Geleneği bozmayalım.
Miting yazma geleneklerini BBP’nin dünkü “evet” mitingi ile devam ettirelim.
Miting şehrimizde düzenlenen son zamanaların en derli toplu, en “bakir”, en “duru” ve en “delikanlı” mitingiydi. Meydanda az ama “öz”, “esaslı” bir kalabalık vardı.
“Az” dediysek öyle azda değildi haa…
Bakmayın siz benim az dediğime. Nerden baksan “Gandi Kemal”in kalabalığını yine beşe katlardı da geçerdi bile.
Meydan kıt-kanaat imkanlara rağmen çok iyi organize edilmişti. Bayraklar, afişler ve Muhsin Yazıcıoğlu posterleri, oruçlu insanların doldurduğu alana renk vermişti.
***
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu da geleneği bozmayarak alana yaklaşık bir saat geç geldi.
Sahi neden hiçbir lider, ya da genel başkan alana tam vaktinde gelmez?
Ama BBP’liler o boşluğu doldurmasını çok iyi bildiler. Belki tamamen tesadüf, belki tevafuk, ama yanlarında bulunan sanatçı, kalabalığı oyalamakta epey işe yaradı doğrusu.
***
Sanatçının bütün çağrıları ve çabalarına rağmen oruç tutmaktan bitap düşmüş insanların o’na eişlik etmeye pak niyetleri yoktu.
Fakat yinede iyi fikir sanatçı dolaştırmak!
Mikrofon başında vatandaşları oyalamakla görevli kişiye benim notum düşük. Sürekli “Genel başkanımız azz sonra aramızda” demeye ne gerek var canım. Niye vatandaşı kandırıyorsun. “Genel başkanımız Pınarbaşı’nda, Kahramanmaraş Belediyesi’nin Merhum Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu adına yaptırdığı parkı geziyor” de, olsun bitsin.
En azından daha şık ve daha samimi bir hareket olurdu.
Ayrıca Genel Başkan Yardımcısı, aynı zamanda hemşehrimiz olan Remzi Çayır’ıda “Genel başkan” diye takdim etti.
Vitrin adına düşük not…
***
BBP’nin genç İl Başkanı Bekir Kılıç, kısa ve ateşli bir konuşma yaptı. Heyacanına rağmen hiç de fena değidi. En azından kâğıtttan okumadı!
Remzi Çayır, olumlu. Eh olsun artık o kadar değil mi canım, koskoca yazar sonuçta. Ama iyi konuştu ve önemli noktalara temas etti.
Yalçın topçu. Mümkün mü Merhum Musin Yazıcıoğlu’nun yerini doldurması hiç. Ama kararlı ve dinamik bir genel başkan. Fikirleri Yazıcıoğlu’nun fikilerine çok yakın. Hayatta olsa Yazıcıoğlu da kesinlikle “evet” derdi.
Dürüst konuştu.
Neden “evet” dediklerini vatandaşa tek tek anlatması göreviydi ve onuda tam yaptı. İktidara “Anayasa referandumunda yanınızdayız, ama seçimlerde karşınızdayız” demeye getirdi.
Ne diyecek “Kayıtsız şartsız sizinleyiz” diyecek hali yok ya!
Topçu’nun konuşmasından muhalefet de payına düşeni aldı.
Hele Kılıçtaroğlu’nun “Darbe olursa tankların üstüne çıkarım” sözüne, “Kılıçtaroğlu galiba bir yaşında sigorta yaptırdığı torununun oyuncak tankının üstüne çıkacak” diye gönderme yapması alandan iyi alkış aldı.
“On” üzerinden “dokuzluk” bir miting.
MHP’nin “hayır”ı kime?
MHP’lilerin “en hayırsız hayırcılar”ın safından ayrılmaya niyetleri yok.
Kahramanmaraş ayağında da değişen bir şey yok.
Hâlen, İl Başkanı olsun, milletvekili olsun, eski miletvekili olsun televizyonlara çıkıp bir yerlerden sipariş, klişeleşmiş, genel başkanlarının ve Oktay Vural’ın ağzından çıkan cümleleri tekrarlayıp duruyorlar.
Neymiş AK PARTİ ile PKK anlaşmış!
Söyleyen eşkıya elebaşısı, inanan MHP’liler.
Kandil’den pas geliyor, Mhp’liler karşılıyor. Millette yiyor sanki!
Peki madem anlaşmışlar, neden hala PKK’nın itleri yol kesip “hayır” oyu istiyorlar? Neden AK PARTİ’nin sandık müşahitlerini tehdit ediyorlar? Neden sandığa gidenleri fişlemek için sandık başlarına KCK tarafından sözde gözlemci gönderiliyor? Neden köyleri yakıp yıkmakla tehdit ediyorlar?
Bu nasıl bir anlaşma yavv?
Madem anlaşmışlar, neden o zaman AK PARTİ ile en azından BDP aynı safta değilde, MHP ile PKK aynı safta?
Çok milliyetçi MHP memleket bölünecek diye yırtınıp “hayır” diyorsa o zaman PKK niye yırtınıp “hayır” diyor?
Ortak nokta ne?
***
Geçenlerde MHP eski milletvekili Edip Özbaş AKSU TV’de bir proğramda, çıkmış referandum sürecini değerlendiriyor. Olabilir gayet normal. Daa..
“Daa”sı var işte. “Eski ülkücü diye bir şey olmaz” diyor. Çok doğru “eski ülkücü” diye bir şey olmaz. Fakat her ülkücü MHP’den “ülkücülük patenti” almak zorunda mı? Ülkücülük “Bahçeli’nin MHP”sinin tekelinde mi?
Ne yani yılların ülkücüsü Ramiz Ongun referandumda “evet” diyecek diye ülkücülükten çıktı mı şimdi?!
Yoksa “aforoz”mu edeceksiniz?
Belediye “refarandum rüşveti” olarak yardım dağıtıyormuş!!
Belediyenin “avukatlığını” yapmak gibi bir niyetim yok. Ama cümle alemin bildiği bir gerçeğide bu kadar çarpıtarak sunmaya sessiz kalamam. Belediye her Ramazan Ayı’nda, hatta günler öncesinden yardım paketlerini hazırlar ve dağıtır.
Ne yani bu sene referanduma denk geldi diye vazmı geçseydi yardım dağıtmaktan?
Bu tür hareketler insanı yüceltmez…
Hele hele Sayın Özbaş gibi değerli bir insana hiç yakışmaz.
***
Tüm İslam Alemi’nin ve Kahramanmaraş’ın mübarek Ramazan Bayramı’nı en kalbî duygularımla tebrik ederim.
Görüşebilmek ümidi ile…