Bundan yaklaşık altmış sene önce, Irak devletinde askeri bir darbe oldu ve krallık rejimi yerine güya demokratik bir rejim kuracağını söyleyen general kasım ve yoldaşları adına cumhuriyet dedikleri bir diktarejim ilan ettiler.
Irak kralları bütün diğer arap devletlerinde iş başına getirilen İngiliz oyuncaklarından başka bir şey olmayan kukla krallar olup, İngiltere’den aldıkları emir doğrultusunda görev yapan bir rejimin temsilcisi idiler. Onları askeri darbe ile indirip yerine geçenlerde Sovyetlerin kuklası olarak yerlerine geçtiler ve Türkmenler için değişen hiçbir şey olmadı.
Fakat yeni rejimin adının cumhuriyet olması, seçim yapılacak olması Türkmenlerde bir umut meydana getirmiş ve bu rejimin ilan edildiği gün çeşitli yürüyüş ve çalışmalarda bulunmuş, açıkçası sevinip umutlanmışlardı. Krallık i içinde sanki yokmuşlar gibi yapılan Türkmenler için görünme ümidi olan bu rejim, komünist pkknın atası olan Barzani ve ekibi, ırak askeri rejiminden aldığı güven ve garanti ile, silahsız ve akıllarına böyle bir hadisenin geleceğinden habersiz sevinç gösterilerine katılan Türkmenler için katliam planlıyorlardı. Yaptıkları ölüm listesi ile önemli Türkmen önderlerine suikast yapıp, her bir Türkmen önderininin kimini evinde ailesi ile, kimisini çarşıda, kimisini nerede buldular ise etraflarındaki insanlar ile beraber kurşuna dizdiler. Kin ve nefretleri o kadar büyük idiki, bazı Türkmen önderlerini iki aracın arasına bağlayıp iki parçaya ayırana kadar her iki aracı ters istikamette sürerek büyük zalimlik yaptılar. Bazı Türkmen büyüklerini ise canlı canlı ölene kadar jiplerin arkasına bağlayıp yerlerde sürükleyerek katl ettiler. Komünistlerin uşağı olan kürtleri Türkmenlere karşı böyle kin ile dolduran ve katlettiren asıl güç ise İngilizler ve onların uşağı şiiaraplar idi.
Maalesef bütün bu zulmü yapanlara bu cesareti verenler, Türkmenlerin sahipsiz olduklarını ve hatta sahipsiz bırakılacaklarına garanti verdiklerinden, katliamı bunu bilerek fütursuzca işlemişlerdir. Cinayetlerin bütün dünyada duyulmasının üstüne resmi hükümet güya koğuşturma başlatmış, göstermelik olarak birkaç kişi tutuklanmış ve yargılanmış, fakat hiçbir kimsenin ceza aldığına ait bir belge asla sunulamamıştır. Barzani denen İngiliz uşağı adamın, komünist militanlarına bu silahları ve cesareti onlara kimler verdi. Bu elim hadiseden daha bir ay önceye kadar Irak’a girmesi yasak olan barzaniyi kim davet etti ve bu cinayetleri işletti. Bütün bu melanetin arkasındatabiiki dünyadaki fitnenin başı olan İngilizler vardı. Yüzlerce yıl doğu ve güneydoğumuzdaki Türkmenlere kürt muamelesi yapan, onları kürt göstermek için çırpınan İngiltere ve Rusya vardı. Peki Türkiye bu işin neresinde idi.
Türkiye aynı ingiliz, amerikan uşaklarının elinde, ülkesine hizmet edenleri ipe çekmekle meşgul idi. Güya Türk ordusunun subayları zan ettiğimiz hainler tıpkı 15 temmuzda aziz Türk milletine silah sıkan hainler gibi kendi milletine silah sıkma derdinde idiler. Türkiyenin sınırları dışındaki Türkleri unutması telkin edilen hükümetlerimiz bukardaşlarımız sanki hiç yokmuşlar gibi davrandılar yıllarca. Onlara yapılan zulüm ve jenosid daima Anadolu Türkünden saklandı. Bu kardaşlarımız her acı ve zulümde gözlerini ve kulaklarını diktikleri ana yurtlarından bir ses beklediler. Etrafındaki uyduruk devletlere bir fiske vursa yerle bir edecek olan Türkiye’den bir tık bile duyamadılar. Türkiye nerede ise kendini inkar eden bir politika ile, yurt dışındaki Türklerin adını ağzına alanlara faşist diyen ahmak ve hainlerin elinde inlemekte idi. Saddam Hüseyinin çeşitli bahaneler ile Türkmen önderlerini idam ettiği günlerde merhum Erbakan ırak’ı ziyarete gitmiş, yaşları altmışdan yukarı onlarca şair, öğretmen ve hatta kör olanların içinde bulunduğu Türkmen önderleri için, saddamın attığı iftirayı gerçekmiş gibi söyleyerek, bu idam edilen Türkmenlerin adi suçlular olduğunu söyleyebilmiştir. Bu günde erbakanın talebeleri, chpkk ile kol kola aynı hedefe yürümekten utanmamaktadırlar. Ne demiş atalarımız otu çek köküne bak.
Türkiyenin kendi içinde kendini yediği yıllarda bu sahipsiz Türkmen kardaşlarımız onlarca yıl zulme uğrayıp katliamlar yaşadılar. Maalesef bu gün de aynı durumdalar. Barzani haininden devlet kuranlar, ülkemde bu devletin yaşaması için hükümetler eli ile yardım dahi yaptırdılar. Bu gün silahlı ordusu olan, Türkiye’ye kafa tutmaya yeltenen bu katillerin uyduruk devleti, işte 14 temmuz 1959 da Türkleri katleden Barzani haininin oğlu ve torunları tarafından yönetiliyor ve bu hainlerin bu bölgede başkent ilan ettikleri Erbil ise kadim Türkmen yurdu olup, MuzaferiddinGökböribeğin, kurduğu devletin başkenti idi. Bununla yetinmeyecekleri yaptıkları ile ortadadır. Bu gün Türkiye’den çekindikleri için Türkmenlere tek tek suikast yapmaya devam edenler, 1959 katliamının rüyasını görmekte ve fırsat kollamaktadırlar. Her kesin silahlı olduğu ırak’ta, tek silahsız millet ise Türkmenler olup, bunda hükümetimizin büyük vebali vardır. Osmanlının balkanlara yerleştirip, sonra sahipsiz ve silahsız bıraktığı, çoğunluk içinde azınlık olan bu insanlar devletin ilk zaaf yıllarında köyleri ile ortadan kaldırıldılar. En aptal hayvan dahi düştüğü çukurdan bir daha geçmez iken, aziz Türk devletinin balkanlarda ve daha sonra ortadoğu’da Türklerin uğradığı zulümlerden ders almasını beklerdik. Bu gün silahsız Türkmenler, ırak şiiaraplarının ve Barzani komünistlerinin insafına terk edilmişlerdir. Kendilerini koruyacak bir gücü olmayan bu kardeşlerimizin, hükümetlerimizden her hangi birinin sahip çıkmaması halinde aynı katliamın bin katını yaşayacaklarına emin olabilirsiniz.
Hükümetimizden Irak ve Suriye başta olmak üzere, her kesin silahlı olduğu bu bölgelerde en başta daima yanımızda ve asla bizi sırtımızdan vurmayacağını bildiğimiz kardaşlarımızı ordu sahibi yapmasını bekliyoruz. Müslüman aynı delikten iki defa sokulmaz diyen sayın cumhurbaşkanı, bu kardaşlarımız Müslüman ise aynı delikten iki defa sokulmak üzereler ve bunun günahıda, vebalı de sizin omuzlarınızdadır. Vesselam. Her şey Rabbimin rızası içindir.