Malûmunuz üzere, “Anadolu, leziz mi leziz bir petek, benzersiz lakin sahipsiz… Yabancı arkeologlar ise, doyumsuz birer obur arı… Yürütmüşler yurdumuzu yüzyıllar boyu.” (Esat Beşer. Anadolu’da, Vurgun Arkeoloji. Maraş Gündem Gazetesi. 9 Şubat 2020)
Ne var ki; Anadolu Arkeolojisi, Cumhuriyet’in ilânından hemen sonra, büyük önem kazanmıştır.
Anadolu Arkeolojisi’ne Yoğun İlgi
Keza, Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu Arkeolojisi’ne yoğun ilgi göstermiştir.
Anadolu Arkeolojisi’ne İlişkin Çalışma
Bu bağlamda, Atatürk, Anadolu’da, arkeoloji yoluyla, yeni bilgilerin edinilmesine ilişkin çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.
Arkeolojik Kalıntıların Bulunuşu ve Sonrası
1923 yılında, Ankara, başkent olarak kurulduğunda, burada, arkeolojik kalıntılar, ortaya çıkmıştır.
Bunun üzerine, Atatürk, arkeoloji kazılarını, Ankara’da başlatmıştır.
Yazıtların İncelenmesi ve Okunabilmesi
Atatürk, arkeoloji kazıları sonucu elde edilecek yazıtların incelenebilmesinin ve bunların okunabilmesinin büyük önem taşıdığını düşünmüştür.
Bu nedenle, eski dillerin öğrenilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Öyle ki; bu düşüncesiyle, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni kurdurmuştur.
Gayesi; Gerçeğe Erişebilmekti
Atatürk’ün bu fakülteyi kurdurmaktaki başlıca gayesi; yabancı uzmanlara veya arkeologlara gerek duyulmaksızın, Anadolu’daki eski uygarlıkların gerçeğine erişebilmekti.
Arkeoloji Öğreniminin Kök Salışı
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi dışında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde, Arkeoloji ve Tarihöncesi Bölümleri de kurulmuştur.
Dahası, bu fakültelere bağlı, Arkeoloji Enstitüleri açılmıştır.
Böylelikle, Türkiye’de, arkeoloji öğrenimi başlamıştır. Önem kazanmıştır.
Örneğin; Tahsin Özgüç ve eşi Nimet Özgüç, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden mezun olmuşlardır.
Yani, eşi ile birlikte, Tahsin Özgüç, arkeoloji öğrenimini, Ankara’da, bu okulda tamamlamıştır.
Anadolu Arkeolojisi’nin İnsanlığa Faydası
“Obur arıların” kökünün çoktan beri kazındığı Türkiye, bundan böyle, sadece, birilerine değil, başta, kendi insanına olmak üzere, tüm insanlığa fayda sağlamaya başlamıştır.
Arkeoloji Kazılarının Milâdı
Yenileyerek ve yineleyerek ifade etmek gerekirse, Ankara, başkent olarak kurulurken, birtakım kalıntılar, ortaya çıkmıştır.
Bunun üzerine, arkeoloji kazılarına Atatürk’ün talimatıyla, Ankara’da başlanılmıştır.
Hitit ve Frigya Uygarlıkları’nın Bulunuşu
Bu süreçte, Makridi Bey, Bittel ve Kansu, bu yörede, kazılar yapmışlardır.
Yaptıkları kazılarla, Hitit ve Frigya Uygarlıkları’nı bulmuşlardır.
Bir başka ifadeyle, Türk arkeologları, Ankara yöresinde, iki farklı uygarlığın varlığını, ortaya çıkarmışlardır.
Bunun dışında, Makridi Bey, ayrıca, Ankara Garı arkasındaki vadide, üç tümülüste de kazı yapmıştır.
Bir Kültür Evresinin Saptanılışı
Mansel ve Çambel ile birlikte, 1952 – 1954 yılları arasında, iki yıl boyunca, Fikirtepe’de kazı yapan Bittel ise, kazıları sonucu, bir kültür evresi saptamıştır.
Kansu, Ne Bulmuştur?
Kansu’ysa, Von der Osten’le, Ankara’da, Etiyokuşu’nda yaptığı kazılarda, Paleolitik Çağ’a ilişkin kalıntılar bulmuştur.
Buna ilaveten, Kalkolitik Çağ yerleşmesi ve Roma – Bizans kalıntıları bulmuştur.
Alacahöyük Kazılarının Tekrarlanışı
Atatürk’ün teşvikiyle, Arık ve Koşay başkanlığında, Türk Tarih Kurumu, Alacahöyük kazılarını tekrarlamıştır.
Bunun dışında, Arık ve Koşay, ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı’nı temsilen Ahlatlıbel’de, Göllüdağ’da ve ayrıca, Karalar’da, arkeoloji araştırmalarına ve kazılarına başlamışlardır.
ÖZET
Özetlemek gerekirse, Anadolu Arkeolojisi, Cumhuriyet’in ilânıyla, değer kazanmıştır.
Bu süreçte, arkeoloji öğrenimi de önem kazanmıştır. Kök salmıştır.
Anadolu Arkeolojisi’ne yoğun ilgi gösteren Atatürk, bu yöndeki çalışmalarını yoğunlaştırmıştır.
Eski dilleri bilerek, kazılar sonucu bulunan yazıtların bizzat okunabileceği; böylelikle, Anadolu’daki eski uygarlıkların gerçeğine ulaşılabileceği düşüncesiyle, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni kurdurmuştur.
Ankara, başkent olarak kurulduğunda, birtakım kalıntılar, ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle, Atatürk, arkeoloji kazılarına Ankara ve civarında başlanmasına dair talimatta bulunmuştur.
Bunun üzerine, Türk arkeologları, bu yörede, yaptıkları kazılar ile iki farklı uygarlığın varlığını, ortaya çıkarmışlardır.
Bunun dışında, başka Türk arkeologlarıysa, yaptıkları kazılar sonucunda, bir kültür evresi saptamışlardır.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu, tümüyle, Türk arkeologların başkanlığında, arkeoloji araştırmaları ve kazıları yapmaya başlamışlardır.
Kaynak: https://www.marasgundem.com.tr/makale/anadoluda-vurgun-arkeoloji-17419
Dipnot: Başlangıcını yaşamakta olduğumuz 2020 Yazı’nın güzel geçmesi dileğiyle, Ankara’ya, KAYA Ailesi’ne selâm olsun.