Osmanlı ordusunda 1913’te neler olmuş
Balkan Savaşları sonrası Osmanlı ile Alman İmparatorluğu arasında antlaşma imzalanmıştı, bu antlaşma çerçevesi de Osmanlı ordusunu yönetmek ve ıslah etmek üzere, Alman subaylar görevlendirilmişti. 27 Ekim 1913 tarihinde, General Liman VonSanders komutasındaki Alman Askeri Yardım Heyeti Hizmet Sözleşmesini, Bahriye Nazırı ve Harbiye Nazırı Vekili Çürüksulu Mahmud Paşa tarafından 5 yıllık bir süreyi kapsayacak şekilde imzalandı.
Liman vonSanders’in komutanlığında 23 general,10 amiral,800 civarında subay gelmişti. Birinci Ordu Komutanı, Genelkurmay Birinci Başkanı, Genelkurmay Hareket Başkanı, Donanma komutanı, Teyyare Bölükleri Komutanı, Kolordu Komutanları, hep Almandı. Bunun üzerine, Alman-Prusya sisteminde olduğu gibi, savaşlarda asıl karar verici olan Genelkurmay örgütlenmesinin bir benzerini ERKAN-I HARBİYE-İ UMUMİYE DAİRESİ (Osmanlı GenelkurmayBaşkanlığı) 'na verdi. Bu amaçla, başlangıçta tümen komutanı olması planlanan "Prusya Albayı BronsartvonSchellendorf, Erkan-ı Harbiye -i Umumiye Dairesi Erkan-ı Harbiye Reis-i Saniliği-Genelkurmay Birinci Yarbaşkanlığı- Genelkurmay Karargahı Kıdemli Başkanlığı görevine getirildi."
1913-1918 arasında Almanlar Osmanlı ordusuna komuta etmişti. Genelkurmay Başkanı bile Alman'dı. Atatürk bakın o Alman subaylara nasıl karşı çıkmıştı? O dönemi kısaca hatırlayacak olursak, ordusunda reform yapmak isteyen Osmanlı, ordusunun bütün kritik noktalarını Alman subaylar komuta etmeye başladı. Yapılan düzenlemeler ile Enver Paşayetkisizleşti ve Alman vonSchellendorf fiilen Genelkurmay Başkanlığı görevine getirildi. Hatta bu tarihten sonra bazı belgelerde vonSchellendorf'tan ‘Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi' şeklinde bahsedilmeye başlandı. Aynı iradeyle Genelkurmay teşkilatı yeniden değiştirildi ve Kritik Merkez Şube Müdürlüğü doğrudan vonSchellendorf'a bağlandı
Not: Friedrich (Fritz) BronsartvonSchellendorf (1864 – 1950) bir Alman subayı ve politikacı. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Alman Askeri Misyonu’nun parçası olarak Osmanlı Genelkurmay I. başkanıydı. "Ermeni Tehciri planının gerçek başlatıcısı" olarak tasvir edilir
Birinci Dünya Savaş’ın da Osmanlıyı yöneten Alman subaylar…
Anlaşılacağa üzere, 1914 yılından itibaren Osmanlı ordusundaki bütün yazışma, plan ve diğer tüm evraklar Almanların kontrolüne geçti. Osmanlı Genelkurmay başkanı VonSchellendorf, 20 Ağustos 1914 tarihinden itibaren olası savaş durumunda açılacak cephelerle ilgili planları hazırladı. Osmanlı’da Alman komutasına muhalif subaylar istifa etti veya pasif görevlere getirildi. I. Dünya savaşı başladığında ise "artık denetim mutlak olarak VonSchellendorf'un, dolayısıyla Alman Genelkurmayı'na geçmişti. "Alman denetimindeki Osmanlı Genelkurmayı bütün önemli kararları, sefer planlarını ve her tür yığınağı zaten Alman Genelkurmayı'nın emir ve denetimi altında yapmaktaydı. İlgili yazışma ve arşiv kayıtlarına Osmanlının en üst düzey komutanlar dahil hiçbir Türk subayı plan ve yazışmalara ulaşamıyordu. Bu uygulama savaşın son dönemine kadar titizlikle devam ettirildi...
Alman Genelkurmayı’nın kontrolüne giren Osmanlı ordusuna en dikkat çekici tavır ve uyarı 20 Eylül 1917 tarihli raporu ile 7. Ordu Komutanı MUSTAFA KEMAL PAŞA' dan geldi. Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa ve Talat Paşa'ya gönderdiği raporda Suriye-Filistin cephesindeki durumu vurgulayarak acilen, "içinde bulunduğumuz bataklıktan Almanlarla beraber bulunarak kurtulmak zaruri ise de, Almanların bu zaruretten imdadı ve harpten istifade ederek bizi müstemleke şekline sokmak ve memleketimizin bütün menabiini (kaynaklarını) kendi ellerine almak siyasetine muarızım (karşıyım) ve rical-i devletin bu hususta hiç olmazsa Bulgarlar kadar müstakil ve kıskanç olmalarını lüzumlu görürüm..." diyecekti.
Bunun üzerine Alman Genelkurmayı birlikte savaştığı daha doğrusu savaştırarak öldürttüğü Osmanlı askerlerinin başına VonSchellendorf'un yerine 17 Aralık 1917 tarihinde İstanbul'a gelen Tuğgeneral HansvonSeeckt (d. 22 Nisan 1866 – ö. 27 Aralık 1936) atandı. HansvonSeeck ise 5 Kasım 1918 günü sabah saatlerinde Osmanlı Genelkurmayı’ndaki belgelere göre, 1914 yılından itibaren yapılan bütün yazışma ve evraklar ile Alman Genelkurmayı ile yapılan yazışmaların tamamını üstelik 1 Kasım 1918 tarihinde Genelkurmay ile ilgili tüm sorumluluklarını devretmesine ve 31 Ekim 1918 gün ve 6083 sayılı tamim gereğince bu evrakların Merkez Şubesi'nde veya Riyaset Yaverliği makamında bulundurulması gerekirken Almanya götürmüştür. Bu sorunun yanıtı, bugün sözde Ermeni soykırım yalanları ile Türkiye'yi parçalamak isteyenlerin, Türkleri nasıl birbirlerine düşürdükleri ile toprakları ellerinden nasıl alındığı konusunda ortada "belge ve akıl" bırakmamak içindir.
Tarihte, zamanın kendisi çok önemlidir. Vicdanları olamayan bazı Ermeni veya paralı tarihçiler, İngiliz ve Fransız kuvvetleri 19 Şubat 1915 tarihinde ikinci büyük bir taarruzla Çanakkale'yi topa tutarken, Osmanlı topraklarında, tehcir veya adı ne olursa olsun 2 Şubat 1915 yılında Ermeni sözde soykırımını başlatırlar ve son aylara kadar devam ettirirler. Çanakkale savaşı da 19 - 20 Aralık 1915 tarihleri arasında, Arıburnu ve Suvla'yı boşaltılması sonrası 8-9 Ocak 1916 tarihinde tamamı sona erer. Aynı batı merkezli tarihçiler bu ordunun Ermeni soy kırımı yaptı diyecek kadar yalancı ve iftiracılardır. Günümüzde bu kadar açık olan tarihi belgelere rağmen Almanya Devleti meclislerinde Ermeni soy kırımını kabul etmekte hiçbir sakınca görmemişlerdir. Yapan kendileri ancak günah keçisi olan Türkiye Devleti. Yazıklar olsun Almanya… Bugün, ABD gibi çok donanımlı bir ordunun Irak'ta başına gelenleri gördükten sonra olanlara inanmayı bir tarafa bırakın, 1914-1918 tarihleri arasında akan kanı, kaybedilen toprakların belgeleri ile birlikte Alman Genelkurmayın emri ve komutasında olan Osmanlı ordusunun başına gelenleri, ayrıntıya girmeksizin;
- 19 Aralık 1914 Sarıkamış harekatı,
- 1914 -1915 tarihleri arasında Çanakkale savaşı,
- 1916 Irak ve Orta Doğu
- 9 Aralık 1917 Kudüs işgali de dahil olmak üzere bir bir öğrenelim.
Daha sonra İstanbul işgal edilince, Alman Askeri Misyonunun görevine son verilmiş, Liman vonSanders başta olmak üzere, Alman generaller ve amiraller ülkelerine geri dönmüşlerdir. Ancak şu tarihi notu da düşmek lazım. Az da olsa bazı Alman subayları ülkelerine dönmeyi reddederek Alman üniformalarını çıkarıp, gönüllü olarak Anadolu’nun kurtuluş hareketini başlatan Kuvayı Milliye katılmışlardır.
Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na sokan ve yenilginin baş sorumlusu olarak görülen ENVER, TALAT ve CEMAL PAŞALAR, gece karanlığında Tarabya’da demirli bulunan Alman torpidosuna binerek, ellerinde küçücük birer valizle, Sivastopol’a kaçmışlardır. Osmanlı’nın üç güçlü adamı… İtibarlarını, şereflerini birer küçük valize sığdırmışlardı.
Faydalanılan Kaynaklar.
Kurtuluş Savaşı Tarihi Celal Erikan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 2008
Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti vikipedi Ansiklopedisi
Toplumsal Tarih dergisinin Kasım 2008 tarihli sayısında, "Birinci Dünya Savaşı'ndaki Alman Askeri Yardım Heyeti'nin Bilinmeyen Bir Yönü" isimli makale
Son Cüret Yılmaz Özdil sia yayınları 2020