Ülkemize 1923’ten itibaren Lozan ile100 yıllık bir esaret süreci konulmuş ve bu sancılı dönem bitmek üzeredir. Şimdi doğum sancısını yaşıyoruz. Hasta Osmanlı’yı öldürdüklerini zannettiler. Birinci Dünya Savaşı ile türlü türlü entrikalarla içerden ve dışardan Haçlı ordusu Osmanlı’yı parçaladı.
Lozan Antlaşması ile geleceğimiz de baskılı kontrol altına alındı ve sözde bağımsızlık hakkı verildi. Ağır sanayi yasak, savunma sanayi yasak, yer altı ve yer üstü zenginlikleri kullanılmayacak, İslam dünyası ile ilişkiler kurulmayacak, yasalarımız Avrupa’ya göre uyarlanacak, Amerika’nın uşaklığı yapılacak, NATO’nun şemsiyesi altında kalınacak, Osmanlı unutulacak mirasına sahip çıkılmayacaktı. IMF ‘e bağlı bütçemiz olacak, alınan kredilerle; turizm, spor sahası gibi alt yapıların hazırlanması için kullanılmıştır. Eğitim ve tarihimiz onların eliyle yeniden tanzim edilmiştir. Harf devrimiyle tarihimiz unutturulmuş, geçmişimiz silinmeye çalışılmıştır.
Bu süreci Mustafa Kemal Atatürk dönemi, İnönü dönemi, Adnan Menderes dönemi, Turgut Özal dönemi, Erbakan dönemi ve Recep Tayyip Erdoğan hükümeti dönemi olarak değerlendirebiliriz. Diğer ara dönemler kayda değer olmayan gününü kurtarmaya çalışan hükümetler dönemi olmuştur.
Yine bu dönemlerde ülkemiz; nice askeri darbelere maruz kalmış, muhtıralar, ambargolar, bankaların boşaltılması, ekonomik saldırılar, FETÖ örgütünün casusluk hareketleri ve ülkeyi ele geçirme teşebbüsleri gibi bir çok hain saldırılarla hep baskı altında tutulmuştur.
En nihayetinde “ARTIK MUHTAR BİLE OLAMAZ” dedikleri birisi çıkıp onların hesaplarını bozan ERDOĞAN dönemi başlamıştı.
II. Abdülhamid Han tarafından kurulan istihbarat teşkilatı ile ak saçlılar veya ak sakallılar günümüze kadar gelmiştir. İşte bu görünmeyen teşkilat sayesinde belki bugünlere geldik. Baykal , Erdoğan’ın seçimlerde önünü açtı. Bahçeli FETÖ olayından sonra Erdoğan’ın yanında yer aldı. FETÖ olayından sonra Perinçek’e, Çin ile ilişkilerde görev verildi. Erdoğan’ın yanında yer aldı.Belki ordu içerisinde etkili olacaktı. Ak saçlılar ülkenin bekası için gerekli tedbirleri almışlar ve almaktadırlar.
2023’den sonra yeni dünya düzenin kurulacağı öngörülmektedir. Bunun habercisi Rusya-Ukrayna savaşı olarak değerlendirebiliriz. Erdoğan’ın arabuluculuk için uğraşması, Antalya ve İstanbul’daki toplantılar ses vermiştir. Savaşın sona ermesi umudu BM’den değil Avrupa’dan değil Türkiye’den duyulması bir başarı ve jeopolitik stratejimiz olmuştur. Başkan ERDOĞAN liderliğinde ülkemiz daha da itibarlı bir hale geldi. Milli silahlarımız başta olmak üzere dünyaya parmak ısırtıyoruz.
BM’e ayar vermeye kalkan sözü “dünya beşten büyüktür” diye haykırarak mazlumların sözcüsü olmuştur.
Ama muhalafet ise Biden’den talimat beklemeye devam ediyor. Muhalafet hala döviz kurlarının yükselmesinden, stokçuluktan, ekonomi pahalılıktan, enerji ve yakıt fiyatı artışlarından medet beklemektedir. Erdoğan’a diktatörlük yaftalaması, bir çok yatırımların eleştirilmesi gibi işlerle hükümete yüklenilmektedir.
Afrika bile Erdoğan’ın kıymetini anlamış ve Osmanlı tekrar geliyor diyerek Türkiye ile bir çok alanda işbirliği yapıyorlar. Özellikle tarım ve savunma alanında ülkemizden faydalanmak istiyorlar. Hatta askeri üs bile kurduruyorlar. Muhtemel gıda savaşında Afrika yanımızda olacak.
2023’te enerji ve gaz üretimi, bor ve toryumun işletilmesi, nükleer enerjinin kurulması, yeni petrol havzalarının genişletilmesi, mavi vatana sahip çıkılması, yeni savunma alanın genişletilmesi ile Türkiye dünyaya yön veren ilklere girecektir. Türk Devletler Başkanlığı, Afrika Birliği gibi yapılanmalarla yeni dünya düzeninde TÜRKİYE yerini alacaktır.
Pahalılıktan dolayı AK Partinin oy oranlarının düştüğü söylenmektedir. Halbuki pahalılık bir çok şey ülkenin sorunu olduğu ortadadır. Küresel tedarik zincirlerindeki aksaklıklardan dolayı fiyat dengesizliği vardır. Umarız sağduyulu seçmenler geçici pahalılığa pabuç bırakmayacaklar ve geleceğe sahip çıkacaklardır. Bu dönemde acilen yolsuzluk, rüşvet ve israf ile mücadele edilmeli, liyakatlı kişilerin değerlendirilmesi sağlanmalıdır.
Umutla geleceğimize sahip çıkalım, pireye kızıp yorgan yakmayalım. Hürmetler