz. Yine aynı şekilde paslanmaz çelikte Türkiye üretiminin yüzde 74’ünü üreten kent burası. Dolayısıyla bunlar üretilmediğinde hammadde olmayacak. Olmayan hammadde fiyatları yükseltecek ya da olmayan dövizimizle ithalatı zorlayacak” dedi.
Bir süre sonra sektörü ayağa kaldırmak için sanayicinin bankaya yöneleceğini, bankanın ise teminat isteyeceğini, teminat göstermek istediğinde evinin ve iş yerinin yıkılmasından dolayı onu da gösteremeyeceğini beyan eden Balcıoğlu, sektörü gelecekte çok kötü günlerin beklediğini dile getirdi.
Şahin Balcıoğlu, açıklamasının devamında şunları söyledi: “Yerin altındaki deprem bitti. Kahramanmaraşlı asıl şimdi sigorta ile ilgili deprem yaşıyor. Belki o deprem şiddetindedir, neyin ne olduğunun farkında değiliz, ne kadar enkaz yıkıldı, bilmiyoruz. Belki daha büyük bir deprem yaşayacağız. Neden ikinci bir deprem yaşıyoruz? Çünkü bir yeri sigorta ettirmişsiniz, kaç paradan? 100 liradan ve siz 100 lira para alacağım, 70 lira, 80 lira alacağım diye umut ederken sigortacılar size 30 lira verebilmek için var gücüyle gayret ediyorlar. Yasal bütün imkanları zorlayıp size para vermemek için her şeyi yapıyorlar. Ve bize diyorlar ki, değiştiğiniz parçaların fotoğrafını gönderin. Ben her hafta bir kamyon hurda atıyorum. Demir, makine, kablo hurdası. Adam benden fotoğraf istiyor, nereden bulacağım? Sigorta şirketleri bize buranın enkazını dahi kaldıramayacak fiyat teklif ediyor. çocuklarınız var, siz çekmeseniz de onlar çeker dedim de, sonradan düzeltti, iki katına çıkardı. Karı herkes sever ama bu kadar yıkılmış, perişan olmuş bir şehirde, üstüne bunları yapanların herhalde yanlarına bu insanların ahı kalmayacaktır diye düşünüyorum. Kendileri görmezse çocuklarından görecekler, emin olmalarını istiyorum. 30 lira aldığınızda siz bu şehri, bu insanları ayağa kaldıramazsınız. Bu depremi yaşadıktan hemen sonra arkasından bir deprem daha yaşayacak Kahramanmaraş. Üçüncü bir deprem. Belki diğer depremlerden biraz hafif olacak ama üçüncü bir deprem yaşayacak. Eğer arkadaşlarımız ikinci depremden sonra aldıkları parayla işletmesini ayağa kaldıramayacaklarsa bu işten vaz geçecekler. Sektörden vaz geçecekler. Kırılan makinelerini hurdacıya verecekler ve başka bir iş yapacaklar. Böylece sektörler yavaş yavaş yok olacak. Ayağa kalkacak olan da bankadan faizle para almaya koşacak. Aman bir an önce çalışayım, üreteyim hem ekonomiye katkım olsun, hem para kazanayım, hem çalışanlarımı toparlayayım, onlar biz bir aileyiz ve ailemizi toparlayalım diyecek. Bankacı kapıda karşılayacak arkadaşlarımızı, iyi niyetle tamam diyecek. Neye ihtiyacın varsa kabul ama bana teminat da vereceksin. Ev yıkılmış, iş yeri yıkılmış bu insanların verecek bir teminatı yok. Ve orada bir kez daha yıkılacaklar belki de. Bu bize neyi getirecek? Maraş’taki 3 tane sanayicinin derdi değil bu durum. Türkiye ekonomisinin ihracatının dövizin sorunu. Bu süreç biraz daha da uzarsa biz müşterilerimiz de kaybedeceğiz.