Abdullah Öcalan Kenya'da yakalanıp Türkiye’ ye getirildiğinde bazı sözler söylemişti.
Hafızanızı yoklarsanız hatırlarsınız. ”Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin emrindeyim. Devletime hizmet etmeye hazırım. Devlet benden faydalansın.” gibi sözler söylemişti. Fatih Altaylı’da 29.03.2013 tarihli Haber Türk Gazetesin deki makalesinde bu konuyu hatırlatıyor.
Hatırlarsanız askeri vesayet döneminde de “bu işi ancak asker çözer” demişti. Demek ki güç kimde ise o tarafa selam çakıyor.
İnsanların aklına şu soru geliyor; Abdullah Öcalan Kürtlerin mi, Pkk nın mı, dış güçlerin mi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mi, adamıdır? Ne yapmaya çalışıyor? Bilen var mı?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti terörün durması için Abdullah Öcalan ile anlaşmaya vardı. Anlaşmanın içeriği hakkında kamu oyuna tatmin edici bilgi verilmedi. Sorular havada kaldı. Sadece silahlar susacak ve silahlı unsurlar ülkeyi terk edecek dendi.
Bilindiği gibi Abdullah Öcalan’ ın Pkk terör örgütüne ve Kürt halkına hitaben yazdığı mektup 21 Mart 2013’ de Diyarbakır’ da düzenlenen Nevruz Şenliği’nde okundu. Başbakan ve bazıları Türk Bayrağı neden yok diyerek üzüntülerini bildirdi. Şenlikte sadece Kürt halkı vardı. Türk halkı ve Türk Devleti yoktu ki Türk Bayrağı olsun! Bunda yadırganacak ne var.
*Öcalan’ ın mektubunda ki bazı hususları hatırlayalım. “Kürt hareketi silahlı mücadele sonunda istediği kazanımları elde etmiştir. Bundan sonra silahlı mücadeleye son verilecektir ve siyaset yolu denenecektir. Silahlı unsurlar ülke dışına çıkacaktır.” Kandil ve diğer kamplara…
tekrar dönemezler mi? Bunun garantisi var mı? El cevap: Pekala geri dönebilirler, hiçbir garantisi yok.
Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu sınırları Allah’a emanet. Yani yol geçen hanı… Pkk’ lı teröristler istedikleri an sınırları geçip 300 kişi ile karakol baskınlarını rahat bir şekilde yapıyor ve Kandil’e ve diğer kamplara geri dönüyorlardı. Bunlar hep yaşandı.
*”Türkler ile helaleşmek” istiyor. Peki helaleşmek için nasıl bir bedel ödemeyi düşünüyor?
*Dini virtüellere atıfta bulunuyor.” İslamiyet’ ten bahsediyor.” Bu şaşırtıcı bir durum, kendisi ve ekibi ateist. Aynı zamanda Marksist- Starnilist görüşe sahiptir. Bu nedenle dini söylemleri inandırıcı olabilir mi?
*Misak-ı Milli sınırlarda yaşamaktan bahsediyor. Bağımsız Kürt Devleti için mücadele ettiğini söylüyordu. Dönüş yaparak hem bundan, hem de ulus kimliğinden vaz mı geçiyor?
Kürt aydınlar, Kürt halkı ve Bdp, Abdullah Öcalan’ ın söyleminden memnun oldular. Zafer kazanmış gibi mutlulukları televizyonlara yansıdı. Türk halkı ise süreci itidalle ve merakla izliyor.
Basına yansıyan ifadesine göre Kandil’den Murat Karayılan silahların bırakılacağını söyledi. “Silahlı unsurların ülke dışına çıkması için TBMM çalışmasının görülmesi gerektiğini söyledi.”
Gerçek şu ki; bu süreçte Kürt halkı Abdullah Öcalan’ın liderliğini test ederek kabullenmiş oldu. Bu durumda Bdp ‘nin liderliği tartışmalı duruma düşmüştür.
Görünen şu ki; Öcalan’ın sözleri Kürt halkı tarafından dinlenmiş ve alkışlarla kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Öcalan’ın Kürtler’in tek lideri olduğunu kabul ederek anlaşma yolunu seçmiştir. Artık bu süreçten sonra Öcalan Kürt halkı için bir fenomendir.
Diğer bir geçek te şu; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, insanlar artık ölmesin diye yola çıkmıştır. Bu insani bir söylemdir, buna kimsenin itirazı olamaz. Buradan hareketle devlet, insanlar ölmüşse de ” kalan sağlar bizimdir” sözünü doğrularcasına Öcalan ile anlaşma yoluna gitmiştir.
Peki Türk halkı bu anlaşmayı kabul edip, hazmetmiş midir? Başbakan bu anlaşmanın bir bedeli olabileceğini söylüyor. Bunu da göze aldığını ve ” Baldıran zehiri de olsa içmeye razıyım” diyor. Hatta “bu yola başımızı koyduk” diyor. Vatana millete hayırlısı ne ise, o olsun.
Şu husus çok önemli; Kandil ve diğer kamplar olmasa, yani oradan lojistik destek almasa Pkk eylem yapabilir mi? El cevap: yapamaz! Yapsa da etkili olmaz. Çünkü eylemden sonra kaçacağı yer olmaz. Devlet’te onları etkisiz hale getirir.
300 veya 500 kişilik Pkk’lı silahlı unsurların Türkiye’ de kalacağı söyleniyor. Yaklaşık 2500 Pkk’lı silahlı unsurların da dışarı çıkacağı söyleniyor. İçerde kalanlar silahlarını devlete teslim mi edecekler? Öyleyse mesele yok. Teslim etmeyip silahlar toprağa gömülürse, istedikleri zaman çıkartıp kullanırlarsa ne yapacaksınız?
Bu süreci yürüten devlet, satranç oyununda olduğu gibi sonraki hamleleri görebilmeli ve iyi hesap etmelidir. Eğer sonraki hamleleri göremeden oynarsanız oyunu kaybedersiniz.
Madem ki, Türkiye bölgesinde artık güçlü bir devlettir. Gücünü kullanma zamanı gelmiştir. Öcalan ile de silah bırakma anlaşması yapılmıştır. Öcalan “artık silah zamanı değil siyaset zamanıdır.” dediğine göre iş kolaylaşmıştır.
Çözüm: Artık Kuzey Irak’taki Kandil ve diğer kampların gereği kalmamıştır. Kürtler’in gerçekten çözümden yana oldukları kabul ediliyorsa; kamplardaki insanlar silahlarını bırakıp tekrar evlerine geri dönebilir. Kamplar da kapatılır. Silahlı unsurların hepsi de silahlarını devlete teslim eder. Barış ancak böyle gelir.
Sonuç olarak; İsrail Devleti’nin sözüne ne kadar güveniyorsanız, Abdullah Öcalan’ın sözüne de o kadar güvenmek lazım.
Akil İnsanlar
Bu yazıyı bitirmek üzereyken akil insanların isimleri basına düşmeye başladı.
Öcalan, mektubunda da akil adamlar heyeti kurulsun bu sürece katkı versin diyordu. Demek ki taraflar mutabıklar.
Bu akil insanlar olsa ne olur olmasa ne olur? Sürece katkılarını çok merak ediyorum.
Bunlar; Şarkıcı, türkücü, artist, tiyatrocu, gazeteci, yazar, öğretim üyeleri, v.s.
Bunlar AKP hükümetinin yaptığı Kürt açılım sürecini halka anlatacaklarmış.
Demek ki; bu süreci halkın anlamadığı varsayılıyor.
Akil adam oluşumu bana biraz yapay geliyor.
70 milyonluk ülkede 63 kişimi akildir? Toplumun diğer kesimi akil değilmidir?
Türkiye’de Akil insan sayısının bu kadar az olması ülke adına talihsizlik ve üzülecek bir durum değilmidir?
Bu toplumda aşağılık kompleksi oluşturmaz mı?
Bizler de ülkemizde eğitim seviyesi yükseliyor ve akil insanlar çoğalıyor diye seviniyorduk! Buna güvenerek de Türkiye 21. Yüz yılın en başarılı ülkesi olacak diye bekliyorduk!
Sanırım bu konunun psikolojik ve sosyolojik boyutu hiç dikkate alınmamış.