Neredeyse son bir yıldır Suudi Arabistan’da alışık olmadığımız olaylar yaşanıyor.
İki gün önce Yemen’den atılan bir füze de sanırım “yeni bir bölgesel savaşın fitilini ateşleyecek.” Suudi yetkililerin doğrudan İran’ı hedef alan bu açıklamaları, Katar ambargosu, Suudilerin son dönemdeki Suriye sevgisi, doğal olarak oralarda neler oluyor sorusu sormamıza sebep oluyor.
Şu anda Suudi Arabistan’da yapılan tutuklama ve gözaltına alınma hadiseleri ve bunun kamuoyuna yansımalarına da baktığımızda ABD ve İsrail’in başını çektiği bölgenin istikrarsızlaştırılması ve İsrail’in güvenliği uğruna Irak ve Suriye’de ekilen ayrılıkçı tohumlar, yeni kurulması istenilen devletçikler ve daha neler neler…
Suriye’de savaşı durdurma adına Türkiye, Rusya ve İran’ın oynadığı rol doğal olarak ABD’nin bölgedeki projesini akamete uğratmıştır. ABD ve diğer oyun kurucular şimdi farklı bir planı devreye koyarak bölgeyi tamamen savaşa itmek ve istikrarsızlaştırmak istemektedirler.
Bunun için şu anda Katar, Iran, Türkiye, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen gibi ülkelerde farklı oyunları sahneye koymaya çalışıyorlar. Burada Suudi Arabistan adeta gönüllü jandarmalığa soyunmuş vaziyettedir.
TÜRKİYE DİKKATLİ OLMALIDIR
Her gün onlarca yabancı yayın organı ve farklı yazarları takip eden biri olarak büyük fotoğrafa baktığımızda, Suudi Arabistan ile İran karşı karşıya getirilecek. Sanırım yakın bir zamanda İran içlerinde farklı etnik gruplar farklı şekilde ortaya çıkarılacak ve İran’ın içeride zayıf kalmasını hedefleyeceklerdir.
Nitekim Türkiye neredeyse 40 yıla yakın bir zamandır PKK ile uğraşmıyor mu?
Irak’ın Kürt Bölgesinde bir süre önce yapılan bağımsızlık referandumu Barzani’nin çocukluk hayali için yapılmamıştır.
Nitekim Barzani sahneden çekildiğinde o bölgede PKK/PYD varlığı ortaya çıkarılmak istenecektir. Hedefin bu olduğunu düşünüyorum. Türkiye Fırat kalkanı Operasyonu başta olmak üzere Suriye’de üç ülkenin garantörlüğünde yapılmak istenilen “güvenli bölgeler” ve Türkiye’nin bu çerçevede İdlib’e girmesi o bölgeyle ilgili hesapların allak bullak olmasına yol açmıştır.
Türkiye Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü savunan politikası doğru bir politikadır. Irak ile yaptığı iş birliğini gerekirse Suriye’de Esed yönetimiyle de doğrudan da yapabilmelidir. Çünkü Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması Türkiye’nin de huzur bulmasına katkı yapacaktır. Bu iki ülkede her hangi bölünme Türkiye’nin ve İran’ın gelecek yıllarda çok başının ağrımasına sebep olacaktır.
Birkaç ay önce Türkiye ve Irak ciddi sorunlarla karşı karşıya iken bu gün ortak tatbikat yapabilecek kadar yakınlaşmışlardır. Gerekirse aynı şeyi Suriye ile de yapmalıdır. Bunu yaparken de Suriye’de Türkmenlerin hak ve hukukunu koruyacak yeni argümanlar geliştirmelidir.
ABD İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ İÇİN BÖLGEYİ ATEŞE ATIYOR
Bölgenin geleceğine yönelik yapılan projeksiyonlarda İsrail’in güvenliği her şeyin üzerinde olduğu için İsrail için tehdit oluşturması muhtemel bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü tehlike altındadır.
Bu sebeple bölgede ekonomik güç olan Katar, İran, Türkiye yakın zamanda tehdit olarak görülmektedir.
Başını Suudi Arabistan, Mısır’ın çektiği gönüllü jandarmalık ABD silahı ve İsrail’in kışkırtmalarıyla her gün farklı bir plan masaya getirilmektedir.
Türkiye, Rusya, İran bölgede güçlü ve dik durdukları sürece ABD ne yaparsa yapsın yeni bir savaşı çıkartamayacaktır.
Şu sıralar Suudi Arabistan ile İran arasında ki savaş içerikli sözler İran’ın akıllı politikasıyla bertaraf edilebilir.
Nitekim geçmişte İran- Irak savaşı ABD’nin kontrolünde kontrollü bir savaş olarak yıllarca devam etmiş. Her ülkenin ekonomisi ABD’li silah şirketlerine çalışmıştı.
İran’ın bundan ders çıkarttığını düşünüyorum.