Biz fakiri yakinen bilenler rahmetli Hasan Karakaya abimizle olan hukukun derinliğini de bilirler.. Bundan 25 yıl önce bir yakınını muayene için getirdiğinde o’nu daha o zaman çok sevmiştim. Cüssesi narin yapılı küçüktü ama gönlünün büyüklüğünü ,engin mertliğini, adam gibi adamlığını tanışmamızın daha ilk anlarında hissetmiş ,sezinlemiştim..
İletişim derslerinde üzerinde en çok vurgu yaptığım konu hep ilk tanışmanın önemi olmuştur.Bu konu üzerinde önemine binânen ısrarla dururum. İlk tanışmalarda insanlar beden dilleri ile birbirlerine yakınlık hissederler. Ya da tersi olur. Bundan dolayı da ya kanımız kaynar ya da biraz daha mesafeli oluruz.. Sevgili rahmetliye kanım hemen kaynamıştı.. Zor günlerimde hep yanımda oldu. ; bir nevi motivatörüm oldu. Bugün birşeyler yazıyorsam onun emeğinin büyüklüğünü itiraf etmeliyim..
Ömrü olan rızkını tamamlamayan insanlar olarak şu fani dünyada nedendir hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz.! Sonu gelmeyen bir sürü hayaller ; malesef bizi felakete götüren her şeyimiz olmuş.. “Yarın ölecekmişiz “gibi olan algı belli ki dünyasını değiştireli de çok oldu. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanlar olarak yakın uzak etrafımızdaki ölümler hüsranda olmamızı engellemesi beklenirken buda mümkün olmuyor. Hergün biraz daha eksilen telefon rehberlerimizdeki liste, kayan yakın dostlarımız da bizi kendimize getirmeye yetmiyor ?!.. Acı ama gerçek !.
Rahmetlinin belli aralıklarla karşılaştığı çeşitli rahatsızlıkları /hastalıkları oldu. Beyin felciden, kalp krizine, sigara bağımlılığından yaşadığı tüm olumsuzluklara kadar hep yanıbaşında olma olmayı Rabbim biz fakire lütfetti. Bu yüzden görevini yerine getiren bir hekim olarak bahtiyâr olduğumu ifade etmek isterim.. Bu vesilelerle görüşmelerimizde ise hep o verdiği için helal edecek bir hakkım da yok. Varsa da bu kahraman kalem erbabına kat be kat helâl olsun..
Kâbus yılları olarak hafızalarımıza yer eden karanlık günlerde hep onun cesur yazıları ile içlerimiz aydınlandı. Üzerimize çöken karabulutları onun haklı ve yerinde haykırışları ile def ettik. Ülkenin samimi inanan insanlarına karşı yapılan alçakça saldırılara cesur kalemiyle her zaman bir kalkan olmuş ve bizleri hep yüreklendirmişti. Bu hain ve yıkıcı güruhun tüm menfii çabaları bu ruh ile yerle -yeksan oldu.
Örnekler çoğaltılabilir. Amaç bu değil elbette. Onun misyonunu devam ettirmemiz gücümüz oranında onun burçlara diktiği bayrağa destek olma zamanı bugün. Her fani gibi Hasan Abimizde ebediyet yolculuğuna çıktı. Her zaman mazlumların safında yer almış bu dualı ümmet vazifesini layıkı ile yapmaya çalıştı. Bugün ,O’nu son yolculuğuna uğurlayacağız kısmet olursa bir mübarek Cuma Bayramı sonrası.
Özel sohbetlerimizden aramızdaki sırlardan bahsedecek değilim. Yalnız birkaç anektodunu aktarmak isterim. Gazetenin isminin sık değiştiği günlerdi. Beyin felci geçirdiği için ziyaretine Sefa Saygılı hocamla sık sık gidiyorduk. Kapıdan geldiğimiz haberini aldığında odasını ve etrafını sigara kokusuna karşı havalandırır; kül tablasını da tertemiz ederek bize sigara zaafı ile ilgili acizliğini hissettirirdi. Ben kötü polis ,Sefa hocam iyi polis olur ve bu illet ile mücadelesini desteklerdik.
Son kalp krizinden sonrada gazetenin Halkalı’daki yeni binasında ziyaret etmiş geçmiş olsun temennilerimi iletmiştik.. Bir kasım günü idi . Soluğumuzu kesmek isteyen güruhun acımasız saldırıları var güçleri ile devam ediyordu. Rahmetliye göre yak bir sıgara tesellisinin zirve yaptığı günlerdi. Ama sigara içmiyordu. Gerçekten inanmak zor. Hekimlerin sigaranın zararları ile ilgili tehditleri onun kulağına pek girmediği için önem arzetmiyordu. Zaten konuşmalar diğer kulağından sessizce çıkıyordu.. Kendine özel geçmişte söylediği klasik bahanesi de yoktu. Hayretle bu kararlılığının sebebini sormuştum ?!.
Cumhurbaşkanıma söz verdim demiş ve devam etmişti. Malum sık geziyoruz kendisi ile. Benim demlenmek için kayboluşlarım gözünden kaçmadığı için bir keresinde beni fazla sıkıştırınca dayanamadım klasik bahanemi patlattım. Tutar mı diye gözlerine bakarken sarf ettiği şu cümleler benim ezeli bahaneminde beni aldatmaktan başka bir işe yaramadığı gerçeği ile beni yüzleştirdi:”
Hasan kardeşim ;elbette zor günlerde kaleminle hak -batıl savaşında haktan ve halktan yana durdun.Yaşadıkların elbette unutulması zor olacak gerçekler. Ben ne yapayım. Senin tezine göre benim ne yapmam gerekir. Yedi düvelle savaşıyorum “deyince eridim ve oracıkta paketimi çöpe attım demişti.
Rabbim rahmeti ve mağfireti ile muamele etsin. Cennette bizleri de bu güzel insanlarla cem eylesin ve her mümine böyle güzel bir ölüm nasip etsin.. AMİN.