Değerli okurlarım algı ve olgu mefhumunun önemini yakinen bilen bir kardeşinizim. Algı ve olgu her alanda alıcısı ve satıcısına göre farklı sonuçları ile insanımızı şaşırtır.
Meselenin anlaşılması ve daha iyi kavranması için iki kısa örnek vermek isterim. İlk örneğim mesleki faaliyetlerimle ilgili.
Bir kişi düşünün , herhangi bir sağlık şikayeti nedeni ile hekime gider veya bir yakınına anlatmaya başlar, kendine göre bazı önceliklerini sıralar , önceden satın aldığı bir hastalığı pazarlar bir hekim bunun üzerinde durarak bazı tetkikler istese ,durumdan vazife çıkarır. Alın size bir hastalık ve hasta.
Bu gerçekten bir hastalık durumunda olduğu gibi bazı çakma hastalıklar içinde geçerlidir. Bunca ilerlemeye ve inkişafa rağmen İnsan beyninin algı ve olgu muamması hâlâ çözülebilmiş değil.
Canlı kanlı halk tabiri ile turp gibi bir insana bakarak be kardeşim nedir bu halin. Yüzün sapsarı kesilmiş ile başlayan birkaç cümle sarf edip bazı hastalıkları telaffuz ederek kafasını karıştırdığında algıyı iyi sattı isen o kişinin ayakta durmakta zorlandığını görebilirsin. Sapasağlam bir kişi o anda kendini hasta hissedebilir.
Aynı şey ciddi hastalıklarla boğuşan bir hastada da geçerli olabilir. Böyle bir kişiye yapılan olumlu telkinlerin sonucunu hastanın yüz ifadesinden kolayca anlayabiliriz.
Daha başka örneklerle ile meseleyi dağıtmak istemem ancak demek istediğim anlaşıldı ise başka bir meseleyle devam etmek istiyorum.
Milletimiz yeni bir seçimden alnının aklı ile çıkarak tüm dünyaya verdiği mesaj ile bir algı satmak istedi . Üzerimizde karabulut gibi duran kırılgan ekonomiyi düzeltmek için iyi pazarlanacak bir durumda olumlu ve doğru algıyı satamamanın bedelini ödüyoruz bu günlerde.
Ekonomist değilim. Halkımızın içinden biri olarak ekonominin çarkları arasında ezilenlerle içli dışlıyım. Onların algıları , gerçekleşen olguları ve değişken belirsizliğin üzerlerine yüklediği ağırlığı görebilen bir tarafım da var.
Çünkü yaptığımız iş insan beyni ve psikolojisi ile çok yakından ilgili. Seçim süreci boyunca tüm olumsuzlukların havada uçuştuğu günlerde sabırla seçimi ve olumlu sonuçlarını bekleyen bir çok insan son birkaç gün içerisinde ülke ekonomisinin alt üst edilmesinin altında yatan gerçekliği merak ediyor ve öğrenmek istiyor.
Bendenizde merak edenlerdenim.
Başkanın bildiği bir şey olmalı diyenlerin giderek azaldığı bir süreç içerisindeyiz. Gerçekten başkanımız bir şeyleri biliyor ve halkından gizliyorsa bu dedikodu kazanı daha çok şey yumurtlayarak milletin moral değerlerini iğfal etmeye devam edecek.
Dün bir hastam demez mi ,bütün bu olumsuz gelişmeler başkanın bilgisi dahilinde. Seçim öncesi dağıtılan paraları çıkarmak için yapılıyormuş ile başlayan bana çok da mantıklı gelmeyen bir bakış açısı.
Başka bir kişi de bu hastamızdan bağımsız olarak para yola çıktı önümüzdeki günlerde görecekler hanyayı konyayı demez mi?
Hamaset yüklü algı satın alanlar için satıcılar giderek çoğalacak gibi duruyor.
Geçmiş yıllarda ekonomimizi içine düştüğü bataklıktan çıkararak tüm dünya zindelerini şaşırtan ve isimleri de hâlâ hafızalarda kazılı bir çok isim bugünlerde nerede acaba diye merak edenlerdenim.
Tam zamanı değil mi? Ellerini taşın altına koyarak biz varken bu aymazlığa müsaade etmeyiz demelerinin.
Ekonomi yönetimi bir açıklama yapıyor . Zayıf ve kırılgan taraflarımızın tamiri hususunda ciddiye alınması gereken bir açıklama. Borsa faiz ve döviz üçlü çetesinin cevabına bakıyorum. Olumsuzluk yüklü ibre hiç oynamıyor. Hayırdır inşallah diyor ekonomistlerin yorumlarına göz attığımda, makalemin başlığına uygun durumla karşı karşıya olduğumu görüyorum.
Algılar satılıyor veya satın alınıyor. Olguların pek bir kıymeti harbiyesi yok bugünlerde.
Meydanı boş bulanların attığı cirit başımı döndürdü.
Başkanım, yetti artık.
Daha fazla beklemenin bilmediğimiz sebepleri varsa elbette amenna. Atı alanların Üsküdar’ı geçerek daha fazla ortalığı toz dumana katmalarına müsaade edilmeyeceğine inanan bir kişi olarak kendi penceremden gördüklerimi özetlemeye çalıştım. Bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Anma
15 temmuz İhanet kalkışmasının ikinci yıl dönümünde müsebbiplerini lanetliyorum . Boğaz köprüsü yürüyüşünde buluşmak ümidi ile şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
9 temmuz 1995 Srebrenica katliamında şehid edilenlere rahmet diliyorum. Bosnalı Müslüman kardeşlerimi sömürgeci olarak yaftalayarak onları aşağılayan aşağılık gazeteciyi bu vesile ile hem kınıyor hem de lanetliyorum.