Hayrettin Güngör ismine yabancı biri değilim. Geçmişte aday adaylığı döneminde bir telefon görüşmesi yaptığımı hatırlıyorum. Ama Sayın Güngör ile ilgili de haberler yapmışız.
Ankara’da Kahramanmaraş lobisi oluşturabilmek için Bürokrasinin önemine inananlardanım.
Bunun içindir ki Ankara’daki atamaları önemser bu konuda siyasilere zaman zaman isim isim gerekirse de tavsiyelerde bulunurum. Tutulur tutulmaz. O beni ilgilendirmiyor. Benim görevim Kahramanmaraş’a hizmetin gelmesinde senin tanıdıkların belli yerlerde ise o hizmetleri daha çabuk alacağına olan inancımdır.
İşte bu sebeplerden dolayı da Hayrettin Güngör, şehrim adına dün de önem arz etti bu günden sonra da daha çok önem arz edecek.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Kahramanmaraş Büyükşehir Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etti. Sohbet etme imkânı bulduk.
Öyle laf olsun diye konuşmadığını gözlemledim. Projelerden falan da bahsetmedi.
Önceliği birlik, beraberlik iyi bir ekip ile şehri taramak nerede ne sorun var, onları tespit etmek ve tespit ettiklerini de öncelik sırasına göre hayata geçirmek.
Reeli ön planda tutan rasyonel konuşan bir Büyükşehir Belediye Başkan adayı gördüm karşımızda.
Arkadaşlarımın hakkı geçmiştir. En çok ben soru sordum, konuştum. Ama karşımızdaki insanı tanımak ve onunla ilgili de birkaç kelam yazabilmek için sormam gerekiyordu, sordum.
Ukala bir insan değil. Kendini beğenmişlik hiç yok. Tv’de küçük bir serzenişte bulunmuştum. Hem beni aramıştı hem de o gün konuya girdi. Kendi adıma mutlu oldum.
“Ben bilirim” “Ben yaparım” “Ben, ben” diye konuşan kim olursa olsun hata yapmaya, yanlış yönetmeye mahkûmdur.
Yönetim konusunda iyi ya da kötü noktasında bir söz söyleyebilmek için seçildikten sonra bizlerde siyasilerin senelik karnelerini tutarız. Bizim karnemizde ne yazıyorsa onu da münasip bir üslup ile kırıp dökmeden ifade eder, kamuoyu ile de bunu paylaşırız.
Bir gazeteci olarak benim Hayrettin Güngör ile ilgili ilk karşılaşmam, ilk geniş sohbetim ve bu sohbet sonucundaki kanaatim ise olumlu yöndedir.
Bu arada çok konuşulan bir atasözümüz vardır.
Denilir ki; “İnşallah gelen gideni aratmaz!”
İşte bu sözü söylemek içinde vakit çok erken. Allah izin verirse iki yıl sonra Mart ayında yani 2021’de iyi- kötü, olumlu-olumsuz görüş ve kanaatlerimizi yazıyor oluruz.
Çetin bir 31 Mart seçimleri yaşanır mı yaşanmaz mı onu bilmiyorum. Ak Parti-MHP ittifakı, diğer partiler arasındaki ittifaklar ve bunun sahaya nasıl yansıyacağı sanırım iki haftaya kadar belli olur.
Bunlar ortaya çıktıktan, adaylar belli olduktan sonra efkârı umumiye ne gösterir, bunu o zaman görürüz.
Şimdilik bu kadar!....