Evvela hemen belirtelim ki; Abız, doğan çocuğunun âlim olmasını dileyenlerin çocuklara koydukları bir addır.
Abız ismi. hâla Orta Asya' da ki Türk Dünya'sın da, din âlimlerine Abız denilmektedir.
Allah rahmet eylesin Tepebaşı Mahallemiz de oturan Göksunumuzun Ali Emmisi, ufak-tefek, zayıf ama bir o kadar da gür sesli, sığırtmaçlık (sığır çobanı) yaparak geçimini sağlayan, Göksun'lunun ekmeğine, emeğiyle katık, ağartı (süt, yoğurt) olan, çoğumuz üzerin de hakkı inkar edilemeyen emektar, güzel bir adamdı Ali Emmi...
Beğin Bağı, Durna Bucağı, Garlığın Ardı, Çatal Tepe, Tabak, Gızılocak mevkilerine götüreceği sığırların toplantı yerleri, genelde de Atatürk İlk Okulu civarıydı.
Hele O'nun, sabahın erken saatlerin de, gür sesiyle sığırları bırakın anlamın da ki,
"Goyrun Hâ ! Goyrun Hâ !" diye Şehri uyandırması, bizler için adeta bir melodi sayılırdı.
Ali Emminin Şehre kattığı bu güzelliklerinin yanın da, çoğu Göksun'lunun bilmediği "Ağalık " özelliği de var idi.
Mahalle araların da, buğdayla, unla, bulgurla takas ticaretinin yoğun olduğu dönemler de, at, eşek, katırla gelen Bertiz'lilerin pekmez, üzüm, teh, yemiş dediğimiz incir kurusu, Afşin Albustan'dan gelenlerin de; salça, çemen, dut pekmezi, dut kurusu olan yüklerinden ertesi güne kalmışsa eğer, evi bilenler bineklerini doğru " Ali Ağa" nın minnacık evine sürer, bilmeyenler de, önüne çıkana " Ali Ağa" nın evini sorardı.
İlahi Ali Emmi ! bunca kalabalığı o minnacık eve siz nasıl sığdırırdınız, nasıl ?
Sahi neydi bunun sırrı neydi ?
Ağalığın ne soy da ne de boyda olmadığını, ağalığın bu minnacık adamın yüce gönlünde olduğunu da biz senden öğrendik Ali Emmi Ali Emmi...
Bu Şehir senden razıydı Ali Emmi,
Rabbim de razı olacak inşallah.
Dr. Mustafa Coşkun KALE'nin,
Henüz yayımlanmamış,
"Küçük Türkiye'm GÖKSUN" adlı eserinden alıntıdır