Suriyeliler ve diğer devletlerden gelen mülteciler için yapılmak istenen çadır kent yerine itirazları hepimiz hatırlıyoruz. Maraş dışından gelen marjinal sol ve bölücü guruplar, şimdiki çadır kentin cıvarında meskun olan alevi Türkmen kardaşlarımızı kışkırtmış ve çadır kentin özellikle buraya yapılmasına karşı çıkmış ve bu karşı çıkma meselesini de, Suriyelilerin Sünni oluşlarına ve hükümetin bu yerleşmeyi alevi canları azınlığa düşürmek, Sünnileştirmek için yaptığını söylemişler idi. Aynı kafanın din derslerine de aynı bahane ile karşı çıktığını cümle alem bilir. Alevilik dersi koysan onu da beğenmez çünkü adamlar alevi değil, sadece ateist olup Aleviliği kendilerine maske yapıyorlar.
Hükümet karşıtı olup, siyasi olarak bir netice alamayacaklarını bilen bu azınlık ve aşırı gruplar, daima kendilerine yardımcı olarak masum insanları hedef seçip kullanmayı adet haline getirmişlerdir. Sürekli Sivas hadisesini hatırlatıp insanların duygularını kaşıyan bu gruplar, hiçbir zaman başbağlar köyünde yapılan katliamdan söz etmezler. Çünkü dertleri herhangi bir meselede çözüme ulaşmak ve itidal değil, beslendikleri devlet ve kurumların emr ettikleri şekilde sadece kargaşa çıkarmaktır.
Çadır kentin yerinin tesbit edilmesi ve inşaatı boyunca sürekli buna karşı çıkan ve etraftaki köyleri de kışkırtan bu gruplar şimdi başka yerlerde, başka meseleler ile insanları kışkırtmaya devam etmektedirler. Onlar çadırkenti unuttular, yerine nerede hes veya ges veya res yapılacak, nerede bir büyük üretim yeri var , orayı suistimal etmek, engel olmak için kimi zaman çevreci, kimi zaman sosyal adaletçi, kimi zaman sanatçı kimlikleri ile orada da aynı oyunu oynamaya devam etmektedirler.
Bu hadiselerin başlaması ile, kendime bir söz vermiştim. Bu yapılanları bir gün, alevi canlara hatırlatacak ve nasıl oyuna getirildiklerini onlara gösterecektim. Bunun için biraz zaman geçmesini ve bir kaşık suda fırtına koparanların, seslerinin kesilmesini, suların durulup her şeyin ayan beyan ortaya çıkmasını bekleyecektim. Nihayet dediğim de oldu. Çadır kent yapıldı, başka yere yapılabilirdi. Fakat yetkililer burayı uygun buldular ve yaptılar. Fakat karşı çıkanların yer ile ilgili tek şikayetleri, Suriyelilerin Sünni oluşları ve bütün işlerini ve güçlerini bırakıp, kendilerini Sünni yapacakları gibi komik iddialar idi. Yerin ekonomik ve sosyal yönü ile hiç ilgilenmediler, çünkü dertleri yapmak değil yıkmak idi. Sürekli Sünni alevi gerginliği üzerinden Türk milletini düşünemez ve çalışamaz etmek niyetinde idiler.
Aradan bir yıla yakın bir zaman geçti. Bir tane alevi Sünni olmadı. İster ise Sünni alevi, alevi Sünni olabilir. Bizim için Müslüman olması yeterli. Müslümanları Sünni alevi diye ayıranlar bunun hesabını Allah (c.c)a verirler. Çadır kentin etrafı teller ile çevrili ve herhangi bir köy ile ilişki kurmaları mümkün değil ve bunu protesto edenlerin tamamıda bunu biliyor, sadece iç muhalefette hükümete güçleri yetmeyince her yol mübah diyerek her mevzuu suistimal etmek için çırpınıyorlardı. Köylerden her hangi bir kişi çadırkente, çadırkentten bir kişide herhangi bir köye gelin gitmedi, hatta gezmeye dahi gitmedi, gitmesi de mümkün değil. Böyle olunca bu koparılan kıyameti sormak ta benim hakkım oldu.
Bu güne kadar alevi ve Sünni köyler yüzlerce yıl bir arada yaşadılar da kaç tane alevi Sünni veya kaç tane Sünni alevi oldu. Hiç kimse kimseyi zorlamadığı halde sürekli bunu öne sürenlerin niyetlerinin üzüm yemek olmadığını biliyoruz. Esed denen zalime, güya alevi olduğunu iddia ile sahip çıkanlar, Aleviliğin ne olduğunu ve esedin Alevilik ile uzaktan yakından ilgisinin olmadığını da bilirler. Diyelim ki esed alevi ve çadırkentteki herkes Sünni. Canının derdine düşmüş bu insanlar, hayatta kalmak için çırpınırlar iken, işlerini güçlerini bırakıp, alevi canları Sünni etmek içinmi uğraşacaklar, yoksa zorla evlilik yaptırılıp alevi gençler sünnimi edilecek.
Bu hadisede sürekli bu argümanları öne sürüp ortalığı velveleye verenler ortadan kayboldu. Onların her sözüne inanıp, onlar ile hadiselere karışanlara şimdi soruyorum. Çadırkentte yaşayanlardan haberiniz varmı?. Bu kadar ilgili olduğunuz çadırkente gelen beşbin nüfusa sahip alevi canlardan haberiniz varmı?. Telaferden getirilen beşbin alevi Türkmeni, hangi duygular ile karşıladınız, onları çadırkente nasıl teslim ettiniz soruyorum. Bu kadar Aleviliği öne sürenler bu alevi canlardan kaç tanesini Sünnilerin çoğunluk olduğu çadırkentten kurtarıp!!! Kendi köylerinde misafir ettiler.
Bence oraya gelen alevi Türkmenlerden haberiniz dahi yok. Hepiniz işinizde ve gücünüzdesiniz. Sizi kışkırtanlar başka yerlerde aynı melaneti işler iken sizler o hadiseleri unuttunuz bile. Fakat defalarca kullanıldığınız halde, her hadiseye inanıp, destek olanlara sormak hakkımı kullanıyorum. Çadırkentteki alevi Türkmenleri ne zaman ziyaret edip, Sünnilerin elinden kurtarmayı düşünüyorsunuz. Sizleri kışkırtanları çağırınız ve alevi canları Sünnileşmeden çadırkentten çıkartıp köylerinizde ağırlayınız .
Fakat hiçbir dediğimin yapılmayacağını ve hiç kimsenin de alevi Türkmenlere baskı yapıp, Sünni olun demeyeceğini siz benden daha iyi biliyorsunuz. Fakat iç siyasette iktidara gelemeyeceğini bilen başta chp ve aşırı sol parti ve derneklerin kışkırtmasına bir daha gelmeyin ve bu oyunlara bir daha düşmeyin, memleketin birlik ve beraberliğe muhtaç olduğu bu günlerde mensubu olduğunuz Türkmenlik şuuru ile devletinizin ve milletinizin yanında olunuz diye o elim hadiseleri hatırlatıyorum. Bu kadar aldatılmak yetmedimi diye sormak hakkım. Altmış yaşıma geldim ve bu havanda su dövmek tabir edilecek meselelerin konuşulmasından usandım.
Fakat genede, alevi dedelerimize ve canlara şöyle seslenmek istiyorum.sizi kışkırtanları bir tarafa koyunuz. Bir daha onlara yüz vermeyiniz ve yapılanların hiç kimseye bir faydası olmadığını onlara hatırlatınız. Artık dedelik gibi ulvi bir makamda olanlardan bazı beklentilerim var. Hiç olmaz ise sadece hoş geldiniz diyerek telaferli Türkmenleri ziyaret edip onları görgü cemine davet edebilir ve yurdumuzda bizim baş tacımız misafirimizsiniz diyebilirsiniz.. Vesselam.