Balyozun İndirdiklerini Müebbet Paklamaz

.

 

Generallerin darbe tasarlaması için birkaç neden var. Başlıca gerekçeleri ise ikiye ayrılıyor; birincisi küçük akıllarınca yönetimde bulunanları dâhili bedbaht olarak görmeleridir. Onlara göre vatan sathının her karışı, iç düşmanlarca kuşatma altına alınmış ve kendilerine de bir rol biçilmiştir.

İkincisi ise hırsla alakalıdır. Bunda küçük akıllarının olup olmaması bir şey değiştirmez. Hırs olunca aklın hiçbir şeye yaramayacağı muhakkaktır. Böyleleri sivillerden emir almayı sevmezler, “en üst merci” olarak kendilerinden başkasını görmezler ve ülkenin gerçek sahibi olarak kendilerini gördüklerinden, en yüksek makama layık olarak da kendilerinden başkasını bilmezler.

İkisi de hastalıklı bir yapının ürünüdür ve bütün darbecilerin akıl yoksunu olması da bundandır.

Ama çok şey değişti. Yargıtay’a yapılacak temyizden ne çıkar bilinmez ama 21 Eylül, Türkiye’de darbecilerin hadlerinin bildirildiği gün veya Demokrasinin Zafer kazandığı gün olarak tarihe geçecektir.

21 Eylül 2012 tarihinde Ergenekon Terör Örgütü davasının en önemli gelişmesi yaşandı. İlk kez Balyoz Darbe Planı çerçevesinde yargılananlar cezalandırıldı. Böylece gerçek “dâhili bedbahtlar” cezasız kalmamış oldu.

Bu cezayla, milleti dış düşmandan koruma görevini bir yana iterek, yasalardaki görevlerini, vergileriyle beslendikleri milleti bir yana itip, dış düşmanlığa içten soyunanların gerçek yüzü de ortaya çıktı. Bir başka gerçek yüz ise bu davaya inanmayanlaraydı, avukatlığını yapanlar, üye olmak için adresini soranlaraydı.

Darbeye teşebbüs için müebbet hapis cezası alanlara ilginç bir indirim de vardı; darbe gerçekleşmediği için cezalar 20 yıla indirilmişti.  Burada bir açıklamaya gerek var; darbe yapmanın cezası mı müebbet, teşebbüsün mü?

Eğer teşebbüsün cezası müebbetse bu indirim neyin nesi?

Elbette gerekçeli kararda bütün bunlar belirtilir ve o zaman biz de bu indirimin neyin nesi olduğunu öğreniriz.

Peki bu cezalar yeterli mi?

Elbette değil.

Çünkü verilen cezalar, darbeye teşebbüsten dolayıdır. Ya darbeye zemin hazırlamak için gizli kapaklı yapılanlar. Ya kullanılan ve taşeron bir örgüt olan PKK’nın yaptıklarının sorumluluğu? Ya bugüne dek faili meçhule gidenler, oluşturulan kaos ortamları, patlayan bombalar, yitirilen canlar, yıkılan yuvalar?

Darbe planı tamam, bunun için çalışma yapıldığı ve bu çalışmanın da suç teşkil ettiği görüldü. Ancak bu planı hazırlayanların, darbeyi oluşturma adına kimlerle dirsek teması kurduğu, hangi terör örgütlerini, hangi olaylarda taşeron olarak kullandığı, hangisini bizzat kendilerinin yaptığı da “ikrar ettirilmelidir.

Bütün bu ikrarlar yapıldığında Ergenekon Terör Örgütünde, farklı dünya görüşünden insanların nasıl bir amaç uğruna birlikte hareket ettiği anlaşılır da, belki o zaman Devlet Bahçeli’nin Engin Alan için “millet iradesi” benzetmesinin komikliği de çok net ortaya çıkar.

Balyoz için verilen karar, Türkiye’de halen hukukun olduğunu göstermesi açısından dikkate değer. Kararı veren mahkemede görev yapan hâkim ve savcıların yürekli insan olmasının ötesinde, milletini ve vatanını sevenler olduğuna da kuşku duymuyorum. Zor olan, içteki hainlerle uğraşmaktır ve o kürsüde görev yapanlar, zoru başaranlardır.

Bazı aklı evvellerin bu yargılamayı başka ülkelere, başka hesaplara bağlama çabalarına sadece gülüp geçmek gerekiyor, hem de acı acı.

Hâlbuki o darbeler olsaydı, darbecilerin yargılanmasını göremeyecek, muhtemelen ya cezaevinde, ya öte dünyada olacaklardı.

Darbecilerin akıl yoksunu, vicdansız ve zalim oldukları düşünüldüğünde, onlara sahip çıkmak için en az onlar kadar akıl yoksunu ve vicdanı bir kenara itmek gerektiği açıktır.

Türkiye’de neredeyse otomatiğe bağlanan ve her on yılda bir kesintiye uğrayan Cumhuriyet ve Demokrasinin yanında, insanlara yapılan zulümler ve ülkeyi ekonomik olarak çöküşe götürmeleri de cabasıydı.

Bütün bunlar gün gibi ortadayken, halen darbecileri savunanların olması, katliam ortadayken Esed’i savunanların olmasından farksızdır.

Bütün bunlara rağmen millet adına verilen bu karardan benim vicdanım tatmin olmadı. Müebbet hapis cezasının 20 yıla indirilmesinden de haz etmedim. Çünkü darbeciler, kendi başlarına bir plan hazırlayanlar değildir. Darbeciler, istedikleri ortamın oluşmasını sağlayanlardır da. Bunun için birçok terör örgütünü, karanlık odakları, mafyayı, STK’ları, basını, bürokrasiyi kullanmaktan çekinmezler.

Eğer böyle bir kullanım olmuşsa -yine iyi niyetle olmuşsa diyelim- o zaman hangi olayların, bu plan çerçevesinde yapıldığı teker teker ortaya çıkarılmalı.

PKK’nın hangi eylemlerini bu plan çerçevesinde aldığı ihale sonucu yaptığını, hayatını kaybeden asker, polis ve vatandaşların kimin emriyle ve kimlerin eliyle ortadan kaldırıldığını da bilmek gerekiyor.

Yine fişlemeler sonucu kimlerin ekmeğiyle oynandığını, kimlerin onur ve şerefinin ayaklar altına alındığını, üniversitelerde yapılan zulümlerin planın bir parçası olup olmadığı da tek tek ortaya konmalıdır.

Ordu Göreve” diye hiç utanmadan, hiç sıkılmadan ve hiç arlanmadan eline pankart alan koca koca profesör bozuntularının darbenin neresinde olduklarını, cumhuriyet mitingi adıyla darbeye zemin hazırlayanların nasıl bir oyuncu olduklarını da bilmemiz gerekiyor.

Bütün bunlar açıklanmadıktan sonra ve verilen ceza da sadece darbeye teşebbüsle sınırlı kaldığında, işlenen suçun cezasız kalmış sayılacağı açıktır.

Müebbet hapsi 20 yıla indirecek hangi iyi halin olduğu, hangi kötü hallerin ise görmezden gelindiği bilinmelidir.

Yoksa çok iyi biliyoruz ki, balyozun indirdiklerini müebbet bile paklamaz…

Twitimden seçmeler

Cumhuriyet Gazetesi Balyoz kararını “Hukuka Balyoz” diye vermiş. Nerede durduğunuz önemli. Cumhuriyet Gazetesi, olması gerektiği yerde!

www.twitter.com/naifkarabatak

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Yazarlar Haberleri