Kahramanmaraş yedi güzel adamların şehri olduğu kadar, yedi güzel harikaların, yaylaların, doğal güzelliklerin de şehridir.
Soğuk suları, tertemiz havası, yamaçlarında; çam, meşe, mezdeği, kamalak ağaçlarının adeta birbirleri ile kucaklaştığı yemyeşil bir tabiat harikası: Başkonuş yaylası...
Kahramanmaraş’ın hemen yanı başında, Andırın yolu güzergâhında,55 km mesafede, 1850 rakımlı bir tahtta kurulmuştur Başkonuş yaylası.
Kahramanmaraş’la Başkonuş arasında bir muhabbet sırrı var gibi. Bu sırra erişmek ve yaşamak için "Sır" barajının sırlı manzarasını Başkonuş yol güzergâhında seyretmek gerekir. Sadece bu manzara aşkına Başkonuş'a gidilir.
Başkonuş kışları ayrı bir güzel, yazları ayrı bir güzel. Hele bahar mevsiminde bir başka güzel. Başkonuş bu mevsimde misafirleri için süslenir, renk renk çiçeklerle bezenir, sevdiklerine bağrını açar, tertemiz havasıyla, soğuk suları ile misafirlerini bekler.
Her şey vardır Başkonuş'ta. Doğal bir mesire yeridir. Oyun alanları, dinlenme yerleri. Lokanta tesislerinde ev sıcaklığında leziz yemekler yiyebilir, çayınızı yudumlayabilirsiniz. Piknik alanlarında Mangal keyfi yapabilir, hatta ekmeğinizi de buradaki fırından sıcacık temin edebilirsiniz. Yörenin bağ ve bahçelerinde yetişen organik sebze ve meyveleri bizzat üreticisinden satın alabilirsiniz.
Tüm bu güzelliklerin karşısında bu yerlerin hakiki sahibine de teşekkür etmek isterseniz eğer, Başkonuş’ta, Başkonuş kadar güzel küçük mescidinde ibadetinizi yapar, şükrünüzü eda edebilirsiniz.
“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır”düsturunca, Başkonuş'tayız. Güzel görüyoruz ve güzel düşünmeye çalışıyoruz.
Başkonuş aynı zamanda bir tefekkür yeri...
Gördüğümüz bütün bu güzelliklere, tabiat harikası demek eksik ifade olur. Zira; “Tabiat misali bir matbaadır, tabi’ değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fail değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nazım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil.”
Bu kadar sanatlı ağaçların, çiçeklerin, otların, bir amacı olmalı, bir baharlık ömrü olmamalı, geçici olmamalı diye düşünüyoruz. Hâlbuki ruhumuz ebediyeti istiyor. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin duasına burada amin dememek elde değil.
“Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menba’larını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celbet. Bizi buçöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir.Bizi zeval ve teb’îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti raiyetini başı boş bırakıp i’dam etme”
Mali Müşavir dostlarımızla birlikte geldiğimiz Başkonuş’ta güzel bir gün geçirdik. Tertemiz havasını soluduk. Allah'ın verdiği nimetlerden yedik içtik, gezdik, eğlendik, güzel duygularla ayrıldık.
Kahramanmaraşlılar olarak bu harika güzelliklerin kendi coğrafyamızda bulunmasından mağruruz. Buraları kendi evimiz gibi, incitmeden, kirletmeden korumalıyız. Zira Başkonuş’un bir sonraki misafirlerine hürmeten, Başkonuşu, Başkonuş kadar tertemiz bırakarak evlerimize dönmeliyiz.
Şehrimizde tanıtım ve ilgi bekleyen daha nice tarih ve tabiat harikalarımız mevcuttur. Bu değerlerimizin de bir an önce keşfedilerek turizmimize kazandırılması ümidiyle…
Selam ve sevgilerle.