Batı Medeniyeti şu an dünyada başat olan medeniyet. En azından sinema, müzik, edebiyat ve ekonomi anlamında dünyada hakim gücün Batı olduğunu görüyoruz.
Tabi ki Batı toplumu bunların yanında devasa bir politik ve askeri güce de haiz.
Yahya Kemal'den şikayet eder İsmet Özel, der ki; O roman okunmasına karşı çıkılmasına kızdığı için bize yani medeniyetimize ihanet etmiş.
Rivayet odur ki Yahya Kemal Beyatlı bir vatandaşın cami avlusuna bir başkasına sakın roman okumayın o gavur icadıdır... gibi sözler söylemesini duyar ve buna çok hayıflanır. İsmet Özel de bu anektottan yola çıkarak bir tez öne sürer. Batı'nın herhangi bir icadını almak bizi batıya gebe bırakmaktadır.
Ahmet Mithat, bir hikayesinde ilk defa asansör gören Osmanlı toplumunun bunu algılayış biçimini yerer. Hikayede tutucu bir adamın karısı asansöre binerken yanında genç delikanlılar da vardır.
Tabi ki bu durum adama; senin karın gençlerle daracık bir odaya girdi, kapı üstlerine örtüldü şeklinde akseder.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Tramvay İstanbul'a geldiğinde haremlik selamlık bitti der bazıları.
Bir medeniyetin herhangi bir unsurunu aldığınızda geri dönüşü olmayan bir yola girmişsiniz demektir.
Papirüs icat edildiğinde yok ben çivi yazısına devam edeceğim diyemezsiniz. Matbaa icat olduğunda buna direnmek ne kadar mümkün oldu?
İnternet karşısında kim suspus kalabildi!
Bütün bir medeniyet icatlar ile şekillenirken, kullandığımız araçlar hayatımızı biçimlendirirken buna direnmek ne kadar mümkün?
Şehirlerimiz, evlerimiz teknolojinin bize sundukları ölçüsünde biçimleniyor.
Fakat bunun çok daha ötesinde sadece fiziksel evrenimiz değil ruhsal dünyamız da işgal altındadır.
Bize ait teknolojik aletler üretmek bir yana ruh dünyamızı, manevi medeniyetimizi de günden güne kaybetmenin derin ıstırabı içindeyiz.
Toplumsal tepkilere sebep olan taciz, tecavüz, cinayet olayları bize itici gelsede bu olayları gerçekleştirenlerin bizim toplumumuzun bir parçası olduğu yadsınamaz!
Biz Türk toplumu olarak medeniyetlerin içinden geçen bir toplumuz ve girdiğimiz medeniyeti de şekillendirme gücüne sahibiz. Ben buna inanıyorum.
Bize ait değerleri dünyaya taşımak için gayret ettiğimiz müddetçe dünyada hak ettiğimiz yere geleceğimizi düşünüyorum.
Yoksa bize biçilen rol yeni dünya düzeninin değişmez kaidelerine sadık vasat bir toplum olmaktan ötesi değildir.
Arzu edilen Türkiye'nin tırnak içinde kodları ise " insan haklarına saygılı, demokratik, din olgusu dan arınmış, her türlü cinsel özgürlüğe saygılı, kendi dini hariç diğer dinlere sonsuz özgürlük sağlayan, makul ölçüde alkol ve uyuşturucu kullanan vs. Ve dahi Hollywood filmleri ve dizilerinin pompaladığı değerler."
Bütün bunlara karşı 'hoşgörülü' ve 'saygılı' olursak yani onlar gibi olursak belki onların arasında bir sandalyemiz olabilir yoksa halkımızı tanımlarken barbar ve vandal liderlerimize ise diktatör diyecekler...
Karar bizim buna biz karar vereceğiz!
Öksüz ve yetim bıraktığımız bir medeniyetin kollarına sarılıp onu diriltecek miyiz?
Yoksa şu fani dünyada kim olduğumuzu bile bulamadan göçüp gidecek miyiz?