Millet olarak yaslıyız... Soma'da “canlarımız”ı yitirdik. Bu satırlar yazılırken kahreden rakam “299”du. Yangın sırasında madende kaç kişi olduğu, çıkarılan ceset sayısı, hastanelerdeki yaralı sayısı, daha önemlisi yer altında halen kaç kişi olduğu “net” olarak bilinmiyor. Bütün bu bilinmezlikler hepimizi kahrediyor ve acımızı katmerleştiriyor.
Bir de bunların üstüne saçma-sapan açıklamaları koyun.
“Devlet gereken her şeyi yapacak.” (Bazıları parayla acının bile satın alınabileceğini sanıyor!)
“Devlet çok hızlı çalışıyor”, “Cesetler yer altından hızlı çıkarılıyor”, "Ölenler hızlı teşhis ediliyor”, Cenazeler toprağa hızlı veriliyor” (Salak adam!...)
“Bir ölüm bir ailenin kıyametidir.” (Tebrikler Sayın Cumhurbaşkanım! Sen de olmasan…)
***
Madenciler… Alın terleri kömür karasına karışan emekçiler... “Kara” bahtlılar…
Madencilik Dünya'nın en tehlikeli mesleklerinden biri olsa gerek... Hele bir de Türkiye’de yapılıyorsa!..
Yerin yüzlerce metre altında, milyonlarca ton toprağın altında çocuklarınıza ekmek götürmek, hayatınızı idame ettirmek için güvensiz ilkel ortamlarda çalışıyorsunuz. Ama işe her gidişinizde ekmeklerini kazanmaya gittiğiniz çocuklarınızla helalleşmek, “veda”laşmak zorundasınız. Aslında canlı canlı toprağa yürümenin bir başka adıdır bu! Çünkü “kısmet”iniz varsa dönüyorsunuz, yoksa… “Yoksa”sı “Soma”…
Buna rağmen birçok aile çaresiz(!!), ekmeğini bu meslekten kazanmak için maden şehirlerine göç ediyor. Bakın Soma’ya…
***
Durum böyleyken bizim “iş beğenmezler”e ne demeli?
Fabrikaları işten saymayan karnı toklara ne demeli? Masa başı iş için belediye başkanlarının kapısında yığılanlara ne demeli? Araya minnetçiler koyarak devlet kapısında torpil arayan sözümona işsizlere ne demeli?
Azıcık ibret alıp hallerine şükür ederler mi dersiniz?!
Sahi, hele bir sorun onlara; "alın teri" ne yana düşer?!.. “Şükür” ne yana düşer?
***
Bir de olayın diğer boyutu var.
Soma'da yüzlerce can gitmişken, onlarcası henüz toprak altındayken, onlarcası hastanelerde yaşam mücadelesi verirken, bütün bunlar üzerinden siyasi rant devşirmeye çalışan alçaklar...
Bir tarafta yarı canıyla toprak altından çıktığına bakmadan "kirlenmesin" diyerek devletin sedyesini düşünen işçi kardeşim, diğer tarafta sözde protesto adına yaralı taşıyan ambulansları tekmeleyen, kamu mallarını taşlayan, İstanbul’daki “ibne”leri oraya taşıyarak madenci yakınıymış gibi halkı kandırmaya çalışan kahpe dölleri...
Sosyete “yosma”larını madenci annesiymiş gibi gösteren soysuzlar…
Bunlar var ya bunlar…
Bunlar, bırakın Soma’yı, Türkiye’nin hepsi ölse umurlarında değil. Yeter ki, köklerine kibrit suyu döken Ak Parti İktidarı gitsin. Yeter ki şarap çanakları boş kalmasın, yeter ki hayvani özgürlüklerine halel gelmesin!..
Gözleri dönmüş, kızgın domuzlar gibi saldırmaları boşuna değil. Bunların kalpleri kara, vicdanları kara, mideleri kara, beyinleri kapkara!..
Kara beyinli, kara kalpli bu insanlardan da bu ülkenin, bu dinin, bu milletin, bu ümmetin menfaatine düşünceler beklemenin adı olsa olsa aptallık olur.
Diyenler boşuna dememiş; “Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsini öptüğüm cinsine çeker.”…
Sevgiyle kalın…