1996-2001 yılları arasında Afganistan'ı yöneten Taliban, 2001'deki 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan'ı işgal etmesi ile önce Kabil’i sonrasında ise hemen hemen tüm şehirleri terk etti. Taliban bu süreçte komşu ülkeleri ve Afganistan dağlarını kendine mesken tuttu. NATO’nun da desteğini alan ABD; Taliban’ın El Kaide lideri Usame bin Ladin ve ona bağlı militanlara ev sahipliği yaptığını öne sürmüş ve dönemin ABD Başkanı George W. Bush "bu savaş zaman ve kararlılık gerektirecek ama hiç şüpheniz olmasın, kazanacağız" vaadinde bulunmuştu. Bu sözlerden sonra geçen 20 yılın ardında gerçekten bu savaşı ABD kazandı mı? Bana göre ABD’nin en uzun süren savaşı olarak tarihin kanlı sayfalarında yer alan bu savaşı ABD asla kazanmadı. Bir dönem asker sayısını 140 binlere, son nesil silah, askeri araç ve gereci en üst seviyeye çıkaran ABD sahada Taliban'a karşı bir askeri zafer kazanmanın yakınından dahi geçemedi. ABD yönetimi her saniyesi ölüm ile geçen yılların ardında Taliban ile görüşmeye başladı ve kısa bir süre sonra her iki taraf Şubat 2020'de “Barış Anlaşmasını” imzaladı. Anlaşmadan sonra Taliban liderlerinden Muhammed Abbas Stanikzai "Savaşı kazandığımıza hiç şüphe yok." Sözü 19 yıl önce ABD Başkanı George W. Bush ‘un söylediği sözün kıymeti harbiyesinin olmadığını göstermiş oldu. Taliban an itibariyle emperyalist işgalci bir güce karşı savaşı kazanan taraf olarak görünmekte. Peki gerçekten savaşı kazanan Taliban mı? Bu ve buna benzer sorulara cevap bulmak için geçen 20 yılı farklı noktalarda analiz etmek gerekir.
- ABD Başkanı George W. Bush'un "terörizmle savaş" sözüyle 7 Ekim 2001 tarihinde ABD güçleri Taliban ve El Kaide güçlerine yönelik saldırıya başladı.
- 5 Aralık 2001’ de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Taliban haricindeki başlıca Afgan gruplarını, Almanya'nın Bonn şehrindeki konferansa davet etti ve taraflar, BM Güvenlik Konseyi'nin 1383 sayılı kararı ile onaylanan Bonn Anlaşması'nı imzaladı. Anlaşma, Hamid Karzai'yi geçici yönetim başkanı olarak görevlendirdi ve Kabil'de güvenliği sağlamak için uluslararası bir barış gücü oluşturulmasını öngördü. Bonn Anlaşması'nı, Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü'nü (ISAF) kuran 20 Aralık tarihli ve 1386 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı takip etti.
- Taliban’ın Afganistan’da ki hakimiyeti 9 Aralık 2001’de sona erdi. Bu tarihten sonra Afgan milisleri ABD’nin desteği ile El Kaide lideri Usame bin Ladin'i yakalamak amacıyla El Kaide militanlarıyla sonuçları çok ağır olan çatışmalara başladı.
- Mayıs 2003’e kadar Taliban ve El Kaide güçlerine karşı çetin bir mücadele veren ABD bir anda Afganistan'daki büyük muharebe operasyonlarının sona erdiğini ilan etti. ABD’nin bu kararı sonrası dağılan Taliban yeniden bir araya gelmeye başladı.
- NATO ve ABD gölgesinde Ekim 2004’de yapılan seçimde Hamid Karzai, yüzde 55 oy alarak Afganistan'ın lideri oldu.
- Usame Bin Ladin, Al Jazeera Tv’ de yayınlanan açıklamasında, 11 Eylül 2001 saldırılarının sorumluluğunu üstlendi. Usame Bin Ladin’ın 10 yıl önce 11 Eylül saldırısını üstlenme itirafı her nedense Taliban Sözcüsü Zabibullah Mücahid tarafından bir şey ifade etmiyor olacak ki, Ağustos 2021’de NBC News televizyonuna "Afganistan'ın işgali için bir gerekçe yoktu, bir bahane vardı. Bin Ladin, ABD'nin meselesi olduğu zaman Afganistan'daydı. Bin Ladin'in 11 Eylül'de yer aldığına dair bir delil olmamasına rağmen, biz şu anda Afgan topraklarının kimseye karşı kullanılmayacağına dair söz veriyoruz." değerlendirmesinde bulundu. (Bu açıklamada bana göre şu sonuç çıkmakta. El Kaide ile Taliban Afganistan’ı yönetmek için işbirliği yaptı. Taliban yönetimde El Kaide üyelerine ya yer verecek yada ülkenin güvenliğini sağlamak ve diğer Taliban karşıtı örgütlere karşı silahlı bir güç olarak kullanacak. Diğer bir sebep ise El Kaide üzerinde ABD’ye meydan okumaktır.)
- Usame Bin Ladin, 1 Mayıs 2011 tarihinde Pakistan'da ABD güçleri tarafında öldürüldü. Bin Ladin'in öldürülmesinden sonra ABD Başkanı Obama, 2012 yazına kadar 33 bin askeri geri çekme planını açıkladı.
- Aralık 2014 yılına gelindiğinde ABD’nin Afganistan’da bulunan asker sayısı 140 binlerden 10 bine kadar düşmüştü.
- Ocak 2017’de Başkanlık görevine başlayan Donald Trump, Ağustos 2017’den itibaren Taliban'ı Kabil hükümetiyle barış görüşmeleri yapmaya zorladı. Ve birkaç ay sonra barış görüşmeleri başladı. Taliban ve ABD arasında inişli çıkışlı geçen üç yılın ardından 29 Şubat 2020’de Afganistan'daki ABD birliklerinin önemli ölçüde geri çekilmesinin önünü açan ve Taliban'dan ülkenin terörist faaliyetler için kullanılmayacağına dair garantiler içeren bir anlaşma imzalandı. ABD’nin ülkeyi tamamen terk etmesi için 1 Mayıs 2021 son tarih olarak belirlendi. Bu tarih daha sonra ABD’nin yeni başkanı Joe Biden tarafında 31 Ağustos'a ertelendi.
- Tarihler 15 Ağustos 2021’i gösterirken Taliban, başkent Kabil’i kuşattı ve kısa bir süre sonra yönetimi devraldı. Oysa başta ABD ve NATO olmak üzere tüm dün kamuoyu Taliban’ın jet hızı ile yönetimi ve Kabili alacağına inanamıyordu. Joe Biden tarafında belirlenen 31 Ağustos kapıya dayanınca ABD çok hızlı bir şekilde Afganistan’ı terk etti.
Peki bunca yaşananlardan sonra sizce savaşı kim kazandı? Bana sorarsanız savaşın kazanını olmadı, kaybedeni ise taraf olan yada olmayan herkes ve zulme sessiz kalan tüm insanlar oldu. Bedel ödeyen ise Afgan halkı oldu. Bundan sonra nemi olacak? Afgan halkı açısından değişen pek bir durum olmayacak. Çünkü dış mihrakların büyük desteği ile son 40 yıldır her gün savaş ve ölüm gören Afgan halkı, ülkelerinin yakın gelecekte vekaletler ve mezhepsel savaşların merkezi olan yeni bir Suriye olması korkusunu yaşıyor. Umut yok ümitsizlik var. ABD Başkanı Donald Trump'ın , 28 Şubat'ta askerlerine yaptığı konuşmada, DEAŞ'a karşı Suriye'de mücadeleyi kazandıklarını dile getirerek "DEAŞ'ın elindeki toprakların yüzde 100'ünü geri aldık." demişti. Bunu Suriye için söyleyen ABD neden aynı cümleyi 20 yıldır kendi denetiminde olan Afganistan için kullanamıyor. Kullanamaz çünkü ABD’nin sayesinde terör örgütü DEAŞ Afganistan'da her geçen gün güç toplamaya devam ediyor. Ayrıca uzun bir süre Suriye’de birbiriyle savaşmış DEAŞ ile Fatimiyyun Tugayları'nın Afganistan'da son günlerde gündeme gelmesi düşündürücü. Benzer durum ise Taliban’ın ABD ile imzaladığı anlaşmadan rahatsız olan Taliban içerisindeki bazı grupların el-Kaide ve DEAŞ ile işbirliği yaptığı gerçeği. Böyle bir durumda sizce Afganistan ne olur?