Cesaretli olabilme yürekliliğini gösterebilmek

.

Alman düşünür Goethe cesaret ile ilgili o kadar güzel bir söz etmişki o söz ile konuya girmek istedim.

"Mal kaybeden bir şey kaybetmemiştir. Onurunu kaybeden çok şey kaybetmiştir. Cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir."

Kahramanmaraş'ta yaşayan bizler cesaretimizi kaybettiğimizi düşünüyorum. Bunda bizim suçumuz yok. Neredeyse 100 yıldır bizi hep korkularla yönetmeyi tercih ettiler.

Oysa bizler bu korkuların üzerine gidebilecek cesareti gösterebilmiş olsaydık, bu gün ülkemiz bu konumundan çok daha iyi yerlerde olurdu.

9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'e darbeler ile ilgili TBMM'de kurulan darbeleri araştırma komisyonu ziyaret etti. Bu konuda bilgilerini aldılar. (öyle diyorlar)

Sayın Cumhurbaşkanı " Başbakan ve iki bakanın idam edilmesi sonrasında iktidara gelen bizler başka nasıl davranabilirdik?" İşte bu söze baktığımızda sorun net olarak ortaya çıkıyor.

Bu ülkede "kefen" giyerek Başbakanlık yapan merhum Turgut Özal ve Başbakan Tayyip Erdoğan var.

Her iki Başbakanda bu ülkede değişim adına kelle koltukta mücadele ettiler ve Sayın Başbakan aynen devam ettiriyor. Bizler, Kahramanmaraş'ta yaşayan bizler olumsuzluklar karşısında tavır koymak yerine susmayı, görmezden gelmeyi tercih eyledik.

Dedikodu kültürünün bu şehirde bu kadar yaygın olmasının en temel sebeplerinden biri olarak gördüğüm; karşılıklı konuşmama hala aynı acımasızlığı ile gelecek vaad eden insanları bolduzer gibi ezmeye, un ufak etmeye devam ediyor.

Zaman zaman tekrarladığım bir söz var;

"12 Eylül'den sonra bu şehirde iki isim çıktı. Bunlar Ali Doğan ve Mehmet Balduk" dediğimde bir çok insanın sevimsizleştiğini biliyorum.

Çünkü bu iki insan cesaretlerini yitirmemişlerdi.

Bu gün bu şehirde hiç bir iş yapmadıkları halde bizlerden pof pof isteyen o kadar çok çapsız siyasetçi , bürokrat, STK başkanı ve

iş adamı var ki... (Bunlar aynı zamanda kendilerini de bulunmaz Bursa kumaşı olarak görüyorlar)

Ben bu insanlara acımakla birlikte Şeyhadil mezarlığında nice kendini vaz geçilmez görenlerin mezar taşlarını hatırlatıyorum...

Bu konuyu size bir örnek vererek daha ayrıntılı açıklamak icap ederse; "sokakta vatandaş Belediye Başkanı ile ilgili şikayetini söylüyor bizde hemen ede bir resmini çekelim haber yapalım dediğimizde ise, ya benim Belediye ile ilgili işlerim var, siz beni karıştırmayın" diyerek korktuğunu açık bir ifade ile söylüyor. Bu insana bir yere kadar saygı gösteriyorum. Ancak biz bunu yazmadığımızda da bizi eleştirmemelidir.

Burada insanlar bizi aptal yerine koymaya kalkışıyor.

Tabii bizlerde bu toplumun birer aynasıyız. Toplum korkularla susturuldu da biz susturulmadık mı?

Biz toplumdan daha fazla korkutulduk ve susturulduk. Biz bu gün susturlamamış olsaydık, bu şehir farklı yerlerde olur, bu günkü siyasetçilerin hiç biri o kultukta oturamazdı.

Kusura bakmayınız, şu anda ünlü Alman düşünürünün ifade ettiği yerdeyiz.

Herşeyimizi yitirmiş bir vaziyette yaşamaya devam ediyoruz...

Ama ben kendi adıma, korkularımla savaşarak korkularımı yenmeye karar verdim. Başarıp başaramayacağımı zaman gösterecek!...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri