EkoTürk TV Anahabere konuk olan Balcıoğlu, Türkiye, dünya ve Kahramanmaraş özelinde kendisine yöneltilen sorularla ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Ülke ekonomisine kattığı 40 milyar TL’lik GSYİH bakımından en büyük 24’üncü il konumunda yer alan Kahramanmaraş hakkında önemli verileri açıklayan Başkan Balcıoğlu, şunları söyledi:
“TÜRKİYE AVRUPA'YA YAKIN OLMASININ AVANTAJINI İYİ KULLANDI”
“Pandemi ile dünyada her şey değişti, ismi de yeni normal dediğimiz bir normal olmayan yeni normal yaşıyoruz. Ama bunu Biz Türkiye olarak fırsata çevirdiğimizi düşünüyoruz. Çünkü pandemi ile birlikte gelen en büyük kriz diğer krizlerin, hastalığın yanında, ticaretle ilgili konteyner krizi yaşadık. Dolayısıyla yaptığınız malı müşteriye götüremediniz, ham maddeyi tedarik edemediniz. Bu noktada Türkiye Avrupa'ya yakın olmasının avantajını kullanıp ve çok iyi bir hat kurup bu sıkıntıyı en aza indirdi.”
“TÜRKİYE'NİN İHRACATININ ÇOK ÜZERİNDE BİR ARTIŞ SAĞLADIK”
“Kahramanmaraş'ta kendi sektörleri ile ilgili bu konuda oldukça başarılı oldu. Biz daha önceki yıllara göre ihracatımızı yüzde 100 artırdık. Türkiye'nin ihracatının çok üzerinde bir artış sağladık bu bizi mutlu etti. Ama şimdi son iki aydaki durağanlıklayüzde 50 artışlara geldik ama yine eski konumumuzda değiliz. Biz bu sıkıntıların Kasım ayının sonuna biteceğini ondan sonra Avrupa'nın Christmas hareketliliği ile birlikte bizim de hareketleneceğimizi düşünüyoruz. Hem ticaretimizi hem ihracatımızı artıracağız.
Kahramanmaraş'ın özellikle ana sektörleri birincisi Tekstil sektörü Türkiye'nin yüzde 36 ipliğini üretiyoruz. Aynı zamanda ikinci büyük sektörümüz Züccaciye sektörü. Tencere, tava, çaydanlık gibi Türkiye'deki Züccaciye üretiminin yüzde 76'sını Kahramanmaraş üretiyor. Kapalı çarşıdan sonra Türkiye'nin en çok altın işlenen kente ve 22 ayar altın işlenen tek kente yine Kahramanmaraş. Dondurma da yine 42 ülkede, ülkemizi temsil ediyoruz. Kadın ayakkabısı konusunda Türkiye'nin 2 üretim üssü Kahramanmaraş'tır. Çimentoda Türkiye üretiminin yüzde 10'unu karşılıyoruz, kağıtta da yüzde 20'sini biz üretiyoruz. Dolayısıyla hepsi birbirine bağlı, hepsi birden çalışıyor.”
“MISIR’DA, SUUDİ ARABİSTAN’DA SIKINTI ÇEKİYORUZ”
“Kahramanmaraş için ticari partnerler olarak Avrupa ve Afrika var. Asya'da var. Ancak birkaç sebepten bizim ihracat hızımızın düşmesi, bunlardan bir tanesi Rusya-Ukrayna Savaşı. Savaş ile bizim yüzde 20 ihracatımız düştü. Bazı girdilerimiz de düştü, mesela; çimento sanayinin yüksek kalorili kömürü Rusya'dan geliyordu. Bu savaş nedeniyle gelmez oldu, çimentoda ciddi sıkıntılar yaşandı. Ama yeni koridor düzenlendi.
Mısır, bizim özellikle Züccaciye sektörümüzün iyi pazarıydı. Ama şu an devlet politikası doları dışarı çıkartmak istemediği için Mısır, orada bir sıkıntı çekiyoruz. Ama ondan önce Suudi Arabistan ile bir sıkıntımız vardı, resmi olmayan, gayri resmi bir ambargo uygulanıyordu bize. Bu da açıldı, hükümetin başarılı çalışmasıyla aşıldı. Ama yine uğraşıyoruz, çünkü bizim olmadığımız dönemlerde Çin malları piyasaya girmiş onların bitmesini ve bizim mallarımızın yerine konması için uğraşıyoruz. Bu süreçlerin çok uzun sürmeyeceğini Kasım ayının sonunda bunların biteceğini düşünüyorum.”
“PANDEMİ 10 YILDA ÖĞRENECEĞİMİZ ŞEYLERİ 2 YILDA ÖĞRETTİ”
“Pandemi bizim 10 yılda öğrenemeyeceğimiz şeyleri iki yılda bize öğretti. Bunları huy haline getirdik, çok hızlı öğrenmeye, çok hızlı değişmeye başladık. Avrupa bizim artık mesela; Züccaciye sektöründe tencere, tavada çok iyi diye bildiğimiz Almanya ile biz direkt rekabet eder haldeyiz. Hem kalite olarak hem fiyat olarak rekabet edebiliyoruz.
Ama şu an duyduğumuz Almanya'nın durumu çok iyi değil çünkü Rusya doğalgazı vermediği için sanayisi durmuş durumda. Biz bunun için şunu yapıyoruz; Almanya'dan, Alman Türk iş adamları derneğine üye olduk. Oradaki satılan fabrikalar, genç nüfusun az olduğu için işini kapatacak olan insanlar tam bu dönemde orada müşterilerine mal tedariğinde zorlanan iş insanlarıyla bizim iş insanlarımızı ortak hareket ederek birlikte çalıştırmaya yönlendiriyoruz. Bu manada birçok Alman iş adamıyla ortak olacağımızı ve Avrupa'ya sevkimizi biraz daha onlar üzerinden göndereceğimizi düşünüyoruz.”
“KRİZ DÜNYANIN HER YERİNDE VAR”
“Genel haliyle bakarsanız dünyanın her tarafında Amerika'da da, Avrupa'da da, Türkiye'de de, Asya'da da bu kriz başladı ve yaklaşık 4-5 aydan beri sürüyor. Bizim ihracatımız da artıyor ama dolayısıyla demin söylediğimiz gibi ihracatımızı yüzde 100 değil yüzde 200 artırabilirdik. Ancak bu yüzde 50'lere, yüzde 70'lere indi. Bu da tüm bizim alıcı ülkelerin, maalesef bu enerji, petrol ve benzeri sorunlar bu gerilemenin faktörü oldu.
Enflasyon konusunda bizim iş iş insanlarımız enflasyonu bildiği ve tanıdığı için yüksek enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini bildikleri için biz diğerlerinden çok daha hızlı bunun üstesinden geleceğimizi düşünüyorum.”
“DOLAR-EURO PARİTESİ BİZİ ÇOK ETKİLİYOR”
“Dolar-Euro paritesi bizi çok etkiliyor. Çünkü iki tane sektörümüzde de maalesef eskiden dolarla 1 liraya alıp Euro ile 2 liraya sattık diyorduk. Ama şimdi bu 1 lira değişti, bizi zorluyor. Yalnız o değil başka şeyler de var. Hammadde fiyatları bizim imalatta çok hızlı yükselmişti şimdi o ham madde fiyatlarımız da düşmeye başladı. Tabii arkadaşlarımız yeni düşük fiyattan mı yoksa yüksek fiyattan mı maliyet yapacaklar? Orada şaşırıyorlar. Düşük yapsalar zarar ediyorlar, yüksek yapsalar müşteri almıyor.”
“YÜKSEK ENFLASYON SORUNUNU İŞÇİSİ DE İŞVERENİ DE HERKES ÇEKİYOR”
“Baktığımızda yüksek enflasyon sorununu işçisi de işvereni de herkes çekiyor. Bu işten zarar görmeyen maalesef yok. Ama biz bu işi birlikte götürmek durumundayız. İşletmelerde hem sanayicinin hem tüccarın hem çalışanın olması gerekiyor. Bunların hepsi birbirine bağlı, öyle ya da böyle birbirimizi korumak durumundayız. Sanayi açısından söyleyeceğim bir şey var; sanayici arkadaşlarımız elektrik zammını, doğalgaz zammını, Kahramanmaraş'ta hala fiyatlarına yansıtamadılar.
Çünkü müşteri kaçsın istemiyorlar, Çünkü dünyada tek alıcı biz değiliz. Avrupa'nın da tek alıcısı biz değiliz, Dolayısıyla Eğer müşteri gider de bir daha gelmezse yeni müşteriler aramak durumundayız. Onlar gitmesin diye herkes taviz veriyor.”
“İŞÇİ ÇIKARTMAYIP SAYIMIZI ARTTIRDIK”
“Biz çalışan sayımızı düşürmemeye, işçi çıkartmamaya gayret gösteriyoruz. Şu ana kadar da bunu başardık. Pandeminin başında bu yana, geçen yıl yüzde 10, bu yılda yüzde 9 işçi sayımızı artırdık. İşin düşmesine rağmen artırdık. Geçen yılın sonunda dövizin ve alımın böyle karmakarışık olduğu bir dönemde Kahramanmaraş'taki sanayicilerin tamamı bir karar aldı, bunun için hiçbir zorlayıcı durum yoktu. Biz oda da bunu konuştuk, Kasım ayı, Aralık ayı ve Ocak ayı için asgari ücret belirlenmeden önce alım gücü düşen çalışanlarımıza herkes ek bir ücret ödedi.
Kimisi 500 lira, kimisi 750, kimisi 1000 Lira ödedi. Herkes kendi yapısına göre bir ödeme yaptı bunun için bir mecburiyetleri yoktu.”
“BİZ ASGARİ ÜCRETLE İLGİLENMİYORUZ”
“Şimdi yine asgari ücreti belli bir kıstasla belirliyorlar. Ama şunu ben ısrarla vurgulamak istiyorum. Biz asgari ücretle ilgilenmiyoruz. Kahramanmaraş'ta hiçbir sanayici, hiçbir iş veren asgari ücretle ilgilenmiyor. Neden ilgilenmiyoruz? Biz işçimize, çalışanımıza asgari ücret vermek istemiyoruz. 2 katı, 3 katı para vermek istiyoruz. Bu bir ticaret, kazanmak istiyoruz ve kazanırken de beraber çalışıp, beraber üretip, beraber kazanmak istiyoruz.
İşinde iyi olan, işine dikkat eden insan zaten siz olsanız bırakmak ister misiniz? Bırakmak istemezsiniz, zaten çalışmak istersiniz ve onu mutlu etmek istersiniz.”
“BİR SÜRÜ ZARAR VERİYOR SONRA DA ÇEKİP GİDİYOR”
“Ama bir Başka model var, arkadaşlar, çalışanlar var. Bir hafta sizin işletmenizde çalışır sonra küser gider, ne için olduğunu bilmezsiniz, öbür hafta başka işte çalışır. Biz bu insanlara da asgari ücret bile vermek istemiyoruz doğrusunu isterseniz. Çünkü o çalıştığı süre içinde bir sürü makineyi bozuyor, bir sürü malı bozuyor, bir sürü zarar veriyor sonra da çekip gidiyor. Ama yasa bu, eksik veremiyorsunuz, pazarlık edemiyorsunuz. Dediğim gibi bizim çalışanlarımızla ilgili bir asgari ücret düşüncemiz yok. Bunun çok üstünde vermeyi arzu ediyoruz, zaten işimiz de var zaten çoğu makinemiz yeni ve otomasyon. Bu konu bizi çok ilgilendirmiyor dolayısıyla.”
“TİCARET ZORLAMA İLE OLMUYOR”
“Ticaret zorlama ile olmuyor, ne kadar zorlarsanız bir yolunu buluyor. Bu her yerde var, bir şeyi engellediğinizde onun yerine başka bir şey ikamesi olarak hemen geliyor ve pazarda oturuyor. Talep varsa illaki bu olacak. Bunu durdurmak mümkün değil, her eve ya da her kiracıya bir polis dikemezsiniz, memur dikemezsiniz. Yüzde 25 artacak dendiğinde yüzde 25 mi artırıldı kiralar? Daha fazla mı artırıldı yoksa? Yasanın başka açık yeri var zaten. Çeşitli bahanelerle ‘boşalt evi’ dediğinizde siz zaten yüzde 50 artışa razı değilseniz, çıktığınızda yüzde 100 artışla gideceksiniz. Dolayısıyla herkes bu işi kendi mecrasında çözüyor.
Şimdi bankalarda Merkez Bankası bir karar aldı. Ne diyor? ‘Yüzde şu kadarın üzerinde faizle kredi veremezsiniz’ diyor. Bankalar buna uyuyorlar mı? Kesinlikle uyuyorlar. Ama bizim ödediğimiz faiz kaç? Arkadaşlarımız hesap ettiler yüzde 42. Banka diyor ki yüzde 30 paranızı siz 100 lira kredi kullanırsanız 70 lirasını size vereceğim, 30 lirasını faizsiz olarak bende tutacaksınız diyor. Bu parayı tuttuğunuzda zaten hesapladığınızda faiz yüzde 42'ye geliyor. Ne yapmamız lazım. Hiçbir iş adamı koşarak Faiz vermek için bankaya gitmiyor. İhtiyacı var, alacağını alamamış, müşterisi bir hafta izin istemiş ama bugün ödeyeceği bir vergi borcu ya da bir bankanın borcu var, o gün onu kapatmak istediği için gidiyor.
Şimdi ne yaptık biz yüzde 25 faizle para mı verdik yoksa yüzde 42 ile para mı kullandık. Dolayısıyla bunların hepsi kendi mecrası içerisinde, arz-talep varsa yükselecek. Talep yoksa düşecek. Onun için bizim ev sayısını bugün artırmamız lazım.”