Haberler de sürekli Bayırbucak Türkmenlerine yardım yapılması gerektiğinden, Türkmen dağında Ruslara ve esede ve iran Müslümanlarına ! Pyd denen pkk militanlarına vel hasıl bütün İslam düşmanlarına karşı yapılan cihad tan bahsedilir oldu. Nerede ise binüçyüz yıldır suriyede yaşayan ve oraları vatan edinen Türkmenlere yardım yapıldığının propagandası ile yatıp kalkıyoruz.
Fakat gerçekler işin aslının öyle olmadığını ve çıkarılan gürültü ile ters oranlı bir yardım yapıldığını göstermektedir. Ak parti hükümeti kurulduğu 2002 yılından itibaren barış ve kardeşlik diye sonradan ismini değiştirdiği, dışarıdan empoze projesii ile artık asimilasyon ve inkar yok diyerek yola çıkmış ve yapılan bütün program ve çalışmalar ile yurdumuzun batısında yaşayan herkese doğunun ve güneydoğunun tamamının kürt olduğu algısı yerleştirilmeye çalışılmıştır. Dünün komünistleri ve liberal alçaklar ile de ilişkiye girilerek, onlardan ve bugüne kadar hiçbir yaramıza merhem olmayan tiplerden meydana getirdikleri akillı adamlar ile de desteklenen bu çalışmalar, daima yurdumuzun doğu ve güneydoğusunda nüfusun yarısından fazlasını meydana getiren, fakat atalarımızın tarihi hataları neticesi dillerini kısmen kaybeden Türkmenler ihmal, hatta inkar edilmiştir. Kürtleri inkar etmiyoruz, kürt meselesi vardır ve benim meselendir diyenler Türkmenleri ihanet derecesinde ihmal eden ve görmemezlikten gelen yetkililer, bölgedeki hainler ile daima ilişki içinde olmuş ve onları muhatap almışlardır.
Hala da almaya devam etmektedirler. Türk milletinin yarısından fazlasının oylarını alan AKP hükümeti, maalesef kendisine oy verenleri değil, kendisine tuzak kuranları tercih edecek açılımlar yapmıştır. Yurdumuza ve milletimize yaptıkları hizmetleri inkar edenlerin gözleri çıksın. Fakat öyle ihmaller var ki dönülmesi, telafisi zordur. Bunlardan biriside yanlış algının düzeltilmesidir. Hiçbir zaman ışıd denen İslam düşmanlarına silah verilmediği halde, hükümete atılan bu iftirada hükümetin yanlış politikasının etkisi çok fazladır. Suriye de ortalik karıştığı andan itibaren, sadece Arapları muhatap alıp, bizzat kendi kardeşlerimizi daha ne oldukları belli olmayan güya Müslüman gurublar gibi görünün çetelerin emrine girmeye zorlayan ve İhvan ismi altında ki örgütlere, PYD ye ve benzeri çetelere silah ve her türlü yardımı yapan hükümet, iş kendi kardeşlerimize geldiğinde daima çekingen davranmış, onları bir varlık olarak görmemiştir. Hatta Maraş’ımızda Türk ocağına davet ile gelen ve cumhurbaşkanımızın danışmanı olduğunu söyleyen bir tarih profesörü Suriye Kürtlerinin nüfusunu ( ki hiçbir zaman kimlikleri olmayan ve nüfusları sayılmayan) abartarak söyler iken, Türkmenler için mühim bir sayıları yoktur diyebilmiştir. Suriye’den sonra geldiğimiz noktada Irak’ tada nüfusun en az yüzde yirmibeşini teşkil eden Türkmenler sonuncu sınıf bir millet haline gelmiş ve binlerce yıllık gökböriler yurdu kurdistan olmuştur.
Olmakla kalmamış bizzat cumhurbaşkanımız tarafından kendi bayrakları ile kabul görmüşlerdir. Dünyada kendi milletine bu kadar yanlış bakan bir devlet var mıdır acaba. Suriye’de sağır sultanın bile pkk olduğunu bildiği pyd denen teröristleri muhatap almış ve onlar ile Ankara da görüşmüş ve Türk devletinin başına bela etmişlerdir. Bu gün Cenevre’de olmasınlar diyen hükümet daha birkaç sene önce Salih Müslim denen İslam düşmanını ağırlamış ve yardım etmiştir. Suriye de güney sınırımız boyunca kendilerinden bir kişinin dahi yaşamadığı yerleri tarihi düşmanlarımızdan aldığı silah ve yardım ve hükümetimizin göz kapaması ile tek tek ele geçirmiş ve artık cana dokunmaya başlayıp kamuoyunun gözü önünde yapılanlar ortaya çıktıkca, yeter fıratın batısı bizim kırmızı çizgimiz demeye başlamışlardır.
Oysa fıratın doğusunda birkaç köy bu adamların elinde idi. Şimdi bırakan fıratın batısını, afrin denen yerden doğuya doğru adım adım geliyorlar ve karşılarında bir tane silahlı güç yok. Herkes omuz omuza bize karşı bir olurken, daima ve menfaatsiz olarak, kardeşimiz olarak yanımızda, bizimle duracak olan Türkmenler ve diğer Türk kardeşlerimiz göz göre göre ateşe atılmışlardır. Rus uçağını kahramanca ! vuran Türk askeri ve mühimmatı nerededir. İran ve Rusya askeri ile gelip savaşırken, avrupa’dan gelen keskin nişancılar Türkmenleri avlarken bizim askerimiz nerededir. Bizim askerimiz kuzey ırak’ta Başika kampında eğitim vermektedir. Kime eğitim vermektedir. Bir gün, günü geldiğinde bizi alnımızın çatından vurmakta tereddüt etmeyecek, bizi daima hristiyan dostlarımıza satacak, bizi her kim ister ise ona satacak, bize karşı herkesle ittifak yapacağı kesin ve zamanında yapmış olan Barzani ve avanesinin peşmergesine eğitim vermektedir ki, günü geldiğinde bizden aldığı eğitim ile bizi vursunlar.
Suriyedeki Araplar için gerçek Araplar Arab-ı müsta’ribe derler. Kelimenin tam manası Araplaşmış arap demektir. Suriyeden gelen sığınmacıların yüzde sekseninin sarışın olması herkesin dikkatini çekmektedir. Hükümet ve dünya nasıl ki bizim doğu ve güneydoğumuzda yaşayan Türkmen kardeşlerimizi bize kürt ve ayrı bir millet olarak yutturmaya çalışıyorsa, suriyede ki kuman ve Kıpçak asıllı olup Arapça konuşarak kendi dilini unutan bu kardeşlerimizide bize arap diye yutturma gayreti içindeler.
Gerçi arap olsalar ne olur. Ehl-i sünnet oldukları sürece kim oldukları değil neye inandıklarına bakarız. Fakat mesele burada Türkmen olduğunu bilenlerin dışındaki büyük kütlenin de aslında Türk olduğunun bilinmesi ile Türk kamuoyunun suriyeye ve Suriyelilere bakışının değişecek olduğunun Bütün Türk düşmanlarımız tarafından bilinir iken bizzat kendi hükümetimizin bunu bilmiyor görünmesidir. Oysa biliyorlar. Bu mevzumuzun dışında olduğundan bunu uzatmıyorum.
Türkmen yurtları tek tek PYD ve Işıd vasıtası ile elimizden çıkana kadar tek ses etmeyen hükümet, nedense Bayır Bucak bölgesinde bulundukları için bu isimle anılan kardeşlerimizi hatırlar gibi oldu. Neden hatırlar gibi oldu dediğimi anlatacağım. Çünkü daha önce varlıklarını görmezlikten geldiğimiz bu kardeşlerimiz, gördükleri zulüm ilesınırımıza yığılmalarına rağmen yurtlarını terk etmeyip,vatanlarını bütün imkansızlarına rağmen müdafaa etmeleri bütün kamuoyu tarafından görülünce artık görmezlikten gelmenin imkanı kalmadığından ve sırf iç siyaset için görülmeye başlanmışlardır. Bütün dünya en modern silahlar ile bu insanlara saldırırken, hem de sınırımızın sıfır kilometresinde biz onlar için battaniye ve makarna topluyor ve gönderiyor isek, Rabbim bizi ve bu yaptığımız ihanetimizi asla afv etmeyecektir. Birde televizyon haberlerinde utanmadan, işte mit tırlarını durdurmanın neticesinde Türkmenler zor durumda kaldılar haberi yapılıyor.
Allah tan korkun. Kuldan utanmıyorsanız Allah tan korkun. Türkiye’nin vereceği başka silahı yok ne yapsınlar, üç tane tır da üç beş mühimmad vardı, varda vermiyorsam ne olayım diyen sahtekarlar gibi utanmadan haberlerde bunu iç siyaset için kullanıyorlar. Camilerde ağıtlar yakan, Türk milletini yardım yapıyoruz diye kandırmak için battaniye ve makarna dolusu tırları sınıra gönderenler. Eyyy halkı kandıranlar, Rabbim her şeyi görüyor. Sizleri de görüyor. Daha düne kadar nerede bir Türk düşmanı var ise ona silah verenler, neden kardeşlerimize gelince tırlar yakalandı silah verecektik yalanına sığınıyorsunuz. Türkiye’nin bizzat kendi sınırını koruyan, Türkiye’nin nerede ise kaybetmek tehlikesi altındaki namusunu koruyan, bu kardeşlerimize verilecek uçaksavarları, füzeleri yokmu?. Hani yerli silahlarımız. Nerede ciritlerimiz, mızraklarımız, insansız hava araçlarımız, toplarımız, nerede. Dünyada görülmüş bir şey mi kendi milletinden, kendi kanından kardeşleri ölürken, parça parça edilirken, yardım diye makarna, battaniye göndermek.
Aziz Türk milletinin feraseti ile alay edenler, bu kadar kan içinde hala iç siyaset için tırlar yakalandı yalanına sığınanlar. Türkiye bu kadar acizmi. Yarın o topraklar Rus’un ve diğer dostlarımızın saldırması ve bizim ihmalimiz ile Pyd ve Esed denen ebedi ve ezeli düşmanlarımızın eline geçtiğinde ve şimdiki sınırlarımız için harekete geçtiklerinde hangi yüzle bu millete haydin cepheye diyeceksiniz.
Bu mevzuda yazmamak için uzun süre direndim. Bu Cuma günü Cuma hutbesinin bitmesinden sonra imamın yardım için bilgi vermesine çok içerledim. Sınırımızı, namuslarını ve namusumuzu, islamı korumak için parça parça olarak şehit olan bu kardeşlerimize yardım diye gönderilen malzemelerden utanıyorum. Mermiye karşı battaniye, bombaya karşı çocuk bezi. Kardeşliğimizin borcu zaten bunları göndermek. Fakat havadan ve karadan en üstün silahlar ile saldıran nerede ise kimi Hindu, kime yamyam,kime bilmem ne bela dediği gibi merhum akifin, karşımızda bütün İslam düşmanları bir avuç kardeşimiz savaşıyor ve biz onlara top, tüfek, uçaksavar ve füze yerine makarna ve battaniye gönderiyoruz.
Silah mevzuu olduğunda da ne yapalım tam verecektik, paralel yapı hainlik yaptı ve tırlar yakalandı mı diyeceğiz. Türkiyemizin bütün silahları bizzat kendi kendimiz tarafından yakalandığından artık silah yerine makarna ile idare edin diyeceğiz.
Türk milleti vahşeti ve çaresizliği ve imkansızlığı ve ihanet gibi yardımı görüyor. Yarın ruz-i mahşerde iki elimiz onların yakalarında olacak. Eyy Türk Müslüman, kardeşlerin şehit olur iken nerede idin dediklerinde ne diyeceğiz. Paralel devlet silahlarımızı aldı kalmadı mı diyeceğiz. Bu kardeşlerimizi daha ne kadar seyredeceğiz.
Kendi varlığımıza kastedenleri ve onlara karşı bizim adımıza savaşanları daha ne kadar seyredecek ve alay eder gibi makarna ve battaniye gönderip, sıcak yataklarımızda huzur içinde uyuyacağız. Eyyy Müslüman Türk, eğer gerçekten Müslüman isen uyan artık. İslam ve Müslüman bumudur diyenlere bir cevap ver.