Mevcut Ak Parti iktidarı 16 yıldır ülkeye hizmet ediyor. Beğendiğimiz hizmetleri var, beğenmediğimiz hizmetleri var.
Ben varoşlarda büyüdüm. Yoksulluğun, sahipsizliğin, çaresizliğin en dip noktalarını gördüm yaşadım. Bu gün ahkâm kesmeye gerek yok. Türkiye son 16 yılda çok büyük mesafeler kat etti.
2004 yılında benim mahallemde benim oturduğum sokakta ben dâhil 4 kişinin bineceği bir aracı vardı. Şimdi o sokağa geldiğimde arabamı park edecek yer bulmakta zorlanıyorum.
Ben 1974 yılından bu yana bu ülkede olup bitenleri anlıyor, kavrıyor ve birebir sizlerle birlikte yaşıyorum.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse;
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında özellikle OHAL uygulamaları ve bunun getirdiği kimi baskı ve korku sendromu toplumda rahatsızlıklar oluşturdu. Ancak 15 Temmuz’da bu güzel ülkede bir darbe girişimi yaşandı. Bunu hafife almak, bu ciddi konuyu sulandırmaya çalışmak doğru bir yaklaşım değildir.
Yaşadığımız OHAL sürecinin 24 Haziran seçimlerinden sonra kaldırılması ve normalleşmenin bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğine inananlardanım. Ama devlet içinde ki bu kripto yapının da tamamen çökertilmesine ihtiyaç vardır. Bunlar yapılırken bu konu ile ilgili yaşanmış mağduriyetlerin ortaya çıkartılması da elzemdir.
**
Türkiye, bulunduğu coğrafya nedeniyle stratejik bir konumdadır. Bu topraklarda savaş hiç bitmemiştir. Biteceğine de inanmıyorum. Bu bu coğrafyanın kaderidir. Güçlü devlet olduğumuzda savaşı sınırlarımızın dışında tutma imkanımız vardır.
Bu gün devletimizin yaptığı da tam budur. Şu anda kahraman askerimiz pkk terör örgütünün beyni kandile yaklaşmış durumdadır. Bunu gören ABD PKK varlıklarını Sincar’a kaydırıyor.
Türkiye’nin son 40 yılda PKK terörü ile mücadele etmesinin ekonomik bedeli 500 milyar doları geçmiştir. Türkiye’nin iç ve dış borcunun bu gün için toplamı şirketler dahil 439 milyar dolar olduğunu hesaba katacak olursak meselenin önemi ve ehemmiyeti daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum.
İktidarı eleştirirken önemli konuları alt alta koymalı ve nerede eksik var, nerede yanlış yapılmıştır bunları bilerek yazmanın ve konuşmanın doğru olacağını düşünüyorum.
**
Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak ülkenin son kırk yılına baktığımızda en başarılı iktidar bu iktidardır. Ancak siyaset-bürokrasi- vatandaş üçgeninde, siyaset-cemaat ilişkileri gibi konularda, ayrıca bürokrasi atamaları dahil bir çok konuda eleştirilerim vardır. Bu eleştirileri yapmam, yapıyor olmam beni ne yandaş ne de muhalif olmamı da gerektirmez.
Eğitim konusunda ülkemizde bir sıkıntı var. Bu herkesin malumudur. Partilerin seçim beyannamelerine baktığımızda bunu görebiliyoruz. O halde 24 Haziran sonrasında kurulacak olan yeni sistem ve bu sistem içindeki hızlı karar alma mekanizmaları ile mevcut sorunlarımızın çözülmesi daha hızlı olacaktır diye düşünüyorum.
**
Millet İttifakı olarak seçimlere giren siyasi partilerin 16 Nisan halkoylaması ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı sistemi değiştirmek istemelerini anlamakta zorluk çekiyorum. Bu yeni sistem içinde işinize gelmeyen yerler var ise bunları değiştirmek ve düzenlemek yerine eskiye özlem duyulması bence sağlıklı bir yaklaşım değildir. Milletin % 50’den fazlasının oyunu alarak iktidar olan bir güç, başka güç odaklarına teslim olmaz. Ancak kıl payı kazanılan seçim ve kurulacak olan koalisyonlar kısa ömürle olur. Bunu geçmişte çok yaşadık. Kaldı ki eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı.
Cumhurbaşkanlığı sistemi içinde erklerin bağımsızlığı sağlanabilir. Demokrasi dışı bir şey var ise bunlar giderilebilir. Kaldı ki sürekli seçim ve seçim ortamı ülkeye bir şey vermez.
**
Türkiye 24 Haziran’da belki de bu ülkenin kaderini değiştirecek güçte bir seçime gidiyor.
Bu seçimin önemini bizlerde tam olarak kavramamış olabiliriz. Bu seçim eski ve yeni özlemleri de beraberinde getiriyor. Seçim sonuçları ve otaya çıkacak tablo milletimizin ve ülkemizin hayrına olmasını diliyorum.
Mevlana’nın bir sözü var.
“Dün dünde kaldı bu gün yeni şeyler söylemek lazım”
Yeni şeyler söyleyenler kazanacak.
Yeni umut, yeni gelecek, yeni sistem ve yeni anlayışlara muhtaç bu ülke!....