Cuma günü Müftülük Meydanı, Ak Parti’nin Kahramanmaraş’ta düzenlediği en kötü mitinge sahne oldu.
Tabî bunu söylerken, “teşkilâtın beceriksizliği” anlamında demek istemiyorum. Ha, o da faktörlerden biri olabilir, ama tek başına değil elbette. Miting, çok sönük geçti, geçmişte yapılan mitinglerle kıyaslandığı zaman. Kalabalık azdı. Nerde o Yenişehir Devlet Hastanesi’nin önüne kadar hınca hınç dolan meydan; nerde hemen hemen sadece gölge alanların doldurulabildiği bu miting!
Sanırım bunun en büyük nedeni idrak etmekte olduğumuz Ramazan Ayı olsa gerek. Kolay değil, 43 derece sıcakta gelip de güneşin altında oruçlu oruçlu saatlerce dikilmek.
Şimdi, mitingin başlamasından önceye giderek, bitişine kadar olan sürede dikkatimi çeken noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum:
Mitingin başlama saati olan 16:00’dan yaklaşık iki saat öncesinde oradayım.
Polisin arama noktaları bu kez daha derli toplu. Yani geçmişte yapılanlar gibi, mağazaların önleri alandan bariyerlerle ayrılmamış. Sadece Başbakan’ın konuşacağı platformun önü bölünmüş bu kez, o da bayanlar için ayrılan bölümü teşkil ediyordu.
14:30’a doğru insanlar yavaş yavaş alana gelmeye başladılar. Bu sırada teşkilattan görevliler sağa sola pankart asma telaşındalar henüz!
***
Zaman yaklaştıkça insanlar, alanın gölge olan kısımalarını doldurmaya başladılar. Saat 16:00’ya gelirken alanda çok az insan vardı daha. Onlar da köylerden,kasabalardan ve kenar mahallelerden gelen ayağı çarıklı, yanık yüzlü, elleri nasırlı, ter kokulu, elleri öpülesi ak sakallı amcalar, büyükler, ülkenin yükünü sırtına taşıyan emekçi insanlar...
Konuşmasını, televizyonlardan dinledikçe coştukları “Tayyip”i daha yakından görmek, dinlemek için gelmişler. Ellerine geçirdikleri bir “evet şapkası”, bir bayrakla kendilerini mutlu hisseden temiz insanlar…
İktidarın kaymağını yiyen, nimetlerinden faydalanan Kahramanmaraş’ın “Beyaz Türkler”inden hiç kimse yoktu meydanda. Köylüler işi-gücü, tarlayı-takımı, çifti-çubuğu bırakıp, oruçlu oruçlu şehire koşarken onlar, klimalı ofislerinden, görkemli dükkanlarından kıçlarını kaldırıp alana gelme zahmetinde dahi bulunmamışlardı.
Öyle ya, “nasıl olsa saf köylüler Tayyip için canını veriyor” ya, meydanı da doldururlar dı elbet!!
***
Saat 16:00.
İl Başkanı Fatih Erkoç ve Merkez İlçe Başkanı Necati Okay platformdan alanı kontrol ediyorlar. Meydan boş; moraller sıfırın altında Erzurum!
Erkoç’un gözü hep çarşı tarafında ufuklarda “Nerde kaldı bu kalabalıklar” der gibi huysuz, tedirgin.
Eğer Başbakan Erdoğan saatinde alana gelmiş olsaydı büyük bir “şok” yaşayacaktı. Allah’tan hep gecikiyor. “Meydan saat 16:00’dan sonra doldu” demek abartılı olmaz. Burdan şu çıkıyor. Demekki insanlar artık alışmış. “Nasıl olsa geç gelecek” deyip, acele etmiyorlar.
Neyse, sonunda meydan biraz olsun doldu da teşkilat derin bir “oh” çekti.
***
Erkoç mikrofonda!
İl Başkanı Sayın Fatih Erkoç ilk defa bu denli büyüklükte bir kalabalığın karşısında konuştu. İlk başta çok heyacanlı olduğunu belli etti ama sonunda konuştukça açıldı. Ama keşke konuşmaya başlarken önce halkla biraz bütünleşseydi, selamlaşsaydı, hal-hatır sorsaydı. En azından daha profesyonel görünürdü.
***
Başbakan her zaman yaptığı gibi tam bir saat gecikme ile çıktı halkın karşısına. Sanırım az ve heyacansız kalabalığı görünce canı sıkıldı biraz.
***
Milletvekillerimiz tek tek anons edildi. İsmi okunan çıktı kalabalığı selamladı. Fakat onlarında heyacanları gözlerden kaçmadı. Hele bir kaçı, “müsamereye çıkmış ilkokul talebesi gibi”ydi. Demekki Başbakan hakkaten iyi otorite sahibi biri, veya onlar her an “bir şeylerin olması”ndan çekindiler!
***
Yine “damar”dan girdi Başbakan’ımız. Yine tek tek bütün ilçelerimizi saydı. “Edeler”imizi hatırladı yine. Yine Kahramananmaraşlı yazarları, şairleri, ozanları yâd etti. Gerisini zaten herkes biliyor. Her yerde konuştuğunun aynısı.
Bahçeli, Kılıçtaroğlu, muhalefet, terör, evet, evet evet….
***
Alanda, vatandaşın elinde hiç pankart yoktu. Hatta meydanı coşturmakla görevli kişi birkaç kez “pankartları görelim” dedi ama maalesef kimsede gösterecek pankart yoktu. Yani pankart konusunda hiçbir hazırlık yapılmamış anlaşılan. Ne vatandaşlar kendi imkalarını kullanarak, ne de teşkilat…
Hakkını yemeyelim, “Kahramanmaraş’ın tek kişilik protestocusu” Ali Bilir, yine her zamanki gibi pankartını hazırlamıştı ama onuda alandaki “işgüzar” bir güvenlik görevlisi aldı elinden, her ne hikmetse. Ali Abi çabaladı, didindi ama kendini “kahraman” yerine koyan adam vermemekte karalıydı.
Çevre apartmanlarda da asılı öyle aham şaham, Başbakan’ın dikkatini celbedecek farklı bir pankart göze çarpmıyordu. Bir kaçtane vardı ama onlardaki sloganlarda çok “sıradan”dı zaten.
Geçenlerde aynı yerde Kılıçtaroğlu’nun “hayır” mitinginde bile bu konuda çok daha iyi hazırlık yapılmış, kalabalık organize edilmişti. Çok ilgi çekici pankartlar hazırlanmıştı vesselam.
***
Tabi kıyaslamak ne derece doğru olacak ama, yinede bir tesbit yapacak olursak, Chp mitinginin en az bir “yirmi katı” kalabalık vardı.
O zaman, Ramazan da girmemişti üstelik!
***
Bekleyip göreceğiz bakalım, meydandaki kalabalık sandığa nasıl yansıyacak. Bu yansıma bu kalabalıkla orantılı olursa o zaman denilebilirki “Haa, demekki artık Kahramanmaraş’ta bıkmış Tayyip’ten.”
Ve uykular kaçacak!!
Ama hiç zannetmiyorum. Kahramanmaraş ezici bir üstünlükle “evet” diyecek.
Ramazan’ınız mübarek olsun.