Son günlerde medya sektöründe yaşanan birkaç olumsuz örnekler üzerine bu yazıyı yazma gereği duydum.
Değerli okurlarım; özellikle medya sektörü ile ilgili yazı yazmama prensibimi mecburen bir süre askıya alacağım. Çünkü mesleğimize sahip çıkmak gibi bir sorumluluğumuz ve zorunluluğumuz vardır.
Kahramanmaraş’ta olduğu kadar bütün ülkede son yıllarda adına gazeteci denilen ancak gazetecilik ahlak ve etiğinden bihaber olan eline aldığı bir fotoğraf makinası ve çoğu zamanda cep telefonu ile sosyal medya üzerinden gazetecilik yaptığını sanan insanlar Gazeteciler …. Derneği, cemiyeti gibi oluşumlar içine girerek, para karşılığı ödül verme hastalığına yakalandılar. Aslında suç bu insanların değildi. Suç; ehil olmayan insanların Kamu kurumlarına yönetici atanması, siyasi kültür, protokol görgü ve kurallarını hiç yaşamadan siyaseten önemli koltuklara getirilen insanlardı.
Çünkü bir şehrin Valisi tayini çıkıp giderken yerine gelecek olan Vali’ye bir zarf bırakır. Bu zarfta o şehirde çayı içilecek, sohbet edilecek, güvenilir isimler yazılır. Bunda da en başta basın mensupları, iş adamları v.s. yer alır.
Mesela ben 42 yıldan bu yana gazetecilik yapan biri olarak, şehre yeni bir Vali, Emniyet müdürü, Başsavcı ya da başka bir bürokrat geldiğinde randevu alır hayırlı olsun ziyareti yaparım. Birkaç ay beklerim; ziyaretimin karşılığı yerine getirilmemiş ise o bürokrat ile hiçbir şekilde ilişki kurmam, bir daha kapısından içeri de girmem.
Çünkü bizlere bu nezaket kültürü verildi. Ve son yıllarda ehil, liyakat sahibi insanlar makamları işgal etmedikleri için bu kültür unutuldu. Bizlerde kamu bürokrasisi ile sağlıklı iletişim kuramaz olduk.
Hal böyle olunca da; tecavüz dâhil birçok suça karışmış, insanları dolandırmış, hapis yatmış, yüz kızartıcı işlere bulaşmış insanlar gazeteci kimliği altında bu kültürel birikimlerden haberi olmayan bürokrat ve siyasiler de bu tür insanlara değer vererek toplumun önüne çıkartmışlardır.
Bu durumda suç kimin oluyor?
10 Ocak Gazeteciler gününde bizim gibi mesleğe bir ömür veren insanlar hatırlanmaz iken bu tür ahlaksız diyebileceğimiz gazetecilik mesleğine ihanet eden insanların yanına koşan siyasi parti temsilcilerini, bürokratları nereye koyacağız?
Kusura bakmayınız beyler.
Vali örneğinde değindiğim gibi. Emniyet Müdürlüğünde herkesin bir kartı var. Bir bürokrat kiminle konuşacağı, kiminle ilişki kuracağı, kiminle bir fotoğraf vereceği konusunda ilgili birimlerden yardım istemiyorsa, işte istenilmeyen fotoğraf karelerinde yer alırlar. Sonra da bu fotoğrafları silme yarışına girerler.
Ya ey Kahramanmaraş Valisi…. Ey Milletvekilleri, Ey Belediye başkanları, ey diğer yetkililer; sizlerin şu anda düştüğünüz durumun farkında mısınız?
Sanırım bu olaylardan sonra Devlet erkânı, Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve Siyasi Parti Temsilcileri bunlardan ders alırlar.
Bu yaşanan hadiseler bu mesleğe bir ömür vermiş benim gibi sadece işi gazetecilik olan insanların sorumluluk alanına girmez.
Bu meslekte hiçbir emeği olmamış insanlara sizler değer verdiniz ve bunun bedelini de sizler ödeyeceksiniz….