“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Bizler çalışmak ve mücadele etmekle mükellefiz,takdir Allah’ındır…
Önemli olan doğru bir yolda verdiğimiz mücadeledir…
Önemli olan,bu uğurda gösterdiğimiz fedakarlıktır…
Sonuç mutlaka bellidir,geride kalan dostlarımızın fedakarlığı veya ihmalkarlığıdır…
Aliya İzzetbegoviç üstadın sözü çok manidardır;
“Ve her şey bittiğinde,hatırlayacağımız şey;düşmanlarımızın sözleri değil,dostlarımızın sessizliği olacaktır.”
Evet,önemli olan doğrularla beraber olmak ve haksızlığa dur diyebilmek ve de bu uğurda mücadelede yer almaktır…
Nitekim,Selahaddin Eyyubî, Kudüs seferine çıkarken hocası kendisine ‘atının alnında zafer görüyorum’ dediğinde,
‘biz seferden sorumluyuz, zaferden değil’ diyerek,
Önemli bir hakikatı bizlere öğretmiştir…
Biz zaferden değil,seferden sorumluyuz…
Zafer kazanmak amaç değildir,önemli olan,zafer yolunda adım atmaktır…
Bu sebeple,yanlışlardan ve haksızlıklardan sızlanan ve şikayetçi olan tüm insanlarımızı,zaferi elde etmek için meydanlara inmeye,gönüllere dokunmaya,kısacası sefere davet ediyoruz…
Refahı elde etmenin ve kalkınmanın yolu,ayağa kalkmaktan,mücadele etmekten geçmektedir…
Zaman oturma vakti değildir…
Sessizlik,yanlışlara göz yummaktır…
Suskunluk,zulme rıza göstermektir…
Oturmak,haksızlığa boyun eğmektir…
Sözlerimi, Muhammed (sav)’in bir sözüyle noktalamak istiyorum:
“Kim bildiği hakikatı gizlerde,doğruyu söylemezse,kıyamet gününde onun ağzına ateşten bir gem vurulur.”
Selam ve dua ile kalın…