Geçen hafta sonu “hayırlı bir iş” vesilesiyleAnkara’daydık. .
Samanyolu Eğitim Kurumları’nın önemli bir neferi, kıymetli yeğenim Bünyamin Karalar’ın nişan töreni için..
Anısı var bende Ankara’nın tâ eskilerden.. Kimisine göre “gri” dir Ankara. Ama ben severim… “Gizemli” gelir hep “ortaokul yıllarım”da tanıştığım şehir.
Sonra, Mamak’ta askerlik..
Kim bilir, belki de bir çok insanın işkence gördüğü “Mamak” ve “Taputluklar” yüzünden.. Oraların ismine, okuduğum kitaplarda çok sık rastladığımdan..?
Sonra Ankara’ya her gidişimde Atatürk’ün oraya geldiği yıllar, çocukluğumdan kafamda canlandırdığım ve hiç silinmeyen küçük “bozkır şehri” gelir gözlerimin önüne.
Koca binalara bakar, “Vay be, demek buralar oralar ha..” derim, kendi kendime.
***
Evet, Ankara ziyaretimizin olmazsa olmazları arasında Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun kabri ve Anıtkabir ziyaretleri de vardı. Şükür, her ikisini de ziyaret ettik. Yazıcıoğlu’nun ruhuna fatihalar gönderdik. Karlarla kucaklaşmış ve sanki kendini anlatan yalın ve bir o kadar da etkileyici kabri başında…
Tabi Taceddin Dergâhı’ne gidip de Merhum Mehmet Akif Ersoy’un ruhuna fatiha göndermemek olmazdı. Hem de kendi şehrimizde, O’nun adına tam da o anlarda sempozyum düzenlenirken…
***
Anıtkabir’de Ata’nın huzuruna çıktık. Sonra Anıtkabir’in altında bulunan Kurtuluş Savaşı Müzesi’ni ziyaret ettik. Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Bu memlektin nasıl bu günlere geldiğini “hakkaten anlamak” için orasını görmek gerek.
Geçmişe ve Ata’ya ait ne varsa orada. Eşyaları, kıyafetleri, kitapları, silahları…
Çanakkale, Büyük Taarruz ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan panoramik resimler çok etkileyici.
Hele müzedeki “Maraş ve Çukurova Bölümü” daha başka. O bölümü “daha başka” yapan elbet bizim Maraşlı olmamızdan.
O bölümde, kahraman şehrimizi bu günlere taşıyan kahramanları görüp gururlanmak daha başka. Sütçü İmam, Abdal Halil Ağa, Senem Ayşe…
Ve tabi diğerleri..
Sütçü İmam’ın büstü bile var. Komşu vilayetin simge ismi Şahin Bey’le yan yana duran.
***
Tüm bunları görünce bir Kahramanmaraşlı olarak hem gurulandım ve hayıflandım. Gururlandım çünkü; kahramanlarımıza orada da rastladım.
Hayıflandım çünkü; düşündüm, “bizim niye bir kurtuluş müzemiz yok?” dedim kendi kendime.
***
Her şeyimiz var.
Şanlı bir tarihimiz..
İstiklal madalyamız..
Kahramanlarımız..
Ruhumuz..
Yerimiz..
Paramız…
***
Peki geçmişimize yakışacak ve tarihi mirasımızı koruyacak neden bir müzemiz yok? Dışarıdan gelerek şehrimizi ziyaret edenlerin gezeceği, tarihimiz hakkında bilgi sahibi olacağı bir “Kurtuluş Müzesi” oluşturamaz mıyız yani?
Çocuklarımızın elinden tutup zaman zaman gezmeye götürebileceğimiz bir mekan…
***
“Bayrak Olayı”nı ve “Sütçü İmam Olayı”nı tasvir eden panoramik resimler, kurtuluş mücadelesinde emeği geçen kahramanmaların tümünün “adam akıllı” resimlerinin bulunduğu koca bir salon. O günlere ait resimler, kıyafetler, silahlar, eşyalar, mumyalar, heykeller, Abdal Halil Ağa’nın davulu, eşyaları; Sütçü İmam’ın süt kazanı, eşyaları örneğin.
Daha aklımıza gelebilecek daha bir çok şey. Tabi bunlar yapılmadan önce işin uzmanları tarafından o günlere dönük etraflı bir çalışma yapılması gerekir.
Bunun bir de “maliyeti” olacaktır.
**
Böyle bir proje için başta belediye başkanımız Sayın Mustafa Poyraz olmak üzere Sayın Vali’miz ve işadamlarımıza “lokomotif” olma görevi düşüyor.
Ne dersiniz, başaramaz mıyız yani?
Başarırız başarırız.. Yeter ki kolları sıvayıp “Bismillah” diyelim.
***
Tam da kurtuluşumuzun 91. yıl dönümünde aklıma bu güzel olduğunu düşündüğüm ve inanıyorum ki şehrimize ve insanımıza yararlı olabilecek bu fikir geldi.
***
Tüm Kahramanmaraşlı hemşehrilerimizin 12 Şubat Kurtuluş Bayramı’nı tebrik ediyorum.
Bu arada Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nde meydana gelen göçükte hayatını kaybedenlere Allah’tan (cc) rahmet, yakınlarına sabır ve yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Sevgiyle kalın.