AYASOFYA’YI KİM AÇACAK?

.

   Ayasofya Camî’ni ibadete kim açacak?

            Kafamı kurcalayan büyük soru budur! İslam aleminde her büyük olayda nedense Mehdici, kaderci bir bakış açısı hakim oluyor. Tarihte de bu bakış açısı vardı. İstanbul’un fethinde alimlerin çoğu İstanbul’u Mehdi’nin alacağını söylemişlerdi.

            Bunu tarihi kaynaklardan sizlere aktarmak istiyorum şöyle ki;

            Fâtih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi ile ilgili istişare toplantısı yapar. Âlimlerin ortak kanaati; Benî Asfar ile yapılan savaş sonrası Mehdi’nin yardımı ile İstanbul’un fetholunacağı, dolayısıyla İstanbul’u kuşatma sevdasından vazgeçilmesi gerektiği yönündedir.[1]

            Akşemseddin ise tam tersi görüş belirterek; önce İstanbul’u Sultan Mehmet’in fethedeceğini, Mehdi’nin fethinin İstanbul tekrar tahrip olduktan sonra olacağını dile getirir. Bunun üzerine Fâtih, İstanbul’un kuşatılmasına karar verir. Kuşatmanın elli günü dolduğunda zaferden ümidini kesen devletin ileri gelenleri ve âlimler padişaha gelip:

            “Bir sufînin(Akşemseddin) sözüyle bu kadar asker zayi oldu, bunca hazine telef oldu. Şimdi Avrupa’dan da kâfire yardım geldi, fetih ümidi kalmadı…” derler.[2]

Sultan Fâtih vezir Velîyüddinoğlu Ali Paşa ile Akşemseddin’e haber salarak:

            “Kale fetholmak, orduya zafer bulmak ümidi var mıdır?” der. Hatta bununla da yetinmeyip veziri Mezburî gönderir. “Tayin vakit eylesin” der. Akşemseddin ise bunun üzerine:

            “Rebiülevvel ayının 20. günü seher vaktinde sıddık-ı himmetle filan canibden yürüyüş eylesinler. Ol gün fethola…” müjdesini kati olarak verir ve son sözlerini şöyle bağlar:

            “Yarın şu kapıdan (Topkapı) hisara yürüyüş ola. İzn-i Hüdâ ile bâb-ı zafer feth olup ezan sedası ile surun içi dola, gün doğmadan gaziler sabah namazını hisar içinde kılalar” ifadeleri ile moral vermiş, gerçekten de onun belirttiği vakitte fetih gerçekleşmiştir.

            Fâtih, ilk iş Ayasofya’ya girer Ayasofya’ya girdiğinde patriğe:

“Ayağa kalk, ben Sultan Mehmed! Sana ve arkadaşlarına söylüyorum ki; bugünden itibaren artık ne hayatınız, ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkunuz” fermanıyla, Bizans halkının teveccühünü kazandığı gibi özgürlük dersi de vermiş oldu.

            Fâtih, Ayasofya’ya girer girmez atından inip secdeye varır ve o yüce Peygamberin:

“İstanbul muhakkak feth olunacaktır. Onu fetheden ne güzel kumandan ve onu fetheden ne güzel askerdir” sözlerinin şükrünü eda eder.

            Ayasofya üç gün içerisinde camiye çevrilir, orada ilk Cuma hutbesi de Akşemseddin tarafından okunup, onun üç kere iftitah tekbiri alıp ancak üçüncüsünde başlattığı imametiyle ilk Cuma namazı gerçekleşir.

            Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya Vakfiyyesi hakkındaki sözleri meşhurdur; "...Kim ki bâtıl gerekçelerle bu vakfın şartlarından birini değiştirirse ve iptali için gayret gösterirse, vakfın ortadan kalkmasına veya maksat ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kastederse Allah'ın meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerlerine olsun. Ebediyen Cehennem'de kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyen merhamet olunmasın."

Gelgelelim Ayasofya meselesinin bu gününe;

            1934 yılında bir bakanlar kurulu kararı ile kapatılan Ayasofya 2017 yılında Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanındığı konjektürde bir bakanlar kurulu kararı ile açılamaz mı?

       Açılabilir tabî amma ilahi sır ne der? Bu yüce iş kime nasip olur? Bilinmez. Bu olayın tarihi, siyasi, arkeolojik yönleri beni ilgilendirmiyor. Belki bazılarına göre ‘vandal, barbar, ilkel, eski kafalı’ sözleriyle yaftalanacağını bile bile ‘Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın.’ sloganlarını Ayasofya kapısında haykıranlara iştirak ettiğim söylenebilir.

       Bir mehdi gelecek, sihirli bir değnekle vuracak, Ayasofya’nın kapısı açılacak! Bu görüşe katıldığım söylenemez. Halk istiyorsa halkın tecellisi olan irade bunu gerçekleştirebilir. Yoksa her bir gün bu utançla yaşamak zorunda kalırız.

       Hiçbir karşılığı olmasa dahi Fatih Sultan Mehmet Han kabrinde rahat bir nefes alacak İslam Aleminin göğsüne bir serin su serpilecektir.

       İnşallah bu açılışı görebilmek dünya gözü ile bizlere nasip olacak...Buna bütün kalbimle inanıyorum...

------------------------------------------------

[1]Prof. Fahir İZ, Eski Türk Edebiyatında Nesir, Menakıb-ı Akşemseddin, Sy. 345

[2]Transkripsiyon ve ek: Yusuf SELİM

http://www.zuhurdergisi.com/yazi_278_Mehmed%92i-FATIH-Yapan-AKSEMSEDDIN.html

 
İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri