Uzun zamandır haberleri izlemek istemiyoruz.Bazı kanalları özellikle açmaktan hayâ ediyoruz. Bazı partilerin grup toplantısını, bazı gazetelerin haberlerini, bazı liderlerin sözlerinden yüzümüz kızarıyor.
Belki uzun zamandır böyleydi ama bu seçim öncesi gibisi olduğunu düşünmüyorum.
Oysa siyasi partilerin, seçim öncesi projeleri konuşur.
Göreve geldiklerinde yapamayacakları vaatlerde bulunsalar da, halk, bir beklenti içerisine girer.
Herkesin kendince bir beklentisi vardır.
Köylü, kasabalı, kentli bir beklenti içindedir.
Memur, işçi, esnaf, dul, emekli, yetim…
Herkesin daha iyi yaşama, daha çok kazanma, daha özgür olma gibi beklentileri, özlemleri, arzuları, gerçekleşmesi için duaları vardı.
Bunu gerçekleştirecek olansa iktidar olma şansı nedeniyle siyasi partilerdir.
Ancak, siyasi partilerde bunu görmek pek mümkün değil.
AK Parti, iktidarda olması dolayısıyla hem yaptıklarını, yapacaklarını anlatırken, bir taraftan da vesayetçilere, komploculara, kasetçilere laf yetiştirmekle meşgul.
Peki ya diğer partiler?
Siz gelince ne yapacaksınız?
Buna ilişkin tek bir söz yok.
Küfürler var, hakaret var, iftira var, yalan olduğu apaçık ortada olan iğrenç kasetlerin, iğrenç içerikleri var.
Ama yapacakları bir şey yok.
Ortada ne plan var, ne proje…
Tek güvendikleri “sandık dışında” bir yolla iktidar olmak…
Sonrasını düşünecekler…
Hani bunda da pek umutları yok ama aç tavuk rüyasında buğday ambarını görürmüş.
Züğürt tesellisi, ya bu kez darbe olursa ve onlar başa geçerse…
Yoksa bu milletin, örneklerini çokça gördüğü bir “zulümle abad” olacağı iktidar etmeyeceği malum.
Bütün siyasiler çok dürüst ama 90 yıldır bu ülkede rüşvet alan vardı, yolsuzluk yapan vardı, ihaleye fesat karıştıran, yakınlarını koruyanlar vardı.
Bu ülkede bıçak parası adı altında millete zulmedenler vardı.
Hem yolsuzluk yapıp, hem millete hizmet etmeyen vardı.
Ve bugün “dürüstlük” taslayanların görevde olduğu zamandı, o zamanlar.
Dertleri yolsuzluk değil, dertleri hukuksuz bir şekilde iktidar olmadır.
Ahlak dersi verenin, ahlaksızlık yapmaması/yapmamış olması gerekir.
Güzellik, çirkin söylemlerle gelmez.
Dürüst bir iktidar, kirli ittifaklarla elde edilmez.
Hukuk, hukuksuz yolla elde edilmez.
Boğazına kadar kirli ilişki yaşayanlar, doğruluktan söz edemez.
Bunun için önce sözleriniz değil, davranışlarınızla doğru ve dürüst olduğunuzu göstermelisiniz.
Kanunsuz yola girerek, kanunun uygulanmasını istemek mümkün değildir.
Küfrederek, temiz olduğunuzu gösteremezsiniz.
Ama başka yapacak bir şeyiniz yok.
Ne alt yapınız var, ne üst yapınız.
Ne geçmişinizde övüneceğiniz bir başarı var, ne geleceğe dönük planlarınız.
Darbelerden medet uman, bütün kirli ittifakların içinde yer alan bir siyasi anlayış, bu ülkeye refah ve mutluluk getirmez.
Zaten mutluluk diye bir taahhüdünüz de olamaz.
Tek parti zihniyeti, darbeci anlayış, statükocu yaklaşım ve tek tip insan modelinden huzur beklenemez.
Hayatı boyunca insanları kutuplaştıran, ayrıştıran, dilini horlayan, kıyafetini küçümseyen, yoksulluğuyla alay eden, kültürüyle dalga geçen bir siyasi anlayışın, millete “tertemiz “gösterilmesi mümkün değil.
Zaten ağzından çıkan çirkin sözler, bunun en güzel örneğidir.
Bu ülke bu kadar çirkin siyasetçiyi hak etmiyor.
Hak etmediği için de bir türlü iktidar olamıyorlar.
30 Mart’ta da aynısı olacak.
Ve bunun suçu siyasetin ahlaksızlığında değil, ahlaksız bir siyasi anlayışa sıkı sıkıya sarılanların kendi tercihleri sonucu olacaktır.
Bu anlayışı terk etmedikleri takdirde de, halkın sevgisini kazanmaları mümkün değil.
Belli bir kitlenin oyunu almak, siyaseti doğru ve dürüst yapmak anlamına gelmez.
Toplumun tüm kesimini kucaklayan, ırkçılık yapmayan, ayrımcılıkla işi olmayan, özgür bir ülke vaadiyle ve bunu yürekten isteyen olmak gerekiyor.
Şimdilik bu mümkün değil.
AK Partinin sürekli oyunu arttırmasının altında yatan esas neden de budur ama bunu, kendilerine bile itiraf edemeyen siyasetçinin görmesi mümkün değil.
Ve unutmayın, ahlaksız olan siyaset değil, siyasi anlayışı bunun üzerine bina edenlerdir…
Tweetimden seçmeler
İnsanlığı her yerde öldürüyorsunuz, bir kez de Kırım'da öldürmeyin. #kırımaSahipÇık