Allah kabul etsin, sevabıyla günahıyla bir Ramazan ayını daha geride bıraktık. Rabbim ibadetlerimizi ve dualarımızı kabul buyursun. Cümle Muhammed Ümmetine tekrarını nasip etsin inşallah. Hepimizi sağ salim gelecek Ramazan’a kavuştursun inşallah.
Bu bayramımız; ‘Covid19 dolayısıyla eve hapsolduğumuz, bu yüzden hısım, akraba ve eş, dost ziyaretleri yapamadığımız bayramlara göre çok güzel geçti’ denilebilir. Bu bayramı gölgeleyen ise maalesef bayramlıkların, şekerlemelerin ve tüm ihtiyaç malzemelerinin fiyatları oldu. Ne yazık ki çocukların çoğunluğuna bayramlık alınamadı. El öpmeye gelen çocuklara eskisi gibi harçlık verilemedi.
Ekonomiden hiç anlamam. Bildiğim tek şey haftanın birkaç gününde semt pazarlarını dolaşıpevimin ihtiyacı olan haftalık sebze ve meyveleri nasıl birkaç lira daha ucuza alırım çabasından öte değildir. Bu çabam ise ihtiyaçlarımı ucuza almama yetmiyor. Çünkü her geçen gün fiyatlar anormal bir şekilde yükseliyor.
Marketler meyve ve sebzeleri ucuza satacaklarına çöpe atmayı tercih ediyorlar. Durum ne yazık ki pazarlarda da aynı, akşamın geç vakitlerinde sebze meyve atıklarını toplayıp evine götürmeye çalışan insanlarımızın sayısı her geçen gün gözle görülür biçimde artıyor. Bu vahim gidişe çare üretmesi gerekenler ise ne yazık ki millete ‘sabredin’ demekten başka bir çözüm sunamıyorlar.
Ocak 2022’de memurlar yüzde 30,5 oranında, SSK ve Bağ-Kur emeklileri ise yüzde 23,65 oranında zam almıştı. TUİK tarafından açıklanan Nisan ayı enflasyon oranlarına bakıldığında Ocak 2022’de maaşlara yapılan zamlar şimdiden uçup gitmiş. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 69.97’ye ulaşmış. İşçi, memur ve emekli açlığa mahkûm edilmiş.
Atalarımız ‘Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur’ der. Yaz aylarına girilmesine rağmen meyve sebze fiyatları el yakıyor. Vatandaş çoğu kez tezgâhlara almak için değil bakmak için yaklaşıyor. Önceki seneler yaz aylarında düşen fiyatlar belli ki bu yaz düşmeyecek. Buna yüksek enflasyon da eklenince vatandaş aç kalacak.Bu durumun sebebi ne? Sebebi, elbette üreten ve tüketenden yana bir tarım politikası uygulanmamasıdır.
Türkiye’de tarımın ana girdileri olan mazot, elektrik, yem, gübre gibi ürünlerde dışa bağlılığımız işi çığırından çıkarmaktadır. Bunun yanında bir malı çiftçiden müstahsillerin alması, müstahsillerin karlarını koyup komisyonculara satması, komisyoncuların karlarını ekleyip market veya pazarcılara satması.
Kısaca söylemek gerekirse bir kilo domates, bir kilo biber, bir kavun veya bir karpuz soframıza gelinceye kadar beş altı el değiştiriyor. 7-8 kat fazla fiyata satılıyor. Aradaki fiyat artışının yükünü dar gelirli halk ödemek zorunda bırakılıyor. Ali Emmiler, Ayşe Nineler, Hasan Ustalar bu hesabın altından kalkamazlar. Bu gidişle üreticiler de tüketiciler de çok büyük sıkıntı çekerler. Yıllarca çalışarak zor güç sahip oldukları mal varlıklarını, evlerini, arabalarını kaybederler…
Cahil kafamla diyorum ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin doğru dürüst bir tarım politikası yok. Hal yasasını yıllardan beri çıkartmıyorlar. Bu durumda üretici kazanamazken dar gelirli tüketiciler ise meyve ve sebzeye ulaşamıyor ve istenilen şekilde beslenemiyor. Yani olan bu garibanlara oluyor. En kötüsü, bu kesim hem geleceğinden hem de Cumhur İttifakından ümidini kesiyor. ‘Bana sırt dönene bende sırt dönerim’ diyerek öfkesini belli ediyor. Sayın Erdoğan kamu görevlilerinin gösterişli harcamalarına kısıtlama getirerek elde edilecek kaynakla emekliye, işçiye geçinebilecekleri bir maaş vermeli.
Her hafta semt pazarını gezdiğimi söylemiştim. Garibime giden, eskiden her malın üzerinde etiket olurdu. Şimdi tezgâhların çoğunda etiket yok. Bazı satıcılar fiyat soran müşterinin kılık kıyafetine göre farklı farklı fiyat söylüyorlar. Belediyelerin zabıta birimi diye bir birimi var. Bu birim çarşıyı ve pazarı sağlıklı bir şekilde denetleyerek fahiş fiyatla mal satılmasına mani olmalıdır. Vatandaşı esnafın vicdanına terk etmemelidir.
Sözlerimi; ‘Rabbim bizleri idare edenlere akıl, fikir ve Allah korkusu nasip etsin. Başta genç kardeşlerimiz olmak kaydıyla emekli, işçi, memur ve esnaf kardeşlerimizin hanelerine sağlık, mutluluk, bolluk ve Halil İbrahim bereketi ihsan etsin. Fakir fukaranın cümlesini yokluktan ve açlıktan muhafaza buyursun’ şeklinde dua ile bitiriyorum. Dualarımız kabul olsuninşallah…