Çok değil 20 yıl önce siyasi partiler Milletvekili ve Belediye Başkanı adaylarını belirlerken çok daha dikkatli davranır. Aday adayı olarak ortaya çıkan isimlerde öne çıkan özellikler görebilirdik.
Şimdi öyle mi?
Adam yıllarca Belediye Meclis üyesi olmuş, bu süreç içinde hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir imar planı yapılmış ve bu gün kurtarıcı olarak ortaya çıkanların o günde en ufak bir eleştirisine şahit olmamıştık.
Yine adam Belediye Meclis üyesi apartman yapıyor, yaptığı apartmana baktığımızda resmen yola tecavüz var.
Şimdi kendini kurtarıcı olarak görüp; Kahramanmaraş’ın imarından falan bahsediyor. Kusura bakmayınız beyler. Millet bunları görüyor. Bizde görüyoruz.
İki üç dönem Belediye Meclislerinde görev alanlar, imar komisyonlarında görev alanlar değil mi bu şehrin imarını bozanlar? Şimdi hangi yüzle çıkıp da aday oluyorlar?
Galiba haddini bilmek bunun için çok çok önemli.
YA ÇIKARSA?
Ak Parti ve diğer partilerden aday adayı olarak isimleri çıkanlar, başvuru yapanları görüyor takip ediyoruz.
Kahramanmaraş geneline baktığımda seçilmesi halinde bulundukları yerlerde bir şeyler yapabilecek donanımda ki insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Ben bunu bir yaşanmış hikaye ile pekiştirmek istiyorum.
Ak Parti İl Başkanı (vaktinde) Atıf Şirikçi beni aradı Belediye Başkanı olmak istiyorum istifa edeceğim dedi.
Bende: - Milletvekilleriyle Genel Merkezle görüştün mü? Diye sordum.
Dedi ki: - Genel Merkez ve Milletvekilleriyle görüşme yaptım. Hatta Milletvekilimiz Veysi Bey diyor ki; ( Atıf bey bilet almazsan para çıkmaz. Aday olursan Belediye Başkanı gösterilmen mümkün) dedi diyordu.
Veysi bey haklı. Bilet almazsan para çıkar mı?
Özellikle iktidar partilerinde aday adayı olarak çıkan bürokraside ki birçok isim bunu bir referans olarak kullanmaktadır. Zira kendilerinin aday gösterilmeyeceklerini kendilerinin de bildiğini düşünüyorum. Kadrosu olmayan partilerde bu her zaman olmuştur.
Geçmişte Anavatan Partisinde şimdi de bunu Ak Parti’de fazlasıyla görüyoruz.
Seçimler bittikten sonra makam isteme dönemi başlıyor. Bu gün iktidarların çözülme ve yok oluş süreci de bu sebeple başlıyor.
Şu anda Devletin kimi kurumlarında Sendikalar, kimi STK’ler, kimi cemaat ve tarikatların sözünün geçtiği yazılıp çiziliyor.
Devlet kurumlarında liyakat ve ehliyet her şeyin üzerinde değilse o yönetimde adaletsizlik ve zulüm baş gösterir. Bu da çok tehlikeli bir durumdur.
İktidarlar bunlara dikkat etmelidir.
Siyasi Partiler her önüne gelenin aday adayı dosyasını kabul etmemelidir. Buna bir kriter getirmelidir.
Bunun olmaması kaliteli adayların da önünü tıkamaktadır.
Bu gün Kahramanmaraş’ta çok donanımlı insanlar partilere aday adayı olmak için başvuru yapmıyor. Sebebi de budur.
Yaşadığı mahallesinde en ufak bir yere seçilme imkanı olmayan insanlar kenti yönetmeye talip olmaları ülkemizde ki siyasi anlayışın çok sığlaştığını ve bel altına doğru gittiğinin de bir işareti değil midir?
Adaylık işi piyango almaya benzemez.
Aday olacak insan önce aynaya bakmalıdır. Kendi kendini teraziye koyup tartmalıdır.
Bende başvurayım diye neredeyse 5-6 seçimdir başvuran gediklilerden bu şehir kurtulmalıdır. Partiler bu konuda bir kriter belirlemelidir.
Ama görüldüğü gibi eski tas eski hamam, bizim cephede değişen bir şey yok…
Allah rast getire!
“Ya tutarsa!” deyip göle maya çalıp gidiyoruz… vesselam!...