Şu Doksan Üç Harbi yok mu?
Öylesi yaman
Tarihime musallat olan
Rus’un kaç asırlık, hazımsızlık tortusu
Yıldırmaya yönelik mikropların ordusu…
Boğazları delerek
İnmekti sıcak suya Rus’un emeli…
Haçlı pusu kurmuş,
Teyakkuzda beklerken
Devasa Cihan Devletini,
İçten içe kaynattı
Kışkırtılan kaç azınlık,
Böl, parçala, yut, hayaline kapıldı
Balkan’dan Erzurum’a, cephelere koşmaktan
Yatağında yatmayan kaç nesil oldu ziyan
Mevzu vatan olunca, canı ortaya koyan
Tarihin sayfaları, yazdı nice kahraman.
Ah Aziz Yurdum!
Aziziye, Erzurum!
Sana yan gözle bakanı
Gözümü kırpmam,
......................Vururum!
*
Hani vatandaştık, kardeştik hani?
Ne etti Türkler sana? Seni nankör Ermeni!
Kara haber ezanla, yayıldı dalga dalga
Haince kuşatılmış Aziziye’de Tabya
Balkanlar’da vuruşan en sinsi casus Rusya
Ermeni’yi kışkırtmış, sağdan vuracak güya!
İki bin üç yüz Mehmet'i bir gecede
Katleden zalimlere, kardeş demek ne mümkün!
Artık çok oldu bunlar; dur, deme vakti geldi
Şu yaptığına bakın! Ermeni olmuş cani
*
Yandı duyanlar yandı…
Yediden yetmiş yediye insan seli,
Aziziye’ye aktı,
Tabyalara dayandı…
Erzurum’un Dadaşı sopa, balta ne varsa
“Allah Allah! ” diyerek saldırdı küheylânca
İçlerinde bir hanım, çiçeği burnunda anne;
Fırsat bile bulmuyor, bebeği emzirmeye
Gazi olarak gelen, Balkanlardan kardeşi,
Daha üç saat önce kolunda can vermişti
Şehidini gömerek, "yavrum Hakk’a emanet"
"Yaşayamam ben böyle, durmalı bu ihanet!"
“Nasıl girersin? ” diye Moskof’tan hesap soran
NENE HATUN denilen, cesur anaydı koşan.
*
Erzurum dağları kar, boran, tipi
Bu dağlar bizim dağlar,
Biziz bu dağların sahibi...
Can veririz, kan dökeriz gelende günü
Şehit çiçeklerinin yaprağında al be al
Biziz bayrak bayrak yapan düğünü...
*
Tüm Erzurum ayakta, her biri birer şahin…
Düğüne koşar gibi, kimi damat, kimi gelin
Sen misin Memed’ime kıyan, kâfir, hain!
Yangın yeri yüreği, tutuşmuştu Nene’nin
Kayın, kardeş, babasıyla, beşikteki bebesiyle
Kaç Ermeni devirdi heybetli gövdesiyle…
İntikamı almadan dönmesi olamazdı
Şehitlerin kanını yerlerde koyamazdı
Elinden geleni ardına koymayan Türk milleti
Nene Hatun ruhuna sararak hürriyeti
Ölüme koşuyordu, korkusuz
Taş, sopa, balta, tırpan ve iman gücüne
Şaşırmıştı Moskof’un gelişmiş silahları
Hem asker, hem hemşire, hem ana
Bir koltukta kaç karpuz taşıyor kadını, erkeği
Esir almaya kalkmak ne büyük bir gafletti
Güneşin doğurduğu milleti!
Güneşin doğurduğu, anaların yoğurduğu
Bir çelik mühürdür
Tarihlerin tarihlere vurduğu
Kılıcında Bismillah yazan oğul heyyy!!!
*
Trablusgarp, Balkan,
Yemen, Doğu, Batı
Cepheler ateş hattı
Eline fırsat geçti, fitne Dünya’nın
Olsun, olsun da bakalım feleğin ettiğine
Ser verip yurt vermeyen milletiz
Yedi düşman oyununu
Yedi yerden bozan oğul heyyy!!!
Giden dönmüyor geri,
Mektubu koklayıp koklayıp sakladım da göğsüme
İki yetim yavruyu alarak kucağıma
Yürüdük oğul, kız, kızan
Erzurum sokaklarından...
Gidenlerin şarkısıdır Aziziye'de söylenir şimdi
"Vatan vatan, can vatan oğul heyy!!!"
***********
"Kahraman ve Öncü Kadınlarımız" adlı kitabımdan alıntı