Sevgili gençler, bilesiniz ki bu topraklar kolay vatan olmadı. Birinci Dünya harbi'nin sonlarına doğru Müttefiklerin yenilmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesini imzaladı. Bu antlaşmaya göre, Anadolu'nun Birçok yeri gibi Maraş da işgal altına girdi.
Maraş önce, tarihleri katliam ve alçaklıklarla dolu sömürgeci İngiliz kuvvetleri tarafından (23 Şubat 1919) işgal edildi. İngiliz işgali 8,5 ay sürdü. 29 Ekim 1919 da Maraş Fransızlara bırakıldı. Bu tarih (29 Ekim 1919), İngilizler gibi tarihleri katliam ve alçaklıklarla dolu Fransızların ve asırlar boyunca Maraşlılarla birlikte yaşayan, Maraşlılar tarafından korunan ve kollanan Ermenilerin Müslüman Türklere uyguladıkları zulümlerin ve katliamlarının başlangıcı oldu.
Bu zulümler ve katliamlara daha fazla katlanamayan Maraşlıların 20 Ocak 1920 tarihinde başlattığı şanlı direniş 22 gün 22 gece sürdü. 11 Şubat 1920 gecesi, hem hain işbirlikçi Ermeniler hem de soysuz işgalci Fransızlar Maraş topraklarını terk etmek zorunda kaldılar. Yaklaşık bir yıl süren düşman işgali son buldu. Maraşlılar 12 Şubat 1920 günü işgalden kurtularak hürriyetine yeniden kavuştu.
Sevgili gençler; ecdadımız 3.Murat dönemi sonunda 1595 yılında, beylik iken 4.800 km2 olan topraklarını yaklaşık olarak 300 yılda 20 milyon kilometre kareye (19.902.000 km2) çıkarmıştır. Dünyanın kara yüzölçümü 159 milyon kilometrekaredir. Osmanlı, dünyadaki toprakların 1/8′ini egemenliği altına almıştır. Bu devleti kuranların dini İslam, ırkı Türk’tür. Eski Yunan (Grek) ve Roma İmparatorluğunun varislerinden oluşan Hıristiyan dünyasının bu durumu kabullenmesi asla mümkün olmamıştır. Bilesiniz ki bu unsurların Türk varlığına tahammülleri hala yoktur.
Sömürgeci ve emperyalist Batı Devletlerinin yegane gayesi, Anadolu’da, Ortadoğu’da ve Afrika’da yaşayan Müslüman milletleri köleleştirmek, Hıristiyanlaştırmak ve bu coğrafyanın zenginliklerini kendi ülkelerine transfer etmektir. Bu isteklerinin önünde bir engel vardı. Bu engel elbette Osmanlı İmparatorluğu idi. Osmanlı İmparatorluğu mutlaka ortadan kaldırılmalıydı.
Önce Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar harekete geçirildi. Azınlık isyanları körüklendi. Osmanlı; Sırp İsyanları, Bulgar İsyanları ve Yunan İsyanları neticesinde Balkanlardan çıkartıldı. Yetmedi, Mısır’da Libya’da, Cezayir’de, Tunus ve Fas’ta çıkartılan isyanlar sonucu Osmanlı buraları da bırakmak zorunda kaldı. Ortadoğu’nun tamamında bağımsızlık ve özgürlük vaatleriyle kandırılan Müslüman Araplar Osmanlıya isyan ettirildi. İsyanlar sonucunda Yemenden, Hicaz Emirliğinden (Mekke ve Medine), Ürdün’den, Irak’tan ve Suriye’den (Şam’dan ve Halep’ten) de çıkartılan Türkler Anadolu’ya hapis olunmuş oldu.
Hıristiyan dünyası bununla da yetinmedi. Onlara göre Türkler önce Anadolu’dan sonra da yeryüzünden silinmeliydi. Kur’an okunan, namaz kılınan camiler yıkılmalı, ezan okunan minareler sökülmeliydi. Bu hayaller mutlaka gerçek olmalıydı. Tüm azınlık isyanlarına ve ihanetlerine rağmen gayrimüslim denilen; Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler hala Anadolu’da varlıklarını korumaktaydılar. Türkler; “ millet-i selase” dedikleri bu üç milletin kılına bile dokunmuyorlardı. Bulgarlar ve Sırplar gibi Hıristiyan Balkan uluslarını Yunan, Süryani gibi Anadolu kökenli diğer azınlıkları da Ermeni sayıyorlar ve tamamının can ve mal güvenliklerine helal getirmiyorlardı. Batılı emperyalist ve Hıristiyan dünyası bu durumdan yararlanmak istemekteydi. Türklerin hiçbir zaman azınlık demediği gayrimüslim dediği, milleti selase dediği hatta millet-i sadıka dediği bu azınlıkları kışkırtarak isyanlar çıkartmayı ve bu isyanların sonunda Türkleri Anadolu’dan ve yeryüzünden silip atmayı hedefliyorlardı.
Ama hesapları tutmadı. 23 Nisan 1920’de Türk milleti, kendi iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’ni açarak, Türk halkının egemenliğini tüm dünyaya ilân etti. Böylece kan emici emperyalistlerin hesabı değil “Cenab-ı Hakkın Dinine Hizmetkâr Olan Türk’ün” hesabı gerçek oldu. Bu topraklar yeniden vatan oldu. Kurtuluşu gerçekleştiren Şehit ve Gazilerimizin mekânları cennet olsun. Allah onlardan razı olsun.
Sevgili Gençler, lütfen bu vatana sahip çıkınız. Unutmayınız ki; ‘Türk’ün Türk’ten Başka Dostu Yoktur.’ Sevgili Kahramanmaraşlılar; 102’ inci Kurtuluş Gününüz Kutlu Olsun. Allah bu Millete bir daha esaret yaşatmasın.