Şükürler olsun bu senede ‘Ramazan’ ayını yaşamak ve uğurlamak nasip oldu. Bayram haftasına girdik. Biz oturduk, eşimle birlikte bayram programımızı yaptık bile. Bayram süresince uygulamak üzere, bayramla ilgili bir dizi kararlar aldık. Her bayram olduğu gibi çocuklara mutlaka bayramlık alacağız. Hanımefendinin, ‘bu bayram kıyafet almayalım, zaten ihtiyaçları da yok’ itirazına rağmen ben direttim; çocuklarımıza bayram sevincini yaşatacaksak eğer mutlaka bayramlık alınacak.
Az da olsa, yenmese de ‘çörek’ mutlaka alınacak. ‘Hoşaf’ mutlaka yapılacak. Kolonya şişelerinden birisine ‘beyaz zambak’ diğerine ise ‘altın damla’ kolonyası doldurulup, ‘taze kahve’ alınacak. Azar azar ‘kâğıtlı şeker, çikolata, bademli şeker ve Fıstıklı lokum’ alınacak.
Evdeki bayram temizliği için Gönül ve Zeynep bacılar temizliğe çağırılacak. Bayramdan birkaç gün önce sadece salon değil ev tepeden tırnağa temizlenecek. ‘Parkeler silinip cilalanacak, tavanlar, avizeler, duvarlar, panjurlar, camlar, koltuklar, kanepeler ve sandalyeler silinecek, perdeler yıkanıp ütülenecek. Evin içindeki tüm gümüşler parlatılacak.’
Binlerce yıldır kökleştirdiğimiz geleneklerimizi yaşatmak için Maraş’ta kalacağız. Ben ve oğullarım bayram sabahı erkenden kalkıp ‘Bayram Namazı’ için eski mahallemizdeki camimize gideceğiz. Namazdan sonra camideki eski mahallelilerimizi görüp onlarla bayramlaşacağız. Oğullarımla eski komşularımızı tanıştıracağım. Sonra, sonra kabristana gideceğiz. Dedelerimizin, Ninelerimizin, Babamızın, Annemizin, Ağabeyimizin, tüm hısım ve akrabalarımızın kabirlerini ziyaret edeceğiz. Hepsiyle tek tek bayramlaşacağız. ‘Yasinlerini ve Fatihalarını’ okuduktan sonra Cenab-ı Hak’ka; ‘Biz babamızdan, annemizden, ağabeyimizden ve burada yatan hısım ve akrabalarımızdan razıyız, sen de razı ol Allah’ım. Bu kullarına kabir azabı çektirme, Onları Peygamber efendimizin şefaatine nail eyle Allah’ım’ diye dualar edeceğiz.
Kabristan ziyareti bittikten sonra evimize döneceğiz. Eve girer girmez ben, ‘Ablamın elini öpeceğim. Eşim benim elimi öpecek. Küçükler büyüklerinin elini öpecekler.’ Büyükler küçüklere harçlıklarını verecekler. Ailecek, ‘ramazan boyunca terk ettiğimiz’ kahvaltı sofrasına oturacağız sonra. Kahvaltı biter bitmez herkes ‘yeni giysilerini’ giyecek. Ev halkı hazır olunca ailemizin en büyüğünün elini öpüp duasını almak üzere yola koyulacağız.
Bayram sonrası gördüğümüzde utanmak istemediğimiz kim varsa, hısım, akraba, konu komşu ve sivil toplum kuruluşlarının listesini çıkardık. Listeye aramızda dargınlık ve kırgınlık olanları da eklemeyi unutmadık. Allah nasip ederse bu bayram tek tek hepsini ziyaret edeceğiz. Çok sık görüşemediğimiz yaşlılarımızın mutlaka gönüllerini alıp, helalleşeceğiz.
Elimizi öpen her çocuğa bayram hediyesi olarak ‘para’ vermeye karar verdik. Biz küçükken ‘kim para verirse’ ilk önce onun elini öpmeye giderdik. Bizi en çok sevindiren hediye ‘para’ olurdu. Her şey değişse de çocukların ve büyüklerin paraya karşı zaaflarının asla değişmeyeceğini biliyoruz ama elimizi öpen çocuklara para yerine hikâye kitapları hediye etmek için karar aldık.
Maalesef toplum olarak okumuyoruz. Bu yolla çocuklarımızın okuma alışkanlığı edinmelerine belki katkı sağlayabiliriz diye düşündük.
Bu bayram etrafımızdaki herkesin gülmesine, mutlu olmasına çalışacağız. Etrafımızdaki kimsenin ama hiç kimsenin; ‘Bayram gelmiş neyime / Aman anam garibem / Kan damlar yüreğime’ diye feryat etmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu bayram yüzler gülecek inşallah... Bayramınız Kutlu olsun, yüzünüz ve gönlünüz hep gülsün…