Aslında bugün top 10’umu açıklatacaktım ama o yarına kaldı.
13 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN RIZASI OLUR MU?
Bizim yasalarımızda zaten 15 yaş altının rızası diye bir şey yok bildiğim kadarı ile.
Bilmeyenler için özetleyeyim. Efendim 8 yıl evvel aralarında bir yüzbaşının, muhtarın, üst düzey yöneticilerin, kamu banka çalışanlarının olduğu 20 küsur adam 13 yaşındaki bir kız çocuğuna Mardin de tecavüz etmişlerdi.
Bu çocuk şimdi 21 yaşında. Olaydan sonra 4 ameliyat geçirmiş fiziki durumu için ama ruhsal durumu ne alemde bilen yok.
Bakın günümüzde ki pek çok davaya siyasi, toplumsal, dini bakabiliriz. Ama bu davaya yalnızca insanlık adına bakmalıyız. Bu satırları okuyan kız çocuk sahiplerine özellikle sesleniyorum. 26 adam kızınızın babası ve dedesi yaşında olacak ve ona zarar verebilme hakkını kendinde bulacak. Çünkü sen ne kadar mahkeme sürecini ve yargılanma sürecini başlatırsan başlat emsal teşkil eden karar ile Yargıtay kendi rızası vardı diyebilecek.
Zavallı yurdum insanı zavallı yurdum kadını zavallı yurdum çocuğu.
13 yaşında ki bir kız çocuğunu koruyamıyoruz.
Hani öyle kadın örgütleri ayaklanın falan bile diyemiyorum. Ülke genelinde vardır mutlaka ama benim şehrimde ne arar? Hangi babayiğit STK yöneticisi kalkıpta bu olayı kınar ve bizim memleketimizde yaşanmaması için ilgilileri uyarır.
Lütfen ya illa kadın olması gerekmez, birileri de çıksın köşesinde “ya biz ne yapıyoruz bu ahlaki çöküntü ne büyük bir tehlike” diye yazsın.
Cümlelerinizin içinde tecavüz, kız çocuğu, yetişkin kelimelerini aynı anda kullanamıyorsanız Gülayşe’nin dediği deyin. Ama lütfen sorumlu hiçbir gazeteci ve köşe yazarı büyüğüm bu işi es geçmesin.
Yasalar önünde değil belki ama toplum önünde o şerefsizleri cezalandırsın.
Türkiye de kadın olmak zor. Çocuk olmak zor. Kız çocuğu olmak en zor olanı.Okumak için savaşacaksın, büyümek için savaşacaksın, barınmak için savaşacaksın, olur olmaz hemen yaftan yapıştırılacak, hele az eline yüzüne bakılıyorsan vay haline. Ya benimsin ya toprağın.
Bu akıl tutulması ülkemde ki kadının gerçeğidir. Kuyruk sallama hikayesine bağlanır her şey. Kadınımın hiçbir hakkı yoktur. Kendi fiziğini tanımasına bile izin verilmez. Bir gün evlenir. Birkaç yıl doğurur. Şanslı ise kocası hala kendisi ile ilgilenir. Değilse dün işittiğim çok güzel bir ifade ile östrojeni çekilir ve sakalları çıkmaya başlar.
Bugün bir basın toplantısı düzenliyorum. “Özellikle Kız Çocuklarının Artırılması” hibe programı kapsamında yürüttüğümüz projenin basın lansmanı.
Ve tüm proje boyunca yaptığımız faaliyetler ve tüm bölgede uyguladığımız 11.000 anket sonucuna dayanarak ve sayın müftümün özürlerine sığınarak şunu belirtmek isterim.
Ülkenin kalkınması için yetişkin iş ve beyin gücüne ihtiyacımız var. Ülkenin yarısı kadın. Eğer bu kadınlar okumaz ise tüm yük yetişkin erkeklerin üzerine kalır. %20 lik bir kısım kalana nasıl bakabilir.
Kızlarımız okusun. Kızlarımızın hiçbir hakkına tecavüz edilmesin. Ama kırsalda ki kızlarımın okuması içinde önce barınacak yerlerin olması lazım. Ve ben diyorum ki her mahallede bir cami var artık. Lütfen sevgili hayırseverler yeni bir camii yerine bir kız yurdu yaptırmayı düşünün. Ve dua edin o kız çocuklarının evlatları pek çok vakit namazında tek safı bile dolmayan camilerimizin içini doldursun.
Nereden nereye. Kızlarımızı koruyalım. Onlar bizim geleceğimiz. Hepsini korumaya çalışalım.
Bir gün Ankara da bir alış veriş merkezine birlikte gittiğim bayan arkadaşım arabasını park yeri bulamayınca özürlü parkına çekti. Dedim ne yapıyorsun ceza yiyeceksin. Dedi ki neden benim özrüm kadın olmak.
Allahım kızlarımızı üzmeyeceğimiz bir dünya ver bize.