“Burası Agora Meyhanesi
burda yaşar aşkların en madarası ve en şahanesi
burda saçların her teline bir galon içilir
gözlerin her rengine bir şarkı seçilir”
'Burası Agora Meyhanesi, şarkısını kim bilmez. Peki ya bu sözleri kimin yazdığını? Bu sorunun cevabı birincisi kadar kolay değil. Üstelik Zeki Müren'den Behiye Aksoy'a pek çok ünlünün seslendirdiği bu şarkının sözlerini herkes kendince değiştirmiş, yeni mısralar ekleyip çıkartmışsa özünde kimindir cevabını çok az kişi bilir. İşte ben bu hikayeyi siz okurlara sunuyorum.
1890’da bir Rum olan kaptan Asteri, Balat çarşısında bir Meyhane açar.Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora” adını koyar. Meyhane masa yerine kullanılan dev fıçıları ve ucuz şaraplarıyla kısa zamanda ün yapar. Ama meyhanenin ününü artıran olay ilgisiz bir biçimde İzmir kaynaklıdır. Şimdi biraz daha gerilere ellili yılların başına gidelim.
Takvimler 4 Nisan 1953'ü gösterdiğinde Türkiye, Çanakkale'de bir İsveç şilebine çarpan Dumlupınar denizaltısıyla denize gömülen 81 denizci için ağlıyordu. Şenli ailesinin evinde de herkes gözyaşları içindeydi. Bir tek 13 yaşındaki Onur ağlamıyordu. ‘‘Ben o sırada gözyaşlarımı kağıda akıtıyordum’’ diyor. Afyon Lisesi'nde yapılan anma töreninde Onur Şenli yazdığı şiiri tekrar, tekrar okumuştu. Tören sonunda yanına gelen sınıf arkadaşı Ahmet Necdet Sezer, Onur'un boynuna sarılmış tebrik etmişti. Böylece ilk şiir ortaya çıkmış ve Onur Şenli ismi önce Afyon sonra da bütün ülkede duyulmuştu. İstanbul'a giden genç Onur önce Vefa Lisesi sonra da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girdi ama aklı fikri şiirde ve yazıdaydı. Agora Meyhanesi'nin hikayesi de işte o günlerde başladı. Aradan zamanlar geçer...Tarih 1959’dur.Onur Şenli adında bir tıp fakültesi öğrencisi Komşu kızına aşık olur ama aşkına karşılık bulamaz.
1940 yılında Adapazarı'nda doğanOnur Şenli'yi en çok etkileyen kişi babasıydı. Üsküdar Musiki Cemiyeti'nin kurucularından biri olan Sabahattin Şenli, çok güzel şarkı söylermiş. Selahattin Pınar'ın da yakın arkadaşı olan Sabahattin Bey, engin müzik bilgisini Onur'a da aktarmış. Babasının bir arkadaşının lise son sınıfta okuyan çok güzel bir kızı varmış. Bir akşam, babası Onur'u göstererek ‘‘Bizim çocuğun sesi çok güzeldir, size bir şarkı söylesin’’ deyince, kızın babası da ‘‘Bizim kızın da sesi güzeldir, Onur bir şarkı okursa kızımız da size bir tango seslendirir’’ diye karşılık vermiş. Bundan sonrasının Dr. Onur Şenli şöyle anlatmaktadır.”Şarkılar bitince evde derin bir sessizlik oldu. Ben çıkıp gittim. Ertesi gün onlar da yazlığa taşındılar. Günlerce evlerinin önünden geçtim ama o bir türlü dönmedi.Sonunda bir gün penceresinin altından geçerken önüme bir kağıt düştü. 'Onur Bey, sizi Gündoğdu'daki Sisi Pastanesi'nde bekliyorum' diyordu. Soluğu pastanede aldım ama randevuya başkası geldi. Bu, sevdiğim kızın komşusuydu. Bana, 'Aylardır sizi seviyorum' deyince şaşırdım. 'Ama ben başkasına aşığım' diye itiraz ettim. Baktım ki onuru kırılıyor, birkaç güzel söz söyleyip, olayı yumuşatarak yanından ayrıldım. Fakat, sevdiğim kız ertesi gün İzmir'e gelmiş ve buluşma kendisine yalan yanlış aktarılmıştı. Ne yapıp, neyleydiysem ikna edemedim. Telefonlarıma çıkmadı, ortadan kayboldu, beni görünce yolunu değiştirdi. Olmadı.’’
Aşk acısı ona soluğu birçok zaman,İzmir’in Agora semtinde aldırmaya başlar. Çünkü Agora salaş meyhanelerin mekanıdır.Bir gün bu salaş meyhanelerden birinde içtikten sonra eve gelir ve bir mektup yazmaya başlar aşkına.Mektup şöyle başlar: “Sana bu satırları bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum.”Onur Şenli, Mektubun ileriki bölümlerinde fakına varır ki aslında bir mektup değil bir şiir yazmaktadırŞiirine de şu adı koyar: Şiire o günlerde adet olduğu üzere İngilizce bir başlık koymuş: ‘‘TheNight, Wine andLove’’ yani ‘‘Gece, Şarap ve Aşk’’. Şiir fakültede yayınlanan Neşter adlı dergide yayınlanmak üzereyken matbaada Ege Ekspres'in kültür sayfaları editörü Şadan Gökovalı görmüş. Dergi yayına girmeden önce şiirin başlığını Agora Meyhanesi olarak değiştirip gazetede yayınlamış. Şiir yayınlanır yayınlanmaz genç kızların hatıra defterlerine girmeye ve mısraları duvar yazısı olmaya başlamış.
Gece, Şarap ve Aşkadlışiiri Onur Şenli, yayımlatmak için fakültenin dergisine gönderir,Şiiri kabul edilir.Şiir dergide tam basılmak üzereyken,Ege Expresi Gazetesinin kültür-sanat editörü tarafından görülür. Editör şiiri yayınlar ama adını değiştirerek.Şiirin adı Agora Meyhanesi olarak yayınlanır.Şiir o kadar sevilir ki, dillere pelesenk olur. Hatıra defterlerinde yer alır,Sevgililerin kulaklarına fısıldanır. Şarkısı yapılır,Şarkıyı neredeyse ünlü olup da söylemeyen sanatçı kalmaz. Müzeyyen Senar, Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoyv.s. sadece bunlardan birkaçıdır.Şarkıyı dinleyenler İzmir’deki Agora’dan Balat’ta ki Agora Meyhanesi’ne akın ederler.Çünkü şarkıdaki Agora Meyhanesi’nin burası olduğunu düşünmektedirler.Haliyle geceleri burası hınca hınç dolmaya başlar.Öyle popüler bir mekan olur ki tam 286 Türk Filmi’ninMeyhane bölümleri burada çekilir.Yani ucuz şarapların satıldığı meyhane Türkan Şoray’ları, Fikret Hakan’ları, Ayhan Işık’ları, Cüneyt Arkın’ları ağırlamaya başlar.2000’li yıllardan sonrada kaderine terkedilir,Çöplük olarak kullanılmaya başlar.
AGORA MEYHANESİ
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beşyüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.
Burası agora meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burada saçların her teline bir galon içilir
Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası agora meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası?
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
Umutlar tükenir, mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner
Sen bakma benim böyle
Delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?
Dedim ya burası agora meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası agora meyhanesi
burası kan tüküren mesut insanların dünyası.