Onbir ayın sultanı Ramazan ayının bu gün sonu. Allah izin verirse yarın bayram yapacağız.
Bu yıl Ramazan ayı benim için dolu dolu geçti. Bir sanayici dostumuz gıda paketi fişi verdi. İki üç arabama koydum hiç bilmediğim evlerin kapısını çalıp verdim.
Yine bir dostum zekatının bir miktarını benim arabama binerek kenar mahallelerde rast gele evlerin kapısını çalarak dağıttık. Ne güzel oldu. Hele “bir kız çocuğunun teşekkür ederim amca şimdi anam bana bayramlık alır” diye cevap verdiğinde sadece yutkunmaya zorladık kendimizi.
Sanayici dostum Allah bundan sonra imkan ve izin verirse ben yardım ve ikramlarımı, zekatımı ve sadakamı böyle dağıtırım dedi. Gelecek yıla kim öle, kim kala?
“Bir elin verdiğini bir el görmeyecek” öyle ama isim vermeden insanların yaptıkları güzellikleri de yazmak, başkalarına hatırlatmak, bir başkasının da hayır yapmasına katkı da bulunmak güzel olsa gerek. Bana göre Dünya’nın en merhametli milleti Türk’lerdir.
Kahramanmaraş sanayisinde bir abim var. Orta düzeyde bir esnaf. Her yıl Ramazan ayında ayakkabı alır dağıtırdı. Ve her yılda bana “küçücük bir bedel” yazar ve bende bunu verirdim. Bu yıl aramadı. Bu sabah yanına uğradım. Abi ne oldu ayakkabı dağıtımı dediğimde;
Bu yıl 200 çift ayakkabı ancak dağıttım. Kahramanmaraş’ta yaptığımız araştırmalara göre Allah razı olsun devletimizin fakirine iyi sahip çıkıyor. Bizde Afrika için bir kampanya yaptık. Orada su kuyusu açtırdık dedi.
Yani Kahramanmaraş’ta kendi halinde birkaç esnaf bütçe oluşturuyor ve Afrika’da su kuyusu açtırıyor. Su iman, bu yardımlaşma ve bu Allah rızası için yarış olduğu sürece bize kimsenin gücü yetmez. Çünkü Allah bizimle beraberdir.
**
Sevgili dostlar,
Değerli okurlarım;
Her şeye muhtaç olan bir insanında yapacağı güzellikler vardır. En azından komşusuyla bayramlaşması, sokakta bir yetimin başını okşaması, mahallesindeki bir yaşlıyı ziyaret etmesi de bedava sevap kazandıran sıla-ı Rahim değil mi?
Geçtiğimiz günlerde, Şekerbank’ın yanında karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaşlı bir teyzeyi bir bayan koluna girerek karşıya geçirdi. Ne güzel bir davranış değil mi? Bunu yapmanın bir zorluğu olmasa gerek?
Sabahları evimden çıkıp işyerine gelirken, yolda yürüyen insanların yanında durur çarşıya gidip gitmediklerini sorar ve alırım. Bazen bu konuda arkadaşlarla tartışırım. Arkadaşlarım benim bu yaptığımın doğru olmadığını zarar göreceğimi söylerler. Ben dikkate almam bildiğimi okurum. Çünkü Allah rızası için iyilik yapmaya çalışıyorsanız Allah size bela getirmez. İnsanın başına bir bela geldiğinde sebebini kendinde arasın.
**
Dostlar;
Yarın bayram namazından sonra önceliğinizi mezarlıkları ziyarete veriniz.
Anneniz, babanız sağ ise dedeniz için gidiniz. Çünkü mezarlıklarda yatanlar ölü değillerdir. Ve onlar sizin geldiğinizi görürler.
İster inanın ister inanmayın. Ben merhum annem ve babam için bir şeyler yaptığımda mutlaka bunu hissettirecek bir şeyler yaşarım. Mesela; bir vakıfa küçücük bir ikramda bulundum ve makbuzun üzerine anamın adını yazdım. O arada masamın üstünde evraklara bakarken yaklaşık dört yıl önce kaybettiğim babam ile anamın resmini buldum. Siz buna tesadüf diyebilirsiniz. Benim inancıma göre de tesadüf yoktur.
İşte böyle dostlar.
İslam aleminin içinde bulunduğu durum ortadadır. Allah’ın ipinden uzaklaşan toplumlara bela hazırdır.
Birde; ne ekersen onu biçersin.
Bize düşen görev ise dua etmektir.
Yardım etmektir. Sahip çıkmaktır.
Şu Ramazan ayında vatanı için savaşan Suriye ve Irak’ta ki Türkmenler başta olmak üzere bütün Müslümanların zafer kazanmasını Allah’tan dileyelim.
Allah bizimledir.
Allah mazlumların yanındadır.
Zalimlerin kalelerinin yıkılacağı günler yakındır.
İşte bu duygular içinde yarın idrak edeceğimiz Ramazan Bayramınızı tebrik eder, sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Hayırlı Bayramlar!...