ÇANAKKALE SAVAŞI'DAN ANEKDOTLAR (57. ALAY)

.

(Çanakkale Savaş’ı çeliğe karşı, etin ve kemiğin savaşıydı.)

“Çanakkale Savaşı; insanlık tarihinin en ciddi savaşlarından biridir. Öyle ki Milli Şairimiz Mehmet Akif’ Ersoy’un dilinde “Bedri’n aslanları ancak bu kadar şanlı idi” ifadelerinde hakkı teslim edilen kahramanların savaşıdır. Çanakkale Şehadetle Diriliş: “Allah yolunda ölenlere “ölüler” demeyin, bilakis onlar hayattadırlar fakat siz farkında değilsiniz.” (K.K. 2 Bakara 154)”

Çanakkale Savaşı’nı bilmeyeniz yoktur. Çanakkale Savaşı,  Birinci  Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti konumundaki İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir tarımsal ve askeri ticaret yolu açmak, Alman müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'na girmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Savaş sonucundan iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.

Aynı zamanda Çanakkale Savaşı, dünya savaş tarihinde bahsedilen beş büyük çıkarma savaşlarından birisidir.

1-1905’de Rus Çarlığınca Kore’de başlatılan Japonya çıkarması.

2-1915’de Fransa ve İngiltere’nin Osmanlı topraklarında yaptıkları Çanakkale Çıkarması

3- 1941 Japonların ABD’nin Hawai’de ki Pearl Harbor limanına yaptığı hava hücumu

4- 1944 Müttefiklerin Almanlara karşı Fransa’nın Normandiya sahillerine yaptığı çıkarma

5- 1950 Birleşmiş Milletlerin Kore’ye yaptığı çıkarma.  Bu Çanakkale Savaş’ı yeni doğacak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aynı zamanda önsözüdür.  Bu kadar önemli savaşta elbet ki çok garip ve ilginç olaylar cereyan etmiştir. Bende bir tanesini siz okurlara sunmak istedim. Öncelikle olayın kahramanlarını tanımaya çalışalım.

Manastırlı Yarbay Hüseyin Avni Bey (Destanlaşan 57. Alay’ın Komutanı)

Bugün Makedonya Cumhuriyetinin sınırları içinde olan Manastır (Bitola) şehrinde doğmuştur. Adını tarihe Dünyanın En Kahraman Alayı olarak yazdıran Çanakkale muharebelerindeki 57. Piyade Alayı'nın ilk komutanıdır. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Parlamento Üyelisi emekli orgeneral Tekin Arıburun’un babasıdır. 57. Alay, düşmanın ilk çıktığı gün olan 25 Nisan 1915’te Yarbay Mustafa Kemal’in emriyle Conkbayırı Mevkii’ne gelerek düşmanın ilerlemesini durdurdu.

57. Alay Sancağına; Altın-Gümüş Kılıçlı İmtiyaz, Liyakat Madalyaları, Kılıçlı Mecidiye ve Osmaniye Nişanları ile Türk Harp ve Demir Salüp Müttefik Nişanları takılmıştır. Bu alayın komutanı olan Yarbay Hüseyin Avni Bey, Kurban Bayramı'nın 1. günü olan 13 Ağustos 1915 tarihinde, şu anda mezarın bulunduğu vadi içerisinde bulunan karargâhına isabet eden obüs mermisi sonucu şehit oldu.

Yine bu savaşın içinde yer alan Osmanlı’nın Çanakkale’de ki 57 inci alayını tarih bilen herkes hatırlar. Bu alayın komutanı Manastırlı Yarbay Hüseyin Avni Bey ve yardımcılardan biri olan Elbistanlı Yarbay Şevki Bey’dir.  Essiz bir savunma örneği vererek kendilerinden 4-5 kat daha fazla olan düşmana kan kusturarak, Türk tarihine altın harflerle yazılmıştır. Alayın tamamına yakını bu muharebelerde şehit olmuştur. Muharebenin başladığı günkü mevcudundan sağ kalan hemen hemen yoktur. Alay Komutanı Yarbay Avni Bey’de 13 Ağustos 1915'de bir top mermisiyle şehit oldu. Yerini alanlardan biri olan Elbistanlı Yarbay Şevki Bey’de şehitlik mertebesine ulaştı. 13 Ağustos 1915'te Alay Karargâhı üzerine düşen bir obüs mermisiyle şehit olan Yarbay Hüseyin Avni Bey'in üniforması İstanbul Harbiye Müzesi'nde sergilenmektedir.  

ÇANAKKALE ŞEHİTLİĞİNDE BULUNAN ELBİSTANLI ŞEHİT MEZARLARI

Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi Fen Fakültesi Tarih Bölümü Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammet Erat’ın çalışmalarından öğrendiğimiz ilginç bir olayı sizlere aktarıyorum.

Savaşın bitiminden 30 yıl sonra Çanakkale’yi ziyaret etmek isteyen bir subayın anlatımıyla ortaya çıktığını dile getiren Erat, olayı şöyle yazmaktadır. Avustralya’da yaşayan Anzak’lı Çanakkale gazisi olan subay, 30 yıl sonra 1945 yılında bu savaştığı yerleri görmek ister. Bunun için Türkiye’ye gelir. Ancak o yıllarda savaş alanlarını gezmek yasak.” Çünkü savaştan sonra 38 sene ziyaret edilmemiş, savaş alanlarının bazı yerleri köylülere tarla olarak verilmiş. Tarlaları sürerken ortaya çıkan mühimmatlar hurdacılara yok pahasına satılmış adeta tarih yağmalanmış. 1950 yıllarından sonra dönemin hükümeti kıyılara vurmuş olan savaş gemilerini jilet fabrikalarına,  topları da hurdacılara satmıştır. Çanakkale’nin tarih laboratuarı bilinçsiz yöneticiler tarafından yok edilmiştir.” Neyse konumuza dönelim, yasak olduğundan izin için ailesi ile birlikte Genelkurmay Başkanlığına müracaat eder. İzni 57inci Alayın komutanı Hüseyin Avni Bey’in oğlu olan o günlerde Genelkurmay Başkanlığında Hava Dairesi komutanı Tekin Aruburun üç gün izin verir, yalnız bir şartla der “Benim babam Çanakkale şehididir, dönüşünüzde sizleri Ankara’ya evime bekliyorum “.

Avustralyalı subay savaş alanını gezer hatıralarını anar ve izin sonunda verdiği söz üzerine Ankara’ya Tekin Arıburun’un evine gider. Misafirlere Tekin Arıburun babasının şehit düştüğünde 8 yaşında olduğunu söyler, babasının salonda asılı duran üniformalı resmini gösterir. O an Avustralyalı savaş gazisi subay resme bakar ayağa fırlar ve haykırır. “Hanım hanım sizlere sık sık anlattığım esir düştüğümde çadırında bulunduğum komutan var ya bu O “ Tekin Paşa şaşırır. 30 yıldır babasının arkadaşlarından savaşta yaşananları dinlemektedir. Olayı Tekin Paşa anlatmaya başlar.

Çıkarmadan sonra esir alınan iki Anzak subayı 57 inci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey’in çadırına getirilir, tir tir titremektedirler. Alay Komutanı bilgi alabilmek için onlara ikramda bulunur.  Onların üzerinde tabanca, fildişinden dürbün ve İncil gibi çıkan eşyalar alınır. Ancak titremeleri devam etmektedir. Gösterilen ilgiden sonra esir subaylar rahatlarlar. Ancak bir tanesi Avni Bey’in etrafında dolaşmakta, dil bilmediği için derdini anlatamamakta. Sonra gönderilirler. Subay hayretler içinde dinlemekte, anlatılanların hepsinin doğru olduğunu beyan eder. Tekin Paşa, sorar” Babamın etrafında neden dolandığınızı merak ediyorum” der. Misafir subay, “ Bakın bugün hayattayım, diğer arkadaşım da Avustralya’da yaşamaktadır. Babanız bize misafir gibi muamelede bulundu. Bugünümüzü ona borçluyuz. Çadırında bu asil muameleden sonra hicap duydum, bizzat babanıza söyleyemedim, fakat bizi esir alanlara işaretle anlatmıştım. Şimdi size buradan anlatıyorum. Çıkarmadan bir gün önce Limni Adası’nda bizlere hitap eden ordu komutanı “ Sakın Türklere esir düşmeyin, ölene kadar çarpışın. Türkler yamyamdır, sizi yerler” dedi. Bizler de o gün çadırda yeneceğimiz günü bekliyorduk. Ancak, Türklerle harp etmekle asil bir milleti yakından tanımış ve vatanları için ne büyük fedakârlıklara katlandıklarını görmüştük.” 

Tekin Paşa, hemen sordu” Babamın çadırındayken, neden etrafında dolaşıyordunuz, babamda bunu çok merak etmiş ama cevabını bulamamış.” Subay başını öne eğerek cevap verdi. “ Biz Türkleri yamyam olarak bildiğimiz için babanızın kuyruğu var mı?  diye kuyruğunu arıyorduk. Bu cevap karşısında Tekin Paşa, kahkahalara boğulur. Daha sonra babasından kalan eşyaların içinde olan iki Anzak subayına ait fildişinden yapılmış dürbünü, İncil’i ve tabancayı Anzak subayına verir.  Bu durum karşısında subayın gözleri dolar ve boğazı düğümlenir konuşamaz, artık sözün bittiği yerdedir. Kahvelerini içerek, Türkiye’de yeni bir dost kazanmanın verdiği bir hazla ülkelerine gitmek üzere yola çıkarlar.

Not: Elbistanlı Yarbay Şevki Bey, 57. Alayın Tabur komutanlarından biridir. Çanakkale'de şehit düşmüştür. Yarbay Şevki (Şimşek) Bey; Elbistan’ın Köprübaşı Mahallesi’nde doğmuştur. Nail Efendiler kabilesine mensuptur. Babası Nail Efendi’dir. Tahsil, memuriyet ve savaşlar nedeniyle memleketine gelmek için çok az fırsat buldu. Bunlardan birinde de Meryem Hanım’la evlendi. Şevki Bey’in Meryem Hanımla evliliğinden Süreyya ve Necdet adında 2 erkek çocukları oldu.

Alay Komutanı Elbistanlı Yarbay Şevki Bey, Çanakkale’nin Kara Yörük Deresi'nde yaralanan bir askerinin bulunduğu bölgenin ateşe tutulması nedeniyle askeri kaldırmak istemeyen sıhhiye erlerini yönlendirmek için yaralı askerin bulunduğu yere doğru giderken göğsüne isabet eden bir düşman piyade mermisiyle şehit olmuştur."

                    

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri