Haberi okuyunca İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yunus Söylet’in, “Halk Bankası’nın Gizli Ortağı” sanmakla kalmayıp, paralel yapının asıl operasyonu bu kuruma yaptığını düşündüm.
Öyle bir haber ki, neymiş efendim, rektörlük öğrenciler adına kampüs kart hazırlatmış ve yemekhanelerde bu geçerliymiş…
Ve sıkı durun, bu kartlar da Halk Bankası’na aitmiş…
Sanki İsrail’in bankası…
Türkiye’de herhangi bankadan birisi..
Belki İş Bankası da olabilirdi, Akbank’ta…
Ama Halk Bank olmuş…
Tıpkı diğer kurumlarda farklı farklı bankalar olduğu gibi…
Bazı öğrenciler buna çok tepkiliymiş, “kendi adlarına hesap açılmasına” çok içerlenmişler. Ay canlarım benim…
Kişisel bilgileri bankalarla paylaşılmışmış…
Hepimizi “salak” yerine koyarak bu haberi yaptıklarını ve hiç kimsenin bir şeyden anlamadığını sanarak tepki gösterdiklerinden eminim.
Çünkü Türkiye’nin bütün illerinde, bütün ilçelerinde, hatta bütün kasabalarında kurumlar, bir bankayla anlaşır.
Bankalar eskiden kurumlara “hediye” verip, bu anlaşmayı sağlardı. Şimdi ise çalışanlarına promosyon adı altında ödeme yapıyor.
Kurumun başındaki kişi “en uygun promosyon sağlayan banka” ile anlaşma yapıyor.
Çalışanlardan herhangi birisi çıkıp, “ben başka bankayla çalışacağım, bu banka paralel yapıya ait değil” demiyor.
Çünkü böyle bir sistem yok, olmaz mı, elbette olur…
Ancak, mevcut uygulama, her kurumun “dilediği banka şubesiyle” anlaşması yönünde…
Hatta buna paralel yapının bankası da dâhil, CHP’nin ortağı olduğu banka da dâhil…
Bu işlem bankaların da işine geliyor, çalışanların da. Bir şekilde “alan memnun, satan memnun” gibi bir şey…
Çalışanlar açısından, işlem tek elden yürüyor ve evraklar bir bankaya aktarılıyor. İşyerine yakın kurulan ATM’yle de, hizmet ayağa geliyor. İhtiyaçları için bankaya gittiğinde “yabancı” muamelesine tabii tutulmuyor, kefil istenmiyor ve işleri daha kolay, daha hızlı yürüyor.
Banka açısından ise müşterilerine yeni ve sürekli müşteri ekleniyor.
Bütün çalışanlar o bankadan maaşını çekerken, aynı zamanda kredi kartı veya tüketici ihtiyaçları için kredi de kullanıyor.
Maaş erken yatıyor, bazen içeride para kalıyor ve bankanın para nakdi ve akışı artıyor.
Bunun için de çalışanlara promosyon ödüyor; bize gelin, bizim bankayla çalışın, diye…
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü de “Kampüs Kart” için Halk Bankasıyla anlaşmış…
Bundan doğalı olamaz ve öğrencilerin, mevcut yapıda “hayır biz üç kişi şu bankayla çalışacağız, beş kişi falanca bankayla” deme şansları yok.
Aslında buna gerek de yok.
Zira orada önemli olan yemek yerken, kantinde ihtiyaçlarını karşılarken geçerli bir kart bulundurmaktır….
Bu ülkemizde faaliyet gösteren bütün bankalardan her hangi birisi olabilir.
Halk Bank olmuş…
Bunun neresi yanlış?
Halk Bank, İsrail’in bankası değil sanırım.
Aslında olabilirdi…
Usulen hiçbir sakınca yok.
Yunanistanlıların bankası, kurumlara maaş ödüyor da, İsrail’in bankası mı ödemeyecek?
Halk Bankası olunca mı farklı anlamlar çıkarmaya başlanıyor?
İran ve Irak’tan altın veya para akışının Halk Bankası koordinatörlüğünde yapılması, bu ülkede yaşayan herhangi bir insanı değil, bankacılığı elinde bulunduran Yahudi sermayeyi ve paralel yapıyı rahatsız etmiştir/etmeye de devam edebilir.
Yoksa İstanbul Üniversitesi’ndeki bir grup öğrenci, İsrail’in “altın akışını kesmeye gücü yetmemesi” üzerine farklı bir misyon mu yükleniyorlar?
Bundan mı siyaset umanlar var?
AK Partiyi, Kampüs Kart’la mı düşürmeyi planlıyorlar?
Bu kadar basit mi bu?
Eğer bu insan haklarına aykırıysa, kişisel hak ve özgürlükleri sınırlayan veya bilgileri paylaşarak, insanların özeline inme varsa, o zaman kamu kurumlarının tümünde banka anlaşmalarını iptal edilmesini söyleyin, anlamlı bulurum.
Ama bütün kurumlarda olan ve bugüne dek, bir sıkıntı çıkmayan, süresi sonunda bir başkayla anlaşma özgürlüğüne de sahip bu uygulamayı, paralel yapının amacına hizmet, İsrail’in çıkarına uygun şekilde yapmak, en azından basitliktir…
Eğer İstanbul Üniversitesi Rektörü, İş Bankasıyla veya Bank Asya’yla anlaşsaydı, bu tepki ortaya çıkar mıydı?
Kesinlikle çıkmazdı…
Eğer çıksaydı, şu anda CHP’nin ortağı olduğu ve cemaatin bankası hiçbir kurumla çalışmıyor olur, hatta kepenkleri kapatırdı.
Bu oyununuzu da kimse yemez, siz başka senaryoya bakın.
İyisi mi, sandıkta AK Partiyi devirmek için halkın gönlünü fethedin.
En zoru ama en kalıcı olanı, söylemedi demeyin…
Tweetimden Seçmeler
Hayatınız boyunca mücadele ettiğiniz zihniyet ve kişilerle aynı kareye girmeniz, onların düzeldiğini göstermez, sizin değiştiğinizi gösterir