Anadolu’daki bilinçsiz, ev işleriyle uğraşıp kadın programlarını ve dizileri takip eden, ya da genelde tarlada çalışan kadınların kullandığı beyaz tülbent ve yazmaya “başörtüsü”; bilinçli, okumuş/okuyan ve kültürlü kadınların kullandığı örtüye ise “türban” dediler!
Ama “tehlike” olarak kültürlü ve bilinçli kadınların kullandığı örtüyü, yani kendi uydurdukları “türban”ı gördüler. O yüzden hep “Anadolu kadınının yüzde 60, 70'i başını yazma ile sarıyor. Buna bir şey diyen var mı?” diyerek savunma yaptılar..
İslam düşmanlıklarını örtmeye çalıştılar!
Öyle ya; tarlada, yazıda-yabanda çalışan “amele” kadın istediği kadar örtünsün, kimseye bir zararı(!!) yoktu nasıl olsa!
Asıl tehlike, niçin örtündüğünü bilen, soran, sorgulayan ve devlet katında söz sahibi olmak isteyen kadındı! O yüzden, bunun bilinciyle yıllarca direndiler “yasaklar”, “kamusal alanlar” icat ettiler.
Baktılar olmuyor, adres olarak Arabistan’ı gösterdiler.
“Başörtüler Arabistan’a gitsin.”
***
Biliyorsunuz, bu veciz(!!) sözler köyünün adında bile “İslam” ismi geçen ve yıllarca bu millete kendini “Nurlu Süleyman” olarak kakalayan Güniz Sokak’ın yaşlı sakini Süleyman Demirel’e ait. Başörtüsü ile üniversite okumak isteyenlere Arabistan’ı göstererek bu yaratıcı cümleyi kurmuştu.
Bu gün, Demirel’in o sözlerinin üzerinden yıllar geçti. İçlerinde Milletvekilimiz Sevde Bayazıt Kaçar Hanımefendi’ninde bulunduğu Ak Partili dört kadın milletvekili “Yüce Buyurucu”nun gitmelerini istediği yere hac ibadetlerini yerine getirmek için gittiler.
Ama terslik olacak ya! “Açık” gittiler, “kapalı” döndüler.
Yetmedi; meclise de öyle girdiler.
***
Nereden bilsin Süleyman Demirel bir gün böyle olacağını, sözlerinin böyle vücut bulacağını…
Bilse o lafı hiç söyler miydi!?
(…..)
Ne dersiniz, “Nazmiye öleceğine ben ölseydim de bu günleri görmeseydim!” diye dövünüp duruyor mudur?!
***
Ecevit’in çatık kaşları ve titreyen sesiyle hançeresi yırtılırcasına “burası devlete meydan okunacak yer değildir” senini hiç unutmadık. Ve aslında Merve Kavakçı’nın şahsında tüm muhafazakar kesime meydan okuduğunu da...
Tam 14 yıl geçti aradan.
Dönüp 14 yıl geriye (1999’dan 2002’ye kadar boşa giden yılları saymazsak) baktığımızda “normalleşme” ve “öze dönüş” adına çok mesafe kat ettiğimizi görüyoruz.
Eğer o normalleşme olmamış olsaydı, bu günlerde ana haber bültenlerini Genelkurmay’ın, sözde laik ve ulusalcı çevrelerin, yargı organlarının ve üzerine vazife olmayan daha bir çok kişi ve kurumun sert laiklik bildirileri süsleyecekti.
“Flaş haber” izlemekten gına gelecektik.
Şimdi ise öyle değil. O kayıp ve karanlık yıllarda normalleşme için “mümkün değil” diyenler bile yaşananlar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Öyle ya, vaktinde Tayyip için de “Muhtar bile olamaz” demişlerdi. Ama Allah dilerse zindana atılan Yusuf bile bir gün Mısır’a Sultan oluyormuş.
Onların hesap edemediği tamda buydu aslında.
Ha, nesilleri bitti mi? Hayır.
Sağdan soldan cıyaklama ve havlama sesleri gelmiyor da değil!
"Akp m.vekili Sevde Bayazıt Kaçar, 31 Ekim'de meclise baş örtüsüyle girecekmiş. Açık başına bakınca, bence de kapamasında yarar var!"
Bu hakaret dolu sözler Fransız okullarında yetişmiş ve hayatını İslam düşmanlığına adamış bir “aşühte”ye ait.
“Meclis'e dün itibariyle dört adet sıkmabaş kelle soktular”
Bu sözlerde bir başka şeref ve haysiyet yoksunu zavallı yaratıkcığa…
Her iki örnekte de olduğu gibi yine havladılar, havlayacaklar. Ama itler havladı diye kervan yolundan dönmeyecek…
***
Diğer taraftan Sayın Sevde Bayazıt Kaçar’ın Kahramanmaraş Milletvekili olarak “başörtüsü ile meclise giren ilk vekiller”den olması ve bu şekilde tarihe geçmesi Kahramanmaraş için ayrı bir övünç kaynağıdır.
Bu yüzden Milletvekilimiz’i tebrik etmek isterim.
Aynı zamanda o günün, Sütçü İmam’ın kadınlarımızın örtüsüne elini uzatan Fransız askerlerine “ilk kurşun”u sıktığı tarihle aynı güne denk gelmesi bir tevafuktur.
Dileriz, meclise başörtüsü ile giren vekillerimiz duruşlarını değiştirmezler.
Dileriz, Sayın Sevde Hanım’ı bundan sonra da Kahramanmaraş için yaptığı çalışmalarla görürüz.
Dileriz, milletvekillerimiz (Kahramanmaraşlı) bunu “istismar” vesilesi yapmazlar.
Dileriz, Sevde Hanım’ın başörtüsü Ak Partili (Kahramanmaraşlı) siyasetçilerimizin “kusurlarını” örtmez.
Sevgiyle kalın.