Kahramanmaraş’ı fırsat buldukça gezmeye çalışıyorum. Şehirler de birer canlı organizma olarak çıkıyor karşımıza.
6 ay önce geçtiğimiz bir caddeden tekrar geçerken yeni bir binanın yapıldığını, daha önce dikilen bir ağacın biraz daha boy attığını yâda çiçek açtığını görebiliyoruz.
Şehirlerde insanlar gibidir. Eskiden Kahramanmaraş’ın en cazip caddesi Uzunoluk ve Çocuk bahçesi civarı iken bu gün oralar gecekondu durumunda.
Şimdilerde Trabzon Bulvarı ve şehrin batı tarafı cazibe merkezi durumundadır. Yarın belki de bir başka cadde bir başka semt cazibe bölgesi haline gelecektir.
1970-80 arasında Kahramanmaraş’ta yazlık sinemalar vardı. İnsanlar akşamları evlerinden yürüyerek çıkarlar, Uğrak pastanesinden birer dondurma aldıktan sonra yazlık sinemaların yolunu tutarlardı. O yıllarda şehirdeki sosyal yaşam bu günden çok daha ileri ve iyiydi. Mahalle baskısının olmadığı ancak küçüküğün büyüklerin ellerin öptüğü, saygı ve sevginin hâkim olduğu yıllardı. O yıllarda bir ihtiyarın dolmuş ve otobüste ayakta kaldığı görülmezdi. Hemen gençler kalkar yer gösterirdi. Bu gün ise evlat babasını, anasını görse ayağa kalkıp yer göstermediği bir dönemde yaşıyoruz.
Muhabbetin, sevginin, komşuluk ilişkisinin bittiği bir gündeyiz. Eskiden evlerde yapılan tahrana, firik olduğunda neredeyse yarısı komşulara gönderilirdi. Şimdilerde bu güzel âdeti hatırlayan mı var?
**
1981 yılında gazeteciliğe başladığımda 18 yaşında liseyi yeni bitirmiştim.
12 Eylül askeri idare yönetime el koymuştu. O yıllarda Kahramanmaraş kent merkezinde neredeyse 1000 civarında kahvehane, çayhane, sabahçı kahvesi v.s. vardı. Tıklım tıklım dolu olurdu. Köyden kente göç olurken, olaylar nedeniyle şehirden dışarıya göçlerde yaşanıyordu.
Taksi dolmuşlar yerini yavaş yavaş bu günkü minibüs dolmuşlara bırakmaya başladığı yıllardı bu yıllar.
Neredeyse bütün işyerlerinde 5 li konsey üyelerinin fotoğraflarını görmemiz mümkündü.
Her gün onlarca insanın Adana’ya cezaevlerindeki yakınlarını görmeye gidip geldiklerini görüyorduk. İnsanların içinden ağladığı, acı ve hüznünü dışa vuramadığı yıllardı o yıllar.
Bir çok mahallede münavebe ile su dağıtımı yapılır. Saatlerde kuyruklarda çay, şeker, gaz, mazot almak için beklediğimiz yıllardı o yıllar.
Asfaltlı cadde sayısı bir elin parmaklarıyla sayılacak kadar azdı. Belediyelerin henüz parke taşı ile tanışmadığı yıllardı o yıllar. Çok az sokağımız ise kara taş ile döşenirdi. Dikkatli yürümediğimizde ayağımızın kaydığı ve düştüğümüz yıllardı o yıllar.
İşte o yıllarda Çocuk bahçesi ve Uzunoluk caddesi ve civarları cazibe bölgesiydi. Sıra ile Batıpark, mağralı, Sakarya caddesi ile devam edebiliriz.
Şimdi ise bu caddeler ve semtler cazibesini kaybetti. Eskiden şehrin ileri gelenleri ve siyasileri yaşam alanı olarak Batıpark ile Mağralı arasında yer alan Akçakoyunlu mahallesini tercih etmişlerdi. Bahçeli iki katlı ve müstakil ve modern evler.
Eskiden varlıkla aileler müstakil evleri tercih ederlerdi. Batıda da böyle ya. Şimdilerde ise apartman daireleri tercih ediliyor. Rusya ve bir çok sosyalist ülkelerde örneğine rastladığımız GETTO apartmanlar yani işçi evleri bu gün Kahramanmaraş’ta zirve yapmış durumdadır. İç içe, yan yana hiçbir özelliği olmayan üst üste yığılan ve adına aparman dediğimiz bu yapılarda insanların yaşamlarını idame ettirmeleri isteniyor.
Başta Belediyelerin yaptığı konutlar, Toki konutları ve kimi müteahhitlerin yaptığı bu Getto konutlar Türk İslami kimliğinden ve kültüründen uzak birer beton yığınlarıdır.
Belediyeler yeni bir imar anlayışı geliştirmek zorundadırlar. Eskiden böyle yapıldı diye aynı yanlışları devam ettirmek doğru değildir.
Dün Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatih Erkoç’un çayını içtim. Bu konuyu dile getirdim. Arsa yokluğundan dedi.
Dilimin döndüğünce izah etmeye çalıştım. Kahramanmaraş’ta var olan arsa rantını önleyecek kurum belediyelerdir. Belediye başkanları Türk İslam kültürü, örf ve adetlerimize uygun yeni imar anlayışları ortaya koymalıdırlar.
Kahramanmaraş’ın yarısından fazlası eski ve gecekondu diye tabir edilen yerleşim yeridir. Buraların ıslah edilmesi gereklidir. Şehirde arsa vardır. Ancak bu arsanın akıllı projelerle yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir.
6-7 katı geçmeyecek yeşil alanların ve boşlukların çok olduğu gettolara benzemeyen konutların yapılması mümkündür. Bu yapılan yeni konutlara mutlaka zemin katına araç parkları yapılmalıdır. Kapalı otoparkı olmayan hiçbir binaya ruhsat verilmemelidir. Daire başı en azından kapalı araç otoparkı olmalıdır. Bu yapılmaz ise Kahramanmaraş’ta ulaşım sorunu çözülemez.
**
Şöyle eskiye bir nostalji yapak istedim. Bu yazı ortaya çıktı. 7 Haziran seçimleri sonrasında güzel ülkemde gördüğüm manzara hepimizi rahatsız etmektedir.
Terör başını alıp gitti. Terör ile ilgili yazı yazarak teröristlerin ekmeğine bal sürmek istemiyorum.
Türkiye’de terör haberlerini gündeme çok aldığımızda bu sadece terör örgütlerine cesaret veriyor.
Bu sebeple terörün son bulmasını temenni ederken bu vatan için toprağa düşen şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Türk yurdunda Türk’e diz çöktürmek isteyen ermeni dönmeleri bu amacına hiçbir zaman ulaşamayacaklardır.