12 Şubat Maraş’ın düşman işgalinden kurtulduğu gündür. Maraş’ın ‘Kurtuluş Bayramıdır.’ Maraşlının ‘Çete Bayramı’ dediği gündür. Her ne hikmetse bu çok önemli gün birkaç yıldan bilerek veya bilmeyerek unutturulmaya çalışılmaktadır. 1 Ocak tarihinin yılbaşı tatili, 1 Mayıs’ın Emek ve İşçi Bayramı olarak kutlandığı ve birer gün tatil yapıldığı ülkemizde maalesef kurtuluş günleri bayram olmaktan çıkartılmış vatandaşın bu günleri coşkuyla, yaşayarak kutlamasına mani olunmuştur. 12 Şubat gününün ne anlama geldiğini ilimizde görev yapan ve Maraşlı olmayan bürokratlar bilmez. Maraş’ın Kurtuluş Bayramı, 12 Şubat 1920’nin bire bir aynısı olarak kutlanır. Şehir topyekûn o günü yaşar. Maraşlılar zaman makinesine biner ve 1920’nin 12 Şubatına giderler. Her ev, her sokak, her cadde, her meydan bir laboratuar, bir müze olur.
Sayın Valimden tüm Maraşlılar adına rica ediyorum; 12 Şubat 2016 Cuma günü (eskisi gibi) tüm devlet daireleri bir gün tatil edilsin. Anaların ve babaların çocuklarının elinden tutarak Çete Bayramına gitmelerine zemin hazırlansın. Kurtuluş coşkusuyla her sokağı bir müze haline gelen bu günde Maraşlı çocukları okullara hapsetmek doğru bir şey değildir. Sayın Valime bu durumu sözde Maraşlı olan bürokratla iyi anlatmalı ve o günün tatil edilmesini mutlaka sağlamalılardır. Yoksa yetişen gençliğin “ruhsuz ve şuursuz” olarak yetişmesinden şuan iş başındaki sözde Maraşlılar mesul olacaktır. Üstelik her fırsatta Asım’ın Nesli, Büyük Doğu Nesli, Diriliş Nesli diyerek Akif’in, Necip Fazıl’ın ve Sezai Karakoç’un mirasını tüketen kişi ve kurumlar sorumlu tutulacaktır.
Sevgili gençler bu topraklar kolay vatan olmadı. Birinci Dünya harbi'nin sonlarına doğru Müttefiklerin yenilmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesini imzaladı. Bu antlaşmaya göre, Anadolu'nun Birçok yeri gibi Maraş da işgal altına girdi. Maraş önce, tarihleri katliam ve alçaklıklarla dolu sömürgeci İngiliz kuvvetleri tarafından (23 Şubat 1919) işgal edildi. İngiliz işgali 8,5 ay sürdü. 29 Ekim 1919 da Maraş Fransızlara bırakıldı. Bu tarih (29 Ekim 1919), İngilizler gibi tarihleri katliam ve alçaklıklarla dolu Fransızların ve asırlar boyunca Maraşlılarla birlikte yaşayan, Maraşlılar tarafından korunan ve kollanan Ermeni hainlerinin Müslüman Türklere uyguladıkları zulümlerin ve katliamlarının başlangıcı oldu. Bu zulümler ve katliamlara daha fazla katlanamayan Maraşlıların 20 Ocak 1920 tarihinde başlattığı şanlı direniş 22 gün 22 gece sürdü. 11 Şubat 1920 gecesi, hem hain işbirlikçi Ermeniler hem de soysuz işgalci Fransızlar Maraş topraklarını terk ettiler. Yaklaşık bir yıl süren düşman işgali son buldu. Maraşlılar 12 Şubat 1920 gününü “Kurtuluş Günü” ilan ettiler.
Osmanlı İmparatorluğu 3.Murat dönemi sonunda 1595 yılında, beylik iken 4.800 km2 olan topraklarını yaklaşık olarak 300 yılda 20 milyon kilometre kareye(19.902.000 km2) çıkarmıştır. Dünyanın kara yüzölçümü 159 milyon kilometrekaredir. Osmanlı, dünyadaki toprakların 1/8′ini egemenliği altına almıştır. Bu devleti kuranların dini İslam, ırkı Türk’tür. Eski Yunan (Grek) ve Roma İmparatorluğunun varislerinden oluşan Hıristiyan dünyasının bu durumu kabullenmesi asla mümkün olmamıştır. Bu unsurların Türk varlığına hala tahammülleri yoktur.
Sömürgeci ve emperyalist Batı Devletleri, Anadolu’da, Ortadoğu’da ve Afrika’da yaşayan Müslüman milletleri köleleştirmek, Hıristiyanlaştırmak ve bu coğrafyanın zenginliklerini kendi ülkelerine transfer etmek istiyorlardı. Bu isteklerinin önünde bir engel vardı. Bu engel elbette Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı İmparatorluğu mutlaka ortadan kaldırılmalıydı. Önce Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar harekete geçirildi. Azınlık isyanları körüklendi. Osmanlı; Sırp İsyanları, Bulgar İsyanları ve Yunan İsyanları neticesinde Balkanlardan çıkartıldı. Yetmedi, Mısır’da Libya’da, Cezayir’de, Tunus ve Fas’ta çıkartılan isyanlar sonucu Osmanlı buralardan da çıkartıldı. Ortadoğu’nun tamamında bağımsızlık ve özgürlük vaatleriyle kandırılan Müslüman Araplar Osmanlıya isyan ettirildi. İsyanlar sonucunda Yemenden, Hicaz Emirliğinden (Mekke ve Medine), Ürdün’den, Irak’tan ve Suriye’den (Şam’dan ve Halep’ten) de çıkartılan Türkler Anadolu’ya hapsolunmuş oldu.
Hıristiyan dünyası bununla da yetinmedi. Onlara göre Türkler önce Anadolu’dan sonra da yeryüzünden silinmeliydi. Kur’an okunan, namaz kılınan camiler yıkılmalı, ezan okunan minareler sökülmeliydi. Bu hayaller mutlaka gerçek olmalıydı. Tüm azınlık isyanlarına ve ihanetlerine rağmen gayrimüslim denilen; Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler hala Anadolu’da varlıklarını korumaktaydılar. Türkler; “ millet-i selase” dedikleri bu üç milletin kılına bile dokunmuyorlardı. Bulgarlar ve Sırplar gibi Hıristiyan Balkan uluslarını Yunan, Süryani gibi Anadolu kökenli diğer azınlıkları da Ermeni sayıyorlar ve tamamının can ve mal güvenliklerine helal getirmiyorlardı. Batılı emperyalist ve Hıristiyan dünyası bu durumdan yararlanmak istemekteydi. Türklerin hiçbir zaman azınlık demediği gayrimüslim dediği, milleti selase dediği hatta hatta millet-i sadıka dediği bu azınlıkları kışkırtarak isyanlar çıkartmayı ve bu isyanların sonunda Türkleri Anadolu’dan ve yeryüzünden silip atmayı hedefliyorlardı. Ama hesapları tutmadı. 23 Nisan 1920’de Türk milleti, kendi iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’ni açarak, Türk halkının egemenliğini tüm dünyaya ilân etti. Böylece kan emici emperyalistlerin hesabı değil “Cenab-ı Hakkın Dinine Hizmetkâr Olan Türk’ün” hesabı gerçek oldu. Bu topraklar yeniden vatan oldu.
Sevgili Gençler, aklınızı başınıza alınız. Vatanınıza sahip çıkınız. Şu sözü de asla unutmayınız; ‘Türk’ün Türk’ten Başka Dostu Yoktur.’
96’ıncı Kurtuluş Gününüz Kutlu Olsun ‘Aziz ve Kahraman’ Maraşlılar