Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, hafta sonunu Şanlıurfa ve Adıyaman’da geçirdi. Bizler de bir kez daha yatırımların nasıl isteneceğini ve yatırıma hasret illerin nasıl yatırım alabileceğini öğrendiğimiz gibi ağlamayan çocuğa bakanların bile meme vermediğini öğrendik.
Nasıl mı, bakalım nasılmış?
Gerçekten de gençlerin “Suat abisi” olacak kadar gençlik hizmetlerine önem veren Bakan Kılıç, gençliğinin verdiği enerjiyle güzel hizmetler yapıyor, umarım çok daha güzel hizmetlere imza atan “genç bakan” olarak ileride anılır.
Benim bu beklentim, hizmet bekleyen kentlerin de doğal bir beklentisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü çalışan bakan, kentleri ayağa kaldıran bakandır aynı zamanda.
Biz gelelim iki ili ziyaretine…
Bakan Kılıç, önce Şanlıurfa’ya gitti.
Sebeb-i ziyareti her iki ilde de “açılışlar ve bir dizi temas” gibi klasik bir bahaneydi.
Bu bahane, iki ilin farklılığını da ortaya koyması adına dikkat çekiciydi.
Şanlıurfa, neredeyse her dönem bir bakanı kabinede olan bir il ama Adıyaman, bugüne dek hiç bakan çıkarmayan birkaç ilden birisiydi.
Şanlıurfa yatırıma doyan bir il, Adıyaman yatırıma hasret bir köy kent görünümünde.
Şehircilik açısından “yok” denecek kadar hiçbir yatırım yapılmamış Adıyaman, beş büyükşehir arasına sıkışıp kalan “büyük köy” görünümünde.
Sosyal yönü sıfır denecek seviyede.
Kültüre hiç ama hiç destek vermeyen bir kent...
Ne büyük bir alışveriş merkezine sahip, ne beş yıldızlı oteli var, ne kültür merkezi.
Hatta şehrin otogarı bile 50 yıllık derme çatma, kasaba otogarlarından bile kötü.
Halen ikili eğitim yapılan nadir illerden birisi.
Taşımayla eğitim seviyesini yükselteceğini, birleştirilmiş sınıflarla eğitimde zirve yapacağını sanıyor.
Zaten taşıyacak yolu da pek yok. AK Partinin onuncu yılında duble yolu uzaktan gören ama bir türlü şehirle birleşmeyen bir uzun yol!
Bakanın alanına giren konular da tam bir fecaat.
50 yıllık bir stadyumu ve yine aynı süreye sahip kapalı bir spor salonu var.
Gençlerin spor yapacağı alan da yok, atletizmin hiçbir dalının yapılacağı alan da…
Gençlik ve Spor Hizmetleri, yerel yöneticilerin kabiliyetine göre ağır aksak bir şekilde ve Sodes projeleriyle yürütülmeye çalışılıyor.
Şanlıurfa ise bütün bunları unutalı uzun zaman oldu.
Buna bakan Kılıç da şahit.
O kadar şahit ki, “iftar-teravih arası” hizmete açamayacağı kadar büyük tesislere kavuşabiliyor.
Şanlıurfa’da GAP Arena Stadının arkasında yapılan 5 bin kişilik spor salonunun açılışı vardı ev bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Ancak bakan bu tesisi açmadı.
Ajanslara ilk yansıması sanki bakan tesisi beğenmemiş de açmamış gibi geldi ama içeriğine bakınca, bakanın “bu tesisi başbakanın açması” gerektiği görüşünde olduğu görüldü.
Tesis çok büyüktü ve Şanlıurfa’da bulunan diğer büyük tesislere ek bir başka büyük tesisti…
***
Daha sonra Bakan Kılıç, Adıyaman’ı ziyaret etti.
Klasik ziyaret bahanesinde “açılış” vardı ama açılacak bir hizmetin olduğu da söylenemezdi.
Hazır gelmişken yeni yapılan Gençlik merkezinin kurdelesini kesti.
Ve Adıyaman’a hizmet, böylece gelmiş oldu.
Adıyaman Atatürk Stadyumu, 50 yıl önceki haliyle hizmete devam etti. Hemen yanındaki Kapalı Spor Salonu da…
İl Özel İdaresine ait arazi üzerine yapılan 2 bin 500 kişilik kapalı spor salonu ise urum oğlunun türküsüne döndüğünden açılacak bir şey yoktu, hediye edilen resmiyle yetinmek zorunda kaldı. O resim gençlere verilmeli, bakıp bakıp spor yapmalılar.
Ama bakan, Adıyaman’a çok şey yapıldığını söyledi.
Çünkü “Hükümet olarak Adıyaman'a gerek yatırımlar gerekse gençlik ve spor projeleri konusunda öncelik ve değer verdiklerini” söylüyordu.
Koskoca bakan, yalan söyleyecek değil ya…
Belki Adıyamanlılar görmüyordur, hepsi o.
Tıpkı belediye hizmetlerini görmedikleri gibi, tıpkı diğer kurumların devasa yatırımlarını görmedikleri gibi, tıpkı kültür merkezini, otogarı, parkları görmedikleri gibi…
Çünkü bakan “Türkiye genelinde yapmaya çalıştığımız bütün proje bazlı hizmetlerimizi, Adıyaman'da da aynı şekilde önemli ve öncelikli şekilde gençlerimize kazandırma çabası içerisindeyiz.” diyordu…
Demek ki bir umut vardı ve can henüz çıkmamıştı…
Hem “Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Adıyaman'a, gerçekten samimi bir ilgisi var.”dı…
Sonra “Adıyaman, hep huzur ve sükunet merkezi gibi oldu. Bizim siyasetimizde de öyle oldu. Milletvekillerimiz hep güler yüzlü ve kendi aralarında dayanışması iyi insanlardı. Dolayısıyla ortaya bir sinerji çıktı. Adıyaman bizim gündemimize hiç problemli bir şehir olarak gelmedi. Adıyaman'da, hiç kronik problemli bir şehir görüntüsü oluşmadı. Bu çok büyük bir şanstır. Adıyamanlılar, bu şansı fırsata dönüştürmeye devam etmek lazım.”
Adıyamanlılar sevindi elbet, bakanın peşini bırakmadı. Halay bile çektiler. Hatta horon tepeceklerdi ama bilmiyorlardı.
Bakan iyi ağırlandı, izzet-i ikramda asla kusur edilmedi.
Gençler “Suat abi” diye çılgına döndü, siyasiler asla peşini bırakmadı, onu kurda kuşa yem etmeye niyetleri yoktu.
Ve bakan gitti…
Hem de Adıyamanlılara “ya sabır!” çektirip, gitti. (Sürücülerin ramazanda el freni değil, ya sabır çekmesi kampanyasına destek de)Tıpkı yıllardır çektikleri gibi…
Şanlıurfa’da “başbakan açmalı” denen devasa projeye karşı, Adıyaman’da “hiç kronik problemi bir şehir görüntüsü oluşturmaması” kaldı…
Çünkü Şanlıurfa, aldığı bütün yatırımlara karşı “ağlamayı” biliyor ve onlara meme verecek hep bir bakanları da oluyordu.
Adıyaman ise “huzur kenti” olduğundan, huzuru bozacak bir zırıltıya pabuç bırakmıyordu…
Ve memeyi de bir türlü alamıyor, içten içe zırlayıp duruyordu…
Bu gidişle daha çok zırlarsınız…
Twitimden seçmeler
Bakan Kılıç Adıyaman'da yöneticilere “Kardeşim bu kadar çalışmayın, ayıptır, günahtır, dinlenin” demiş. Başka illere kötü örnek oluyormuşuz. :)