Uzun bir aradan sonra, hem özlem ve hem yeni kurulan Türkmen derneklerini, dernekleri kuran Türkmen beylerimi ziyaret etmek arzumun önüne geçemez olmuştum. Türkmen beldesi, oğuz ve Kıpçak boylarının harman olduğu şanlı urfa ve urfamın en çok Türkmen boyu barındıran güzel ilçesi Suruçtaki Türkmenler ile buluşmak ve ülkemin içinde bulunduğu durum ve neler yapılması ile ilgili istişarede bulunmak için, çok değerli araştırmacı ve tarihçi İlker Benli beyim ile beraber urfamın Suruç ilçesinin yolunu tuttuk.
Bu yolculuğa başlar iken, araştırmacı ve tarihçi, ayaklı kütüphane ve ayaklı arşiv olan kayı boyunun değerli beyi M.Salih Bezirgan beyimin bize emaneti ve Suruç ilçemizin ceritli (Avşar) köylerinden genç beyimiz Atilla Sezer’ide yanımıza aldık. Atilla beyimizi, Gaziantep çıkışında, akrabalarının yanına bırakarak yolumuza devam ettik. Atilla Sezer beyim inşallah Maraşımızda Türk dili ve edebiyatı okuyacak, aziz Türk milletine büyük hizmetler edecek genç bir ümidimizdir. Kendisini bize emanet eden Salih Bezirgan beyim, Urfamın Birecik kazasında mukim Kayı boyu Karakeçili oymağının beylerinden olup Türkiyenin bir çok yerinde yaşayan ve bezirgan oymağı ile bilinen karakeçililerin çok yakın akrabası olup, muazzam bir tarih bilgisi ve hafızaya sahiptir. Onun gösterdiği yol, usul ve belgeler ile başta urfa olmak üzere bütün doğu ve güneydoğuda, Suriye ve ırakta yaşayan Türkmenler bir birlerini bulmakta ve hangi dili konuşurlar ise konuşsunlar, bir araya gelmekte ve bölücü oyunların, piyonu olmaktan kurtulmaktadırlar.
İlker Benli beyimle beraber, yolumuza devam ederek önce Birecik ilçemize geldik.(ilker beyimi yazılarımı okuyanlar hatırlarlar. Kendisi ile Adananın Düziçi ilçesinde, oğuz tamgalı mezar taşlarını resimlemiş ve yayınlamıştık.) Burada ketikan Türkmen köylerinin ortasında tek köy olarak bulunmakta olan ve zırkanlı (döğer) aşiretinin yaşadığı köye geldik. Burada tek kişilik ordu , değerli yeğenim, yılmaz ülkücü Nedim Ataş beyi ve ondokuz yıllık yoldaşını yanımıza alarak, Suruç ilçemize doğru yola devam ettik. Nedim Ataş kardeşim gerçek bir ülkücü ve hayatının her anına bu inancını yansıtmış gerçek bir dava adamıdır. Büyük maddi yokluklar içinde geçim mücadelesi vermesine rağmen, para için yolunu çevirmeyen, gerçekten tavizsiz ve zikzaksız bir hayat ile etrafına ışık vermektedir. Kendisinden Allah (c.c) hu razı olsun.
Yolda telefonla ulaştığımız, Avşar (ceritli) köylerinin gerçek beyi, davasının gerektirdiği hayatı yaşayan ve memleket meselesinin evinden önce geldiğini bildiğimiz değerli Türkmen beyi Şeyho öztürk beyi aradık. Şeyho beyim birecik’e gider iken yolunu değiştirip, buluşma noktamız olan tell harman (harman tepe) köyüne vasıl oldu.Şeyho öztürk beyimi, söğütte Ertuğrul gaziyi anma için orada bulunduğumuz süre içinde tanımıştım. Şimdi ise kendisi Suruç Yörük ve Türkmenleri derneğinin başkanıdır. Urfa Suruç ta Yörük ve Türkmen derneği kurmak ve başkanlığını yapmak ne demektir, Türkmen camiası gayet iyi bilir. Bunlar fedakar ve azimli kardaşlarımızdır. Bu beylerimizin haklarını ödemek mümkün değildir. Biz yolumuza devam ile bütün suruç’un yükünü tek başına omuzlayan, imkansızlıklar içinde, imkan meydana getirip davasına hizmet eden, yeğenim, kardeşim yılmaz dava adamı Ferhat Şahin ile buluştuk.Ferhat suruçta mukim, bir ayağı ırak ve Suriye de olan büyük bir Türkmen aşireti olan Hacı hıdırlı Türkmen aşiretinin genç beylerinden birisidir. Ferhat beyim, Nedim ve İlker ile beraber benim araba ile, bize suruç’ta katılan kayı boyu karakeçili oymağının değerli dava adamı Orhan Yıldız beyim ile ben Orhan beyimin arabası ile, harman tepe köyüne doğru yola koyulduk.
Burada Orhan yıldız beyimden söz etmem gerekir. Orhan bey, atasının verdiği isim ile müsemma gerçek bir kayı beyidir. Çok değerli oğlu inşallah yakın bir zamanda bir ilimizin valisi olarak aziz Türk milletine hizmet edecektir. Kendisi maddi ve manevi, her yönden davasının ve aziz Türk milletinin hizmetindedir. Karşılığını sadece hz.Allah’tan bekleyerek, Suruç ve diğer yerlerde sahipsizlik içinde olduğunu düşündüğü Türkmenlere sahip olmaya çalışmakta ve devletimizin ulaşamadığı yerlerde, ulaşılan bir insan olarak memleketine ve devletine hizmet etmektedir.
Yarım saatlık bir yoluculuktan sonra harman tepe köyüne, çok değerli kayı boyu kardaşlarıma ve özellikle kayı boyu karakeçili Türkmenleri derneğini kuran ve başkanlığını yapan, gerçek bir Türkmen beyi olun, aynı zamanda söğütün beylerinden Cindi Yıldız beyimizinde yeğeni olan, sayın Faik Yıldız beyimin ve onun yanında taş gibi duran, her türlü yazışmalarında ve dernek kurulumunda en büyük destekçisi olan Muhtar Suphi üstündağ kardeşimizin oldukları bey odasına vasıl olduk.Köyün Muhtarı olan genç Türkmen beyi, okuyan ve meselelere vakıf olan değerli bir kişiliktir.Muhtarımız sayın Suphi üstündağ beyimede ayrıca ilgisi için teşekkür ediyorum. Buradaki Türkmen köylerinde, yörüklük zamanından kalan, ailenin oturduğu yurt (çadır) un yanında birde misafirler için bir yurt bulunurdu. Şimdi beton ve taş evlerde oturan bu Türkmenler, o zamanlardan getirdikleri bu usullerini yaşatarak, evlerinin yanında evden ayrı bir oturma ve misafir ağırlama için odalar yapmakta ve gelen misafirler ev halkından bağımsız ve gayet rahat misafir edilmektedirler. İşte Faik beyin bu odasında bizi bekleyen misafirler ile selamlaşarak, hasret gidermeye başladık.
Faik bey, mensubu olduğu ve tarih boyunca büyük devletler kurmuş olan, Türklerin kutsal kabul ettiği bir boy olan kayı boyunun, en mümtaz bir kolu olan karakeçili aşiretinin beylerindendir. Bu güne kadar bu temsiliyeti değerli büyüğümüz Cindi Yıldız ağabey yapıyordu. Cindi ağabeyimizin yaşlanması ve çeşitli hastalıklar ile düçar olması hasebi ile kendisi bu hizmeti devr almış ve daha da geliştirerek ayrıca bir dernek kurup tesisleştirmiştir. Köydeki zor hayat içinde uğraşır iken bu kadar işin içinde, bir dernek kurup, kendi aşiretine ve aziz Türk milletine hizmet etmeye kalkışması onun ne kadar büyük bir yüreğe ve mensubu olduğu aziz Türk milletine hizmet etmek aşkına şahitlik eder.Cindi dayımızı vakit geç olduğu ve hasta olduğunu bildiğimiz için ziyaret etmedik. Kendisi rahatsız olmasın diye ziyaret etmediğimizi anlayacağını biliyorum.
Beylerin köy odalarında daima hazırlık vardır. Her saat ve dakika kimin geleceği bilinmez. Bu bakımdan daima açıktır ve her gelen misafir orada ağırlanır ve istediği kadar kalabilir. Kaç gün kalacaksın diye sorulmaz. Beylik ve ağalık Türkmenlerde böyle bir şeydir. Eski Türk filmlerinde fakir fukarayı soyan tipleri ağa olarak gösterdiler yıllarca. Oysa onlar eşkiyayı bize ağa diye göstermeye gayret ile bu mühim vazifeyi yapanları Türk milletinin gözünde kücültmek isteyen Türk düşmanlarının bir oyunu idi. Türkmenlerde veren, yediren ve giydiren insanların adıdır ağa. Akıtmak , vermek, karşılıksız ve menfaatsız vermenin adıdır ağalık. Bunun nasıl bir toplum vazifesini gördüğünü ve Türk milletinin kültürüne düşman olanlar tarafından bilindiğinden daima saldırıya uğramıştır.İşte Faik bey böyle gerçek bir Türkmen akası ve beyidir.
Gece saat bir cıvarına kadar bu dostlar ile sohbet ettik. Devlet ve millet meselelerini istişare ettik. Devletimizin ileri gelenlerinin, bölücülük ile nasıl mücadele edileceğini, neyin bu terörü bitirebileceğini bu beylerime sorması lazım. Bu insanlar sadece dillerini bir süreliğine kaybetmiş olsalar da aziz Türk milletinin en güzide bir parçası olduklarını asla unutmamışlardır. Batıda oturup buradaki Türkmenlerin bir kısmının Kürtçe ve arapça ile zazaca konuşmasına bakarak onları başka bir millet zan eden ğafillerin Türklük namına bu insanlardan öğrenecekleri kitaplara sığmaz inanın.
Türkmen töresi nedir, yemekler nasıl hazırların, misafir nasıl ağırlanır, düğün ve toy nasıl yapılır, vatan müdafaasında feda-yı can nasıl yapılır bu insanlar canlı timsal ve misaldirler. İçlerinde bazı cahillerin kandırılıp, kendi kardaşlarına silah sıkar hale gelmesinin tek müsebbibi ise kendi milletinden ve coğrafyasından bi-haber devlet yöneticilerindedir.Merhum ziya Gökalp beyin dediği gibi. Ben diyarbekir çermikte iken Türk ve Türkmen idim. Ne zaman meclise girdim, kürt geldi dediler. Ben Türk olduğum halde meclisteki batı vilayetlerinin vekilleri bana kürt dediler. Bu vahim yanlışı onlara anlatmam uzun süre aldı. Her Karadenizliye laz, her güneydoğuluya arap ve kürt, balkan muhacirlerinin tamamına Arnavut diyen bu zevat aziz Türk milletinin gerçek düşmanlarından daha şedit düşmanlık ettiklerinin farkında değillerdi der.
Gece yarısın geçtikten sonra ev sahibimiz Faik beyden müsaade alarak, köyden ayrıldık. Geceyi Suruçta hep beraber sabah olana kadar sohbet ve istişare ile geçirdik. Birkaç saatlık uykunun ardından, Ferhat beyimin değerli eşi bizlere çok güzel bir kahvaltı hazırlamış, ellerine sağlık olsun, afiyet ile yiyerek, tekrar Orhan beyim ile buluşarak, Orhan beyimin evine vasıl olduk. Orada kısa bir süre sohbet edip vedalaşarak ayrıldık. Bizi en çok üzen ise Ferhat beyim ile ayrılmak oldu. Sebebi ise ne zaman urfaya gelsem, ilk olarak Ferhat beni karşılar ve her neye gider isem onunla giderim. Ferhat bende bir tür alışkanlık oldu. Samimi ve güzel Türkmen yüzünü görmek içime huzur, memleketimde ne kadar hain varsa da, hepsinin karşınında Ferhat var diyerek içime güven duygusu aşılıyor. Bu duyguyu urfa merkezde ise Nusret Kaya beyim veriyordu. Nusretin Yörük çehresi ve gülümseyen gözleri ile bize dediği şey şu idi. Ağabey ümitsizliğe düşmeyesiniz. Evvel Allah önce bizi yaratan var. Sonra biz bu serhat boylarında dağ gibi karacadağ gibi dururuz derdi. Şimdi aynı duyguyu, Suruç için Ferhat Şahin beyim bize veriyor. Kendisinin bizde hakkı çoktur. Helal etmesini isteriz. Aziz Türk milletinde, yukarıda ismini saydığım bütün beylerin büyük hakkı vardır. Pkk ile mücadelenin sadece silah ile değil, bu beylerimin çalışması ile biteceğini devletimizi yönetenlerin bilmesini isterim.
Suruç taki köylerde yaşayan insanların nerede ise tamamına yakını Türkmen iken, yılların ihmali, son elli yıldır da şengalden geldik, ezidi ve kürdüz yalanı ile ifsad edilmişlerdir. Ferhat ve Salih gibi fedakar ve araştırmacı kardeşlerim ise bu insanlara, boy ve aile isimlerinden, yer ve köy isimlerinden, devlet arşivlerinden çalışmalar yaparak, hayır sizin aslınız Türkmendir, siz oğuzun felan boyundansınız, şu şu köyler ile, Suriye de ve ırakta şu şu köyler ile akrabasınız diyerek ve bunu bizzat yerinde göstererek, kimi zaman bu kardaşları buluşturarak yapmaktadırlar. Aslının Türkmen olduğunu öğrenen her köy ve aşiret mensupları pkk denen yalan makinesine itibar etmemekte, Türk bayrağına ve Türk devletine bağlanmakta ve pkk nın karşısına dikilmektedirler.
Hükümetlerimizden bu Türkmen derneklerinin başkanlarını muhatap almalarını, bu kardaşlarımıza maddi ve manevi destek olmalarını, onlara her türlü yardım ile bu yöre insanlarının nezdinde değerli hale getirmelerinin, Türk milletinin bekası için çok mühim olduğunu söylemek isterim. Kanaat önderi ismi altında, kimisi Müslüman kılıklı bölücü, kimisi kripto pkk lı, fakat bölge insanına ısrarla kürt ve zaza diyerek, devletin yanında fakat kürt sözü ile devamlı bölücülük yapanları muhatap almamasını, buraların asıl sahipleri olup devletten hiçbir beklentisi olmayan bu kardaşlarımızın kanaat önderi ve bölge insanlarının temsilcisi olarak kabul edilmeleri, milyarlarca lira harcanarak yapılan silahlı mücadeleden daha etkili bir çalışma olduğunun bilinmesini isteriz.
En başta Karacadağ Türkmen derneği kurucusu ve başkanı Nusret Kaya olmak üzere bilahare onun yardımı ile kurulan nerede ise Türkmen derneği kurulmayan ilçemizin kalmadığı urfamız bütün yöre illerine örnek olmuştur. Bu dernekler kuruldukları yerde gençleri aydınlatmış ve onların pkk tarafından kandırılmalarının önüne geçilmiştir. Kendisinin Türkmen olduğunu öğrenen bir kişinin pkk ya katılması mümkün değildir. Silalsı mücadele muhakkak yapılmalıdır fakat bunun yanında Türkmen derneklerinin kurulup yaygınlaşmasına ve devlet nezdinde itibar görüp desteklenmesi ile de, bu hastalığın yerinde ve bataklığın tam kurutulmasında daha mühim bir etksinin olacağı da tecrübe ile varittir. Her şey Rabbimin rızası içindir vesselam.