Dayanıklı ve en ağır yıkımlar karşısında bile metin olmayı bilen bir milletiz. Başımıza gelen felaketlerden ders alıp, Allah’ın bizi “imtihan” ettiğini bildiğimiz için sabrederiz.
Kan tükürsek de “ kızılcık şerbeti” içtiğimizi söyleyip, namerde(!!) avuç açmayız. (Hükümetin İsrail’in deprem için Türkiye’ye yapacağı yardımı reddettiği söyleniyor.)
***
Güzel Türkiye’miz arka arkaya sıkıntılı günler yaşıyor. Önce, beş polisimizi hain teröre kurban verdik. Sonra; aradan daha yirmi dört saat bile geçmeden 24 Mehmetçiğimizin şehit haberiyle kahrolduk. Tam anlamıyla millet olarak, memleket olarak yıkıldık.
Çöktük..
Oysa her şey ne de iyi gidiyordu!
Dün bizi küçümseyenler, bu gün gıpta ile bakıyor; dün Avrupa’nın kapısında bekletenler, bu gün kendileri davet ediyordu.
Ülkemizin ehil ve emin ellerde, “benim diyen Dünya ülkeleri”yle “at başı” gitmesi anlaşılan bazı odakları bir kez daha harekete geçirdi. Dışarıdan yıkılmayacak kadar “özlü” olduğumuzu ve güçlenirsek Dünya’ya yeniden “nizam” vermeye kalkışacağımızı geçmişteki tecrübeleriyle de çok iyi bilen dış güçler ve içerdeki işbirlikçileri bir kez daha yükselişimize “engel” olmak için harekete geçtiler.
Terör, boşuna ve durup dururken değil!
***
Ülke olarak o saldırının ruhsal travmasını atlatmaya çalışırken, şehitlerimizin üstüne attığımız toprak henüz kurumamışken, bu kez de “Van Depremi” meydana geldi.
Van’la birlikte, Erciş’le birlikte terör saldırılarından zaten ağır yara almış morallerimiz yerle bir oldu.
Kolay değil yaralanmamak, etkilenmemek…
Yüreğinde azıcık merhamet taşıyan bir insanın, son günlerde yaşadığımız terör ve deprem felaketlerinden etkilenmemesi, “neme lazım” demesi, kayıtsız kalması mümkün mü?
Ama Allah’a (cc) ne kadar şükür etsek azdır ki, Türk Milleti olarak bizi İslam’la şereflendirmiş. Şerefli dinimiz İslam bize en şedit hadiseler karşısında bile dayanma gücü vermiş. Biz biliyoruz ki bunların hepsi “Takdir-i İlahi”..
Biliyoruz ki bunların hepsi birer “imtihan”…
***
Kolay mı öyle “Cennet” gibi bir memlekete sahip olmak.?
Geçmişte de şühedalar vermemiş miydik bu toprakları düşman çizmeleri altında çiğnetmemek için. Yine vereceğiz şüphesiz. Bakın, her gün şehit haberleri gelmeye devam ediyor.
Ne kadar anlamlı bir cümle değil mi, “vatan sağolsun” diyebilmek. Ne mutlu evladını bu vatan uğruna şehit verdiği halde acısı henüz taptazeyken bunu söyleyebilen anaya, babaya..
Ne şehitler, ne de depremler bizi yıldırmaya yetmez. Acıyı hissederiz ama yılmayız, yıkılmayız.
Zîra biz ne ihanetler gördük, biz ne kalleşliklere maruz kaldık. Ama hepsini yenmesini bildik hamdolsun. Bunu mu yenemeyeceğiz. Bunun mu altından kalkamayacağız.
Yeter ki oyunlara gelmeyelim. Dik duralım, kimsenin bizi “piyon” olarak kullanmasına izin vermeyelim. İnancımızı asla yitirmeyelim, birbirimize sıkı sıkı sarılalım. Saflarımızı sıklaştıralım...
Dua edelim…
Değil bunların, daha ağır yıkımların bile altından kalkabilecek güçteyiz çok şükür. Soylu bir geçmişimiz, büyük bir devletimiz, itibarlı bir hükümetimiz, güçlü bir ordumuz, cesur bir polisimiz, kararlı bir Başbakanımız, aslan gibi bir Cumhurbaşkanımız var. (Ve alçaklar bunu biliyor.)
***
Bakın;
Şehitler için nasıl sokaklara döküldüysek, deprem içinde aynı şekilde seferber olduk. Türkiye’nin her bir köşesinden yardımlar akıyor Van’a…
Sanatçısından sporcusuna, zengininden-fakirine, büyüğünden-küçüğüne, kadınından-erkeğine, askerinden-siviline; Allah ne verdiyse, karınca kararınca insanımız yardım için sıraya girdi.
Askerimiz, polisimiz kendisine taş atılan, bomba atılan sokaklarda bir can kurtarabilmek için çırpınıyor. Depremi fırsat bilen hırsızlara, arsızlara, namussuzlara karşı yine kendisine bomba atılan (yarın belki de yine atılacak olan) sokaklarda nöbet tutuyor.
Tutacak ve tutmalı…
Çünkü bizim askerimize polisimize de, devletimize de bu yakışır.
***
Ölenler geri gelmese de Van kısa sürede ayağa tekrar kalkacak. Bunu hem millet olarak, hem devlet olarak kısa sürede başaracağız ve “herkes” görecek!
Somali’ye götürdüğümüz yardımlarla bile Dünya’ya ders vermedik mi? İçimizde Osmanlı’nın kırıntılarını taşıdığımızı haykırmadık mı?
Allah ülkemizi yönetenlere akıl versin, güç versin, irade versin.
Bu günler, “ucuz muhalefet” mantığıyla hükümeti sırtından hançerleme günleri değildir. Böylesi günlerde birlik-beraberlik içinde olmayacaksak hangi günlerde olacağız?
“Birlik-beraberlik” olursak değil üç-beş “çarı çakalı”; “ağababaları”nı bile hallederiz ya hu!
Geçmişte daha beterlerini de yaşamadık mı?
Yeter ki Allah (cc) bir daha yaşatmasın, bu da geçer yahu!
Sevgi ve muhabbetle kalın.