Ülkeyi dört yıl yönetecek olan Başbakan için 15 gün sonra yani 12 Haziran Pazar günü oy vermek için sandığa gideceğiz.
2002, 2007 seçimleri öncesine baktığımızda bireyler olarak, kendimiz için önem arz ettiğimiz gündemlerimiz vardı. Hani bir söz var ya; “inadına”
Şimdi inadına diyerek oy vereceğimiz bir mazeretimizin olmadığını düşünüyorum.
Şimdi geleceğimiz adına oy verilebilecek bir seçim süreci olarak görüyorum, bu seçimi…
Kimileri ülke elden gidiyor diye konuşuyor.
Kimileri Yeni ve çağdaş bir anayasa vaad ederek konuşuyor.
Kimileri daha farklı, söylemleri gündeme getirerek konuşuyor.
Konuşan çok amma, benim dilimle konuşana pek rastlamıyoruz diye düşünüyorum.
Türk milleti olarak geçmişte kalandan ders almak yerine, geçmişi çabuk unutarak, hala inadına dediğimiz durumlarda olmuyor değil hani.
TBMM’ye girebilmek için % 10 barajını aşacak üç parti ve bağımsızlar söz konusu.
Öncelikle % 10 barajının doğru olmadığını düşünüyorum.
İstikrar diyoruz amma, istikrar diye diye de başka sorunlara da çanak tutuyoruz.
Öncelikle YENİ ANAYASA sözünü önemsiyorum.
Yeni anayasa hazırlanırken, bütün korkulardan, yeis ve vehimlerden uzak bir anayasa özlüyorum.
Kimileri vatan elden gitti diyor, kimileri de vatan bölünecek diyor, kimileri de başka başka korkularla bizi baş başa bırakıyor.
24 Mayıs Akşamı CNN Türk’te yayınlanan Cüneyt Özdemir’in proğramında MHP Van Başkale ilçe başkanı olan bir vatandaşın BDP’ye geçişi konuşuldu. Vatandaş canlı yayında. Diyor ki; “TC vatandaşı olmaktan mutluluk duyuyorum. Vatanım ve bayrağım önemlidir. Askerliğimi seve seve yaptım. Bu vatan için canımı seve seve veririm. Bütün partiler benim için aynıdır. Önemli olan bize hizmettir. BDP’ye geçişime farklı bir anlam yüklenmesin. Aşiretim BDP’yi destekliyor. Ama biz birlik ve beraberlikten yanayız….” Şeklinde konuştu.
Van ilimizin Başkale ilçesinde 5 yıl MHP ilçe Başkanlığı yapan ve seçimler öncesinde de BDP’ye geçen bu vatandaşımızın devlet, bayrak, vatan gibi kutsallarımız ile ilgili söylediği sözlerin önemli olduğunu düşünüyorum.
O halde o bölgemizde var olan adı konulmamış bu sorunu çözebilmenin en önemli koşulu; sivil, korkulardan arındırılmış bir anayasa…
Bizler bu ülkede yaşayan bireyler olarak öncelikle özgür ve huzur içinde yaşayabilmemizi sağlayacak bize dar ve bol olmayacak, bedenimize yakışacak bir anayasa oluşturulmalıdır.
Bu yönde adım atacak düşünceler, siyasi partiler benim için önem arz ediyor.
Kimileri kart dağıtıyor, kimileri maaş, kimileri de başka bir şey… Yahu bu milleti kömür ve gıda veriyor diye oy aldığını düşünen basit ve ilkel bir anlayışın kokuşmuş tortuları olarak görüyorum bu işleri…
Sanmayın ki; vatandaşlar kömür ve bir paket için bir partiye oy veriyor. Bunu düşünenler bu millet için göbeğini kaşıyan diye alay etmedi mi?
Bu milleti bu kadar cahil, aptal ve aç gözlü olarak görmenin doğru olmadığını düşünüyorum.
1991 seçimlerini bir düşünün. O vaad ederek, bol keseden atarak milleti kandıran ve oyunu alanlar şimdi neredeler?
Öncelikle milleti aptal yerine koyarak, onların ağzına elma şekeri gibi sunum yapan siyasi partilerin bu seçim stratejileri bana göre ilkel ve bir o kadarda millete saygısızlıktır.
Bu millet hangi partiye hangi gerekçelerle oy vereceğini ve de verdiğini çok çok iyi biliyor.
Millet ile dalga geçer gibi siyasi söylemlerin millet nezdinde bir değer ifade etmediği hala anlaşılamadı mı?
Görünen köy kılavuz istemiyor.
Millet kime oy verirse, hangi partiyi iktidara getirirse şimdiden hayırlı olsun.
Milletin tercihine saygı göstermek gerekiyor.
Çünkü son söz millette.
Ve millet son sözünü sandıkta söyleyecek!...