Kahramanmaraş’ın Büyükşehir olması nedeniyle Belediye Başkanlığı artık eskisi gibi kolay olmayacak.
Bu dönem insanların beklentileri de çoğalacak.
Belediye başkanlığına aday olmak isteyenler bu beklentileri karşılayabilecek hoşgörüye, teknik bilgiye ve donanıma sahip olabilecek mi?
Şeffaf bir yönetim sergileyebilecek mi? yandaşlarını kayırmadan herkese eşit ve adil davranabilecek mi? herkesi kucaklayabilecek mi? gece gündüz telefonu açık olacak mı?
Aday olmak isteyenler bunları iyi hesap etmelidir.
İlçeleri, kasabaları ve köyleri de kapsam içine alan Büyükşehir Belediyeciliği işi daha da zorlaştıracak.
İl Merkezine hangi hizmeti yapıyorsanız; ilçelerimiz. Elbistan, Afşin, Göksun, Andırın, Türkoğlu, Pazarcık, Çağlayancerit, kasaba ve köylere de aynı hizmeti yapacaksınız.
Eğer hakkıyla ve adil olarak hizmet yapmak istiyorsanız makam da oturacak zaman bulamazsınız.
Bu şu demek: evinize, çocuklarınıza, dostlarınıza, ayıracak zaman bulamazsınız.
Büyükşehir belediye başkanlığına aday olacaklar bu durumu iyi düşünsün.
Mesleğim mimarlık olduğu için şehircilik ve imarla ilgili bilgi ve donanıma sahibim. Otuz altı yıllık bilgi ve deneyimlerimi yazılarımla memleketimin istifadesine sunmaya devam ediyorum.
Beni tanıyan dostlar: “Bakıyoruz da yazılarında Kahramanmaraş’ın sorunlarını anlatıyorsun, çözüm yollarını da öneriyorsun ve yol gösteriyorsun,
Teknik bilgi ve donanıma sahipsin, üstelik Mimarsın neden Belediye Başkanlığına aday olmuyorsun?
Şehrin sorunlarına senin kadar duyarlı olup da çözüm sunan kaç kişi var?
Şehrin sorunlarını senin kadar bilmeyenler, teknik bilgiye ve donanıma sahip olmayanlar bile aday oluyor.
Hizmet edeceksen işte meydan. “ dediler. Tabii ki dostlara haklısınız diyebildim.
Hizmet gönül işidir, bizden hizmet yapmamız istenirse halka hizmetten kaçmayız. Zira düsturumuz şudur. HALKA HİZMET HAKKA HİZMETTİR.
Kentsel Dönüşüm
Kentsel dönüşümle birlikte eski şehirler yıkılacak, yeni şehirler yapılacak. Bu nedenle Belediye başkanlığı bu hususta da önem arz etmektedir. Bu dönem önceki dönemlerden daha zor olacaktır.
Çalışma alanlarımız: MİMARLIK, MÜHENDİSLİK, ANF YAPI DENETİM, KENTSEL DÖNÜŞÜM, RİSKLİ YAPI ANALİZİ. Bu nedenle de kentsel dönüşüm kanun ve mevzuatını biliyorum.
Kardeşim Bayındırlık Bakanlığı eski baş Müfettişi, İller Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Muhittin ABACIOĞLU’nun yazdığı: Devlet İhale Kanunu ve mevzuatı, Kıyı Kanunu, Çevre Kanunu, İmar Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, Kentsel Dönüşüm Kanunu kitaplarından faydalanıyorum.
Bendeniz yanlış yazmamak için anlamadığım hususlarda Muhittin beyden danışmanlık alıyorum.
Yanlışa düşmemek için Belediye de bu hususta işin uzmanı olan Muhittin ABACIOĞLU’n dan danışmanlık alabilir.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında ki 6306 Sayılı Kanun 31.05.2012 Tarihinde 28309 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmişti.
Bu kanunun amacı;”afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.”
15.12.2012 Tarihinde Uygulama Yönetmeliği yayınlanmıştır. Bu yönetmeliğin amacı 16.05.2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca, riskli yapılar ile riskli alan ve rezerv yapı alanlarının tespitine, riskli yapıların yıktırılmasına, yapılacak planlamaya, dönüştürmeye tabi tutulacak taşınmazların değerinin tespitine, hak sahibi olacaklarla yapılacak anlaşmaya ve yapılacak yardımlara, yeniden yapılacak yapılara ve 6306 sayılı kanun kapsamındaki diğer uygulamalara ilişkin usül ve esasları belirlemektir.
Sorun Şu
Bu kanun şehrimizde yanlış algılanıyor. Yani; eski yapılar yıkılıp yerine daha fazla konut yapılacağı varsayılıyor.
Müteahhitler eski konut sahiplerinin arsalarını almak için ikna yoluna gidiyor, yoğunluk (emsal) ve kat sayısını artıracağını bu şekilde daha fazla konut yapacağını ve hak sahiplerine de fazla vereceğini söylüyor. Hatta sözleşme dahi yapıldığını duyuyoruz.
Oysa kanun da böyle bir hüküm yok.
Firmamıza danışan hemşerilerim işin doğrusu nedir diye soruyorlar. Doğru bilgiyi alınca hayrete düşüyorlar.
Diyelim ki ; parselinizde her katında 3 daire olan 8 er katlı 2 blok binanız var. Her blok 24 daireli. İki blok toplam 48 daire eder. Zaten bu inşaata Belediye imar çapı verirken imar planında yazılı olan 8 kat ve 1.2 yoğunluk (emsal) vermiştir. Bu 48 dairelik İnşaat ona göre yapılmıştır. Kanuni ve doğru olan bu.
İmar Planı Verilerinin Dışına Çıkılarak Kat Sayısı ve Yoğunluk Artarsa Ne Olur?
Mahallede, sitede veya konutta yaşayan nüfus artacağı için şu sorunlar olur.
1-Kanalizasyon tesisatları yetersiz kalır.
2- İçme suyu tesisatları yetersiz kalır.
3-Elektrik trafoları ve enerji hatları yetersiz kalır
4- Yollar ve otoparklar yetersiz kalır
5- Kişi başına düşen yeşil alan yetersiz kalır.
6- Ulaşım: dolmuş, otobüs yetersiz kalır.
7-Okullardaki sınıflar yetersiz kalır.
8- Hastaneler ve sağlık ocakları yetersiz kalır.
9-Camiler yetersiz kalır
10-Çöp atıkları çoğalır ve sorun yaratır.
11- Artan nüfus sıkışıklık yaratır ve sosyal sıkıntılara sebep olur. v.b.
İzlenecek Yol
Kentsel dönüşüm kanunu gereğince ev sahipleri binalarına riskli yapı olduğuna dair, risk analizi yaptırmak zorundadır. Yoksa kanundan yararlanamaz. Analiz sonucu diyelim ki yapı riskli çıktı. Bu durumda yapılması gereken iki seçenek var.
1-Binaya Güçlendirme yapılacak.
2-Bina Yıkılacak
Statik analiz sonuçları olumsuz çıkarsa bina yıkılacak.
Yıkım için idare 30 gün süre verecek. Bu sürede yıkılmazsa 30 gün daha süre verilecek. 60 gün lük sürede yıkılmazsa, idare yıkacak bedelini mal sahibinden alacak.
Diyelim ki; müteahhitle anlaşma yapıldı. Statik analiz sonuçları da olumsuz çıktı. Müteahhit de yeni inşaatı yapmaktan vazgeçti; bu durum da bina riskli raporu aldığı için yıkılmak zorunda. Kanun da geri dönüş yok.
Bu nedenle binalarını kentsel dönüşümden faydalanmak için müteahhide vermek isteyenler iyi düşünsünler. Oturdukları evleri yıkılırsa evsiz kalabilirler.
Yani Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmakta var. Demedi demeyin. Benden hatırlatması.