İnanın çok üzülüyorum. Üzüntümden yataklara düştüm, her tarafım zangır zangır titriyor, tiril tiril terliyorum.
Gecenin bir yarısı terden sırılsıklam bir şekilde uyanıyorum.
Geceleri de kâbus görüyorum, gündüzleri de kâbus peşimi bırakmıyor.
Kolay değil, Hollywood’un yakışıklı oyuncusunun hayatı çok sıkıcıymış.
GQ dergisine içini dökmüş Pitt, yüreğini açmış Pitt, her bir şeyi açık ve seçik olarak ortaya dökmüş Pitt.
Yazık ki ne yazık…
İşi gücü bıraktım, Brad Pitt için kafa yormaya başladım.
Onun hayatına renk katacak şeyler düşünmeye çalıştım.
Mesela asgari ücretle çalışan birisi olsaydı hayatına ne renk gelirdi, ne renk.
Değme keyfine o zaman.
Yan gel yat, dik otur, amuda kalk, 180 derece ters dur, ne yaparsan yap.
Çok paranın içinde insanın canı sıkılıyor.
Koca koca villada bir başına dolaşıyorsun.
O tatil senin, bu tatil benim insanın canı sıkılır tabii.
Akşam oturmaya gelenin yok, mangal yapacak dostların da yok.
Bir akşamüstü eşini alıp sahil boyu da yürüyemiyorsun.
Her tarafın hayran kaynayacak, kıskançlık krizleri bir yana hayranlarının uygunsuz tavırları sizi canından bezdirecek.
Özgür olmamak çok kötü Brad, iyi bilirim.
Bir başına gezmedikten sonra, salına salına dolaşmadıktan sonra, sere serpe sahilde uzanmadıktan sonra, sağa sola koşturmadıktan sonra, gönlün istediğinde bir çiftetelli oynamadıktan sonra, o özgürlüğü ben ne yapayım?
Bizim Brad, trafik terörü de çekmiyordur şimdi. İki de bir kornaya basan hanzolarla karşılaşsaydı hayatı bayağı renkli geçerdi.
Evde musluk bozulsa, elektronik eşyalar devre dışı kalsa da ne servis, ne de tamirci çağırıyordur Pitt.
Bir dünya parayı, üç kuruşluk iş için dökmenin heyecanını yaşamak gibisi var mı Bard ve Pitt…
Dedim ya asgari ücretle bir ay geçirse Bizim Brad’ın hayatı bayağı renkli geçer.
2020 TL ile bir ay geçinmek…
Veya 2020 TL ile bir ay geçinememek…
Belki de 2020 TL ile bir ay geçinmekle geçinmemek arasında verilen her mücadele, hayatı renklendirmeye yeter.
Her akşam eşini ve çocuklarını alarak sinemaya gidebilirsin mesela.
O sahne senin, bu sahne benim diye bütün tiyatrolar içinden seçersin seçebildiğini.
Konsere de gider bizim Brad 2020 TL’lik maaşla…
Bir gece Harbiye’de, bir gece Vadi’de…
Sonracığıma her hafta sonu hısım akraba, konu komşu doluşursunuz araçlara Belgrad ormanına gidersiniz, mangal yaparsınız, envaiçeşit yiyecekleri dizersiniz masalara, sofralara…
Belki İstanbul’u çepeçevre saran yedi tepeden birisine çıkar, boğazı seyre dalarak mangalı yellersiniz, belki de kahvaltıya gidersiniz.
Yani illa gidersiniz; o kadar maaş, 2020 TL biter mi, harca harca bitmez, bozdur bozdur bitmez, dağıt dağıt bitmez.
Bitmez kardeşim, bizim garibanın parası bitmez.
Hatta o kadar bitmez ki, yılda bir tatili, beşe çıkarmanın planını projesini, hatta krokisini bile çizersin.
“Yok, ben gezmeyi sevmiyorum, zaten mideme de düşkün değilim” diyorsan o zaman varoşlarda bir tur atarsın; mafya dizilerindeki ucuz mafyalara özenen bıçkın delikanlılara yan bakarsın, çalım atarsın, caka satarsın…
Akşam eve dönerken eşinin vereceği listeyi temin etmesi de bayağı heyecanlı olsa gerek.
Az daha unutuyordum, Brad, beni de örnek alabilir; bir emekli maaşıyla ayın sonunu getirmek, asgari ücretliyle eşdeğerdir.
Her ikisinin de ay sonu gelir merak etmesin; gelir ama nasıl gelir, ayın sonuna kadar yaşadığı her heyecan, onun hayatına renk katmaya yeter.
Öyle bir renk ki, yüzüne de yansır bu; bazen mavi, bazen mor, bazen kırmızı, bazen de simsiyah bir renge boyanır o yakışıklı yüzü…
Bence Brad, bizim televizyonları seyretsin.
Her akşam alsın eline kumandayı o kanal senin, bu kanal benim, bu kanal zaten benim, diye turlasın dursun.
Kiminde ülkenin dibe vurduğunu, kiminde başımızın göğe erdiğini öğrensin.
Ya da üçüncü sayfa haberleriyle ülkenin bütün psikopatlarını, bütün sapıklarını, bütün katillerini ve onların maharetlerini heyecanla izlesin.
Bizde heyecan çok, sadece para yok!