Dokunuş
At izinin, it izine karıştığı dünyada
Fillerle tavşanların yarıştığı dünyada
Görsel yansımalara asla inanmıyorum
Parslarla ceylanların barıştığı dünyada
A.S.D
Anlayabilmiş değilim:
Şu her fırsatta Atatürk’ü süfli emellerine alet eden art niyetli zırtapozları…
Sol yakasına at nalı büyüklüğünde onun rozetini takarak, girip çıktığı resmi kurum ve kuruluşlarda imaj vermek isteyen düzenbazları…
“Ülke padişahlıkla yönetiliyordu, halk iradesi yoktu…” enstrümanıyla söze başlayıp, ardından Atatürk’ü (sümme hâşâ) ilahlaştıranları ve canlarının istediğinde; sandığa yansıyan halk iradesini hiçe sayan şarlatanları…
Ve yine Atatürk’ün kapattığı mason localarını tek sığınma merkezi olarak gören ikiyüzlü sahtekârları…
Anlayabilmiş değilim:
Bir zamanlar sosyalizmi, şimdilerde sosyal demokratlığı savunur görünüp; emperyalizmin kucağına oturan kaypak devrimcileri…
Aynı düşünceyle baronların, para babalarının kuyruğunda artık besin arayan parazitleri…
Amerika’nın hem de en sadık “bende”lerini…
Sermayeye ve kapitalizme karşıymış numaralarıyla yeşil dolarların üzerinde uyku çeken uyanıkları…
İşçi ve emekçilerin haklarını arama bahanesiyle onların sırtından vurgun vuran devrimci sendika ağalarını…
Sözde ezilen halkların savunuculuğuna soyunan bu mendeburların, darbecileri yekten sahiplenmelerini ve alkışlamalarını…
Anlayabilmiş değilim:
Muzır hayvanların bile itlafını dramatizeye bayılan müsvedde sanatçıların, İslam coğrafyasındaki insanlık dışı katliamlara sessiz kalışlarını…
Sırf Müslümanları ve özellikle de imamları karikatürizeye yeltenen aynı müptezellerin, bir defaya mahsus bir papazı kötümser ve küçük düşürücü manada çizmeye yanaşmadıklarını…
Cami duvarına “siyme” erdemini (!) göstermekle, kilisede vaftizlenmelerini…
Anlayabilmiş değilim:
Çoğulcu demokrasi aldatmacasıyla maruf CHP’lilerin, tek parti dönemi özlemciliğini…
1940’lı yılların şeflik diktatöryasına tekrar dönme histerilerini…
Partilerinin temel ilkesinde yer alan “halkçılık” kavramının zıddına, halk düşmanlığıyla özdeş bir yapı sergilemelerini…
Çağdaş ve ilerici geçinmelerine rağmen, yobazlıkta ve bağnazlıkta birincil derecede aidiyetlerini…
Hep yerinde saymalarını ve ipe un sermelerini…
Anlayabilmiş değilim:
Alevi vatandaşlarımızın kendi cellâtlarına serenat yapmalarını…
Âli’siz Alevilik peşinde koşmalarını ve ateistlerin dümen suyuna girmelerini…
Sürekli aynı partinin oy deposu ve oyuncağı konumuna düşmelerini…
Cami ile cem evini karıştırmalarını…
Anlayabilmiş değilim:
MHP’lilerin, dolayısıyla ülkücü camianın bir türlü sembol ve slogan kültüründen öteye geçemediklerini…
Son zamanlarda neredeyse CHP’nin potasında erimelerini…
Sol zihniyetle birçok konuda paralellik arzetmelerini…
Madem ki aralarında sadece nüans farkı vardı ise, o halde beş bin genci niçin toprağa gömdüklerini…
Sistemdeki yamukluğu hiçbir vakit eleştirmedikleri gibi, benimseyip entegre oluşlarını…
Anlayabilmiş değilim:
Bir zamanlar burca bayrak dikme yarışındaki Ulubatlı Hasan mukallidi mücahitlerin, kılıcı kalkanı bırakarak tüymelerini…
Cihat ruhundan inhirafla ricat teşebbüslerini…
Dikey duruştan yatay duruşa geçişlerini…
Rehavetle rahatlığı bütünüyle içselleştirmelerini…
Ak Parti iktidarına yaslanarak sırf ihale takipçiliklerini…
Ve artık İslam’ı bir aksesuar mahiyetinde kullanmalarını…
Anlayabilmiş değilim:
Bir takım tarikatçı ya da cemaatçi diye bilinen büyüklü küçüklü grupların öteden beri birbirlerinden hazzetmemelerini…
Birbirlerine sırt çevirmelerini…
Şeyh uçurmaktan başka, marifet göstermemelerini…
Miskinliklerini…
Anlayabilmiş değilim:
Anlı şanlı Atatürkçü generallerin, tekaütlük neticesinde soluğu Maocu Perinçek’in partisinde almalarını…
“Aydınlık” adıyla flu yayınların odağı haline gelen ve sürekli terörizmi körükleyen bir mevkuteye aboneliklerini…
Ayrıca, alenen PKK sempatizanlığı ile tanınan söz konusu partinin ve mevkutenin; Atatürkçü düşünceyle ilişkilendirilmesini…
Anlıyorum, anlıyorum da… Galiba anladığımı (!) anlayabilmiş değilim.