Yok canım ne durdurması. “Şaka” yaptığımı zaten yazının tamamını okuyunca anlayacaksınız.
Allah nazardan saklasın… Sayın Valimiz durmak bilmiyor. “Sanki birileri o na ‘Durmak yok yola devam’ demiş” diyeceğim, ama yanlış anlaşılacak.
Neyse…
***
Başka bir yazıda “ümitvârım” demiştim, Sayın Vali’den ötürü. Gâliba yanılmamışım.
Sanatta, sporda, kültürde, turizmde, eğitimde, sosyal sorunlarda ve devlet yatırımlarında şehrin eksiklerini tesbit ederek hızla çözüm oluşturma yoluna gidiyor. Yetkililerle, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşerek somut adımlar atıyor.
İlçeleri geziyor.
Elbet, sıra kasabalara, köylere de gelecek.
İşte o zaman bizim Ilıca’yı da ziyaret edecek. Sabırsızlıkla bekliyor Ilıcalılar Sayın Vali’yi..
Anlatacakları çok şeyler var.
***
“Lafı döndürüp dolaştırıp Ilıca’ya getirdin” diyeceksiniz !
Demez misiniz?
….
Dersiniz.. dersiniz. Siz var ya siz…
***
Vali Ilıca’ya varmadan ben anlatayım. Hem “ön bilgi” olsun, fena mı?
Ilıca’da sıkıntı büyük. Malum, halihazırdaki kaplıca suyu paylaşılamıyor. “Birşeyler” oldu, bir şirkete su verildi. Sonra, mahkemeler, davalar, kavgalar, “mide bulandıran” iddialar-ilişkiler…
Ilıca tıkandı.
“S O S” VERİYOR.
Su tartışmaları ve göz hastalığı da “tuzu-biberi” oldu. Ilıca Kahramanmaraş ve bölge için önemli bir kaplıca merkezi. Suyu ayrıcalıklı..
Kahramanmaraş’ın turizm ve ekonomisine katkısı büyük.
Hatta tanıtımı açısından da önemli bir faktör.
***
Yeni Valimiz Ilıca’nın sorunlarına da “neşter” vurmalıdır.
Öncelikle “tarafsız” ve uzman kurumlar tarafından yeniden bir sıcak su arama çalışması yapılmalıdır. Ve sonuç “herkesi tatmin edecek şekilde” kamuoyuna doğrudan, devlet tarafından bildirilmelidir. Diyelim ki yeni su kaynağı yok.
Veya var!
(İnşallah vardır.)
Varsa yeni kuyular açılarak; yoksa halihazırdaki sular ölçülerek kaç tesisi besleyeceği tesbit edilmelidir. Sonra, mevcut tesislerin su ihtiyacı korunmalı, artan su ile Ilıca’nın yeğane ihtiyacı için “ivedilikle” yeni bir kaplıca tesisi yapılmalıdır.
Zîra yapılaşma yoğun şekilde sürerken zaten yetersiz kalan tesisler yerinde sayıyor. İki kaplıca tesisi artık bu “yükü” kaldıramıyor. Bu “akıllara ziyan anlayış”a “dur” denilerek, Özel İdare’nin arsası yeniden “mâkul şartlarla” ihaleye çıkarılmalıdır.
(Önceki ihalenin şartları adete “kimse ihaleye girmesin” şeklinde ayarlanmıştı. Kimse de girmedi zaten!)
Ve yapılacak olan tesiste umum havuz bile yoktu.
Bu yanlıştır. Oysa buradan daha önce de yazdık, söyledik. “Yapılacak olan tesiste havuz olmalıdır ve halka açık olmalıdır” dedik.
Yine söylüyoruz.
Ilıca’ya yapılacak (ister özel sektör tarafından, ister devlet tarafından) tesis kaplıca hamamlı şekilde tasarlamalı ve (bakın, kalın harflerle yazıyorum) kesinlikle halka açık olmalıdır. Aksi takdirde yapılacak tesisin Ilıca’ya hiç ama hiçbir “faydası” olmayacaktır.
Üstelik yedi yıldızlı değil, “yirmi yedi yıldızlı” olsa bile...
***
Diğer taraftan Ilıca Belediyesi’ne ve otel, motel ve pansiyon işleten (hatta çarşıdaki mısırcısından tutun, en lüks otel işletmecisine kadar) kişilere de önemli görevler düşmektedir.
İşletmeciler işletmelerini günün ve çağın ihtiyaçlarına göre her sezon başı gözden geçirmeli; zamana enteğre etmelidir.
Ilıca’dan geçimini temin eden her kişi, dışarıdan gelenleri “sağmal inek” gibi görmemeli, davranışlarına dikkat etmeli, dışarıdan gelen her insanın bir “misafir” olduğu asla unutulmamalıdır.
Belediye işletmecileri uyarmalı, gerekli yaptırımları uygulayarak sağlık konusunda ek önlemler almalıdır. Halkın “huzur” ve “güven” içinde, gününü geçireceği geniş mesire alanları oluşturulmalı, pikniğe gitmek isteyenler iki ağaç altına iki masa atıp, adını da “kendin pişir kendin ye” koyan soyguncuların olmayan insafına bırakılmamalıdır.
Bitti mi?
Bitmedi. Ama şimdilik bu kadar yeter. Hele yaz gelsin, yazacağımızı yazarız yine.
Allah (cc) ömür verir, bu can sağ kalırsa tabi..
***
Sevgiyle kalın.